Altılı Masa’nın geleceğini okuyabilmek için elimizde sınıfsal parametreler olması gerek! Bunlardan biri; bu partilerin ideolojik ve siyasi taktikleridir. Sonuçta Nazi partisi de egemen sınıfın bir temsilcisiydi ama onu diğerlerinden ayıran temel ölçü, ideolojik-politik olarak sorunları çözme yöntemiydi. İşte bu parametre, Altılı Masayı doğru şekilde analiz etmemiz için bize gerekli olan anahtarı verebilir! 

Türkiye Cumhuriyeti'nin ideolojik şekillenmesi, aslında Milli Siyaset Belgesi adı verilen yasa dışı ve gizli Kırmızı Anayasa da belirlenmiştir. Buna göre ideoloji, Türk-İslam Sentezi adı verilen Tekçi Devlet aklıdır. Bütün sivil ve askeri üst bürokratlar, stratejik alanlardaki bakanlar, iktidar olan ve muhalefetteki çoğu parti, bu gizli Anayasa hükümlerine göre hareket etmek zorundadır. Yoksa yok edilirler. Ecevit henüz devlete kafa tutuğu bir tarihte, ABD ve devletin ölüm saldırısından tesadüfen kurtulmuştu. Özal ise Kürt sorununu çözerim paranoyasından dolayı öldürüldü! Ayrıca onun bakanlarından Adnan Kahveci, General Eşref Bitlis, sayısız devlet görevlileri ve devletine sadık birçok aydının katli de bu anayasaya uygun hareket etmedikleri için yok edildiler. Kılıçdaroğlu’na yapılan linç girişimi ve tehditler de bu bakış açısıyla okunmalıdır. 

Altılı Masa’da ki partilerin, Kırmızı Anayasa hükümlerine karşı herhangi net bir itirazları yok. Sadece, farklı yorumlar ve de İYİ Parti’nin varlık nedeni olarak gördüğü bu tezi görünüşte tavizsiz ama pratikte kıvırtarak savunması mevcut. Masanın kurucusu ve lideri Kılıçdaroğlu’nun ise, bu tezi yumuşatma ve de oy alma amaçlı çabalarına şahit oluyoruz. Devletin bu konuda ki hassas sinir uçlarını rahatsız etmeden yapılan Kürtlerle ilgili açılım, Tezkereye ret oyu verilmesi vb.leri bunun göstergeleridir. Devlet ve İyi Parti de onun bu girişimleri seçim yatırımı olarak yorumlayıp sessiz kalmaktadırlar.  

ARKA PLANDA NE VAR? 

AVRUPA POSTASI sayfalarında yayınlanan bundan önceki yazımda da belirttiğim gibi ulusal sorunlar emperyalizm çağında da devam etmektedir. Emperyalist güçler, her ulusal sorunun giderek sosyalizme veya en azından bağımsızlığa gideceğini gördükleri için, ülkeleri, eski Yugoslavya’da, Suriye’de ve zamanında Türkiye de olduğu gibi baştan kazığa bağlamaktadırlar. Türk tezi, İngiltere teziyle çatışmaktadır. ABD’nin çok güvenerek iktidara taşıdığı RTE’nin, son on yıldır ABD karşıtı Türk tezinin lideri olduğunu da unutmayalım. Peki, tezler nedir? Bir yanda; Ulusal sorunu yani farklı ulus kimliklerini ve onların haklarını tanımayan Tekçi devlet anlayışı, diğer yanda ise uluslara, emperyalistlerin kontrolünde sınırlı haklar tanıyan Çokçu devlet anlayışı bulunmaktadır.  

ALTLI MASANIN GELECEĞİ 

Ülkedeki gelişmelerin ışığında görüyoruz ki; Altılı masadakilerin ulusal konuyla ilgili olarak (Ulusal konu dışında ayrıca yığınla sorunları bulunuyor) önlerinde iki sorun bulunuyor. Biri, seçim öncesi aday tespiti, ikincisi de eğer iktidar olurlarsa Kürt sorunu hangi plan ve programla çözecekler? Bu iki konuda herhangi bir ortak görüş üretmiş değiller! Üretemezler de zaten! 

