Sanırım ülkenin kahir bir çoğunluğu seçim sonuçlarını merak ediyordur. Fakat biz devrimciler de Fatih Mehmet Maçoğlu ve Alper Taş’ın alacağı sonucu merak ediyoruz. Herşeyden önce onları ne TKP, ne de CHP’li olarak algılamamak gerekiyor. Çünkü onlar tek başlarına ülkenin sosyal vicdanını ve geleceğimizi temsil ediyor.
Maçoğlu’nun Dersim’e Başkan adayı olmadan önceki sürecini incelediğimizde doğru bir çizgi izlediğini fakat HDP ile ortak bir buluşma sağlanmamış olmasını da ciddi bir eksiklik olarak görüyorum. Kimseyi yargılamadan söylenecek tek laf: “kültürel durumumuz ne yazık ki birlikte hareket etmeye henüz imkân vermiyor”
Alper Taş’ı 1994-5 yıllarında ki ÖDP’nin kuruluş sürecinde tanımıştım. Devrimcilerin birlikte hareket etmesinden yana, devrimci değerleri önceleyen, paylaşımcı bir kişilikti. Fakat süreç içinde gördük ki ülkemizdeki devrimci kültür henüz ortak hareket edecