15 Temmuz’daki gelişmeler aslında ‘oyun içinde oyun’ olarak özetlenebilir. Fakat konuyu tam olarak açıklamaktan uzak olan bu tanımı içselleştirebilmek ve gerçeği yansıtmasını sağlayabilmek için, tarafların rolünü tam anlamıyla tarif etmemiz, aynı zamanda, 15 Temmuz'u anlamak için, hem geçmişe hem de o dönemdeki ekonomik ve siyasi kırılmalara da bakmamız gerekiyor.

İsterseniz önce ekonomik gelişmelerden kısa bir demet sunalım: Türkiye ekonomisi, TÜİK verilerine göre 2016’nın ilk çeyreğinde bir önceki yıla göre % 2.7 oranında küçülmeye başlamıştı. Bu 7 yıl sonra ilk defa gerçekleşiyordu. İşsizlik oranı da yükselişe geçmişti. Türk lirası da dolar karşısında % 20 değer kaybına uğramıştı. Bu yılın başından itibaren TCMB’sı faiz indirimlerine başladı. 2015 yılı Kasım ayında Rus uçağının düşürülmesi, ülkede ki ekonomik krizi de tetikledi. 2016 yılında Rus turist sayısı giderek azaldı. Derinleşen ekonomik kırılmada 2015 yılında başlayan petrol fiyatlarının artması da rol oynamıştı. Ekonomik krizin önüne geçebilmek için, hükümetin Mayıs ayında birçok teşvik paketini açıklamaya başladığını da görüyoruz.

Peki, bu ekonomik kırılmaların konumuzla ilgisi nedir? Ekonomik kriz karşısında finansal operasyonlar, teşvik paketleri vb. gibi birçok tedbirler elbette bu sistemin bir gereği. Fakat krizi atlatmanın en kestirme ve etkili yolu, 12’li darbeler gibi toplumu siyasi olarak sindirmekten geçmektedir. İşte bu da 15 Temmuz'da, çıkan fırsat üzerine yerine getirilerek toplum baskı altına ve korku şokuna uğratılmış, krizin yönetimi sağlanmıştır. Evet, konumuz da bu zaten!

Siyasi ortam esas olarak, 2013 Mayıs-Haziran ayında demokrasi güçleri tarafından ısıtılmıştı.  Aralık ayında da Cemaatçi adı verilen ve iktidar ortağı olan grup tarafından gerilmiş ve iktidar açısından ciddi kırılmaların yaşanmasına neden olmuştu. Bu tarih itibariyle iktidar, kankası grubun elinden zor kurtulmuştu. Fakat devletin işleyişinin sürekliliği için gerekli olan kadroları AKP dolduramadığı için, sivil kadroları(polis-savcı ve hâkimler) MHP’liler ve ulusalcılar doldurmaya başlamıştı. Ayrıca ırkçı ulusalcıların da bu kadrolaşmada rolü olmuştu. Ordu’da ki boşlukları da ulusalcılar dolduruyordu.

Siyasi olarak aslında en önemli gelişme 7 Haziran 2015 seçimlerinde yaşandı ve RTE iktidarı azınlığa düştü. Çoğunluğu sağlamak için planların devreye girmeye başladığını görüyoruz. Ankara Gar-Suruç-Diyarbakır-Mersin vb. yerlerdeki bombalar AKP’nin oyunu artırmaya yetmişti. Fakat ikinci önemli gelişme MHP ile yapılan Cumhur İttifakı'na giden yoldur. Devlet içindeki kadrolaşmalarla ittifak başlamış ve 2017 Referandumunda Evet oyu ile bu süreç de tamamlanmış oldu.

Ayrıca toplumun 1 Kasım 2015 seçiminde AKP’yi tekrar çoğunluk partisi yapması, iktidarı cesaretlendirmişti. Belli ki atılan bombalar ve ölen onlarca genç, çoluk, çocuk ve kadınların parçalanmış vücutları onların fikir değiştirmesi ve güçlünün peşinden gitmesi için yetmişti.

İşte bu şok dalgası etkisini henüz yitirmemişti ki söylendiğine göre 2016 baharında ‘Allah'ın lütfu’ RTE’nin kulağına fısıldandı: ‘efendim biz sana darbe yapmak için hazırlık yapıyoruz’. Evet, CIA’nin doğrudan katılmadığı ama kesin destek verdiği, Cemaatçi kadroların omurgasını oluşturduğu ve iktidardan rahatsız olan bazı kesimlerin de katıldığı bir darbenin hazırlık çalışması başlamıştı. Ne var ki güçlüden yana tavır değiştiren ve yol arkadaşlarını-aynı aşiret üyesini-akrabasını, inanç ve düşüncelerini satanlar bu ülkenin kaderiydi: döneklerin cirit attığı Cemaat grubu içinden bir subay da ‘Allahın lütfunu’ RTE’ye takdim ederek bu geleneği devam ettiriyordu.  

Evet, bu lütuftan sonra RTE, muhteşem kurnazlığının ona verdiği gelişmiş ve acımasız siyasi yeteneğiyle, planlamasını yapıp, 15 Temmuz(ki bu tarihin de bir anlamı vardır mutlaka) günü düğmeye bastı. Bunun için Genel Kurmay başkanı ve MİT Müsteşarı'nı da darbeciler arasına soktu. Ve Cemaatçi subay grubunun hazırlığı, böylece provoke edilerek istenilen yöne doğru akıtabildi.

Peki, sonuç ne oldu?

- CHP dâhil toplum bu darbeyi gerçek sandı!

- Halktan birçok insan öldü ve öldürüldü! Askerlerin kafaları kesildi!

- iktidar ve karanlık güçler, istemedikleri rakiplerini ortadan kaldırdı.

- Cemaatçi bir çok sempatizan büyük cezalar aldı(Harbiyeli öğrenciler vb. gibi), işkenceler, şiddet, baskı ve de ekonomik el koyma için her türlü yasa dışı operasyona onay verildi.

Ama en önemlisi: Toplum 2015’den sonra 2019 yılına kadar sürecek olan ikinci bir şoka girmiş oldu!

Toplum, daha fazla ikiyüzlü-çıkarcı-soyguncu siyasiler ve devlet yöneticileriyle karşılaştı ve güce biat etti.

Allah'ın Lütfu, çok kıyıcı ve cömertti!