Masa iki nedenle bir arada duruyor. Birincisi Erdoğan ve iktidarının yasa dışı şekilde devleti ve toplumu söğüşleyip, her alanda mafyacı yöntemleri ve ahlaksızlığı yasal hale getirmesinin yarattığı muhalif öfke. İkincisi de Kılıçdaroğlu’nun olağanüstü çabaları, dürüst kişiliği ve İyi Parti’nin örgütlenmesinde yaptığı olağanüstü katkılarının yarattığı vefa duygusudur. İYİ Parti kurmayları, kendilerine yapılan iyiliğin karşılığını son yerel seçimlerde ki tavırlarıyla ödediklerini söyledikleri için, birlikte olmanın ikinci nedenini ortadan kaldırmışlardır. Çünkü ideolojik kodlarında RTE ve diğerleri gibi Tekçi devlet anlayışı yatıyor. Dolayısıyla ‘sol’cu partiyle birlikte olmak onlara zül geliyor! Fakat hem iktidarın onlara yaptıkları, kitlelerin anti İktidar öfkesi ve de RTE’nin yanında durmanın utançlığı, bu ideolojik buluşmayı engellemektedir. Bu nedenle de siyaseten, CHP’nin yanında olma zorunluluğunu duyuyorlar. Aksi durumda bugünkü oy oranlarının % 2-3 civarına ineceğini onlar da biliyor olmalı. Ayrıca Kılıçdaroğlu’nun ideolojik alanda (Tekçi devlet aklı konusunda) farklılık yaratacak davranış ve söylemlerden kaçınmasını da not etmeliyim. Masanın, seçim öncesi dağılmayacağının kanıtları bunlar.     

Bu birliktelik ilk sınavını, Cumhurbaşkanı adayının tespiti sırasında verecektir. İlk sınav önemli! Bu sınav atlatılır gözüküyor fakat ikinci büyük sınav, iktidara geldiklerinde (eğer gelebilirlerse tabi) başlayacaktır. Altılı Masa, Kürtlerin de onayını alacak ortak bir aday çıkaramazsa eğer, seçim ikinci tura kalacağı için sadece bu nedenle bu çatlaktan RTE, yararlanacaktır.  

Adayların belirlenmesinde ki muhtemel gelişmeler için de şunlar söylenebilir. Eğer altılı masa ortak aday gösteremezse: Milliyetçilerin, İYİ Partinin vb.lerin başkan adayı Mansur Yavaş iken, CHP ve HDP vb.’lerin adayı, İmamoğlu veya Kılıçdaroğlu olacaktır. Bana göre, Altılı masaya CHP Kılıçdaroğlu’nu önerecektir. Eğer Masa bunu kabul ederse, seçime bu adayla gidilecektir ki bunu HDP’nin de desteklemesi mümkün olacağı için, seçim ilk turda alınabilecektir. Yok, Masa, Kılıçdaroğlu’nu ortak aday olarak göstermezse, CHP kendi adayını İmamoğlu olarak ilan edebilir diye tahmin ediyorum. Ki bu adayı HDP de destekleyeceği için ilk turda olmasa da ikinci turda İmamoğlu’nun seçilmesi kesin olacaktır. Şimdi de Masa’nın seçim sonrası durumuna ulusal sorun açısından bakalım.    

Kılıçdaroğlu veya İmamoğlu iktidara geldiklerinde Kürt sorununu nasıl çözecekler? PKK gibi askeri bir örgütlenmenin eşlik ettiği Kürt sorunu, devletin tüm kurumlarının desteği olmadan çözülebilir mi? Hiç sanmıyorum! Çünkü Kürtlerin hakkı demek, onların ağzına bir parmak bal çalmak demek değildir. Onlara belli güvenceli haklar (Kürt kimliğinin ve Kürtçenin Anayasa’da yer alması”,  Yerel ve yerinden yönetim talebi,  Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının kabulü vb. gibi) vermeden bu sorun çözülmeyecek ve bu defa Kürtlerle kurulan masayı, Kılıçdaroğlu devirecektir. Bu sorun; devletin Tekçi anlayışını yani Kırmızı Anayasa hükümlerini terk etmediği müddetçe çözülmeyecek ve tekrar karakolda bitecektir. Bu açıdan Altılı Masa, devletin ideolojik masası olarak dimdik ayakta kalacağından emin olabilirsiniz! 

Yok, Kılıçdaroğlu farklı davranır diye hayal kurarsak eğer, bu durum şunun olması gerekiyor: 

Kılıçdaroğlu, yeni oy verecek yedi milyon gençleri de etkileyerek, HDP ile birlikte seçimlere ‘toplum barış istiyor’ sloganıyla girer. Sonuçta hem kesinlikle seçimleri alır hem de kendisini her koşulda takip edecek sağlam bir kitle tabanı oluşur. Bu rüya da bir şey daha görürsünüz: Kılıçdaroğlu, Altılı Masayı bir başkalarıyla kurmuş toplantı yapıyor! Uyanırsınız ki bu bir Rüya imiş! 

 “Bu sorunu biz çözeriz” demek kolay! Bu lokmayı yutmak o kadar kolay değil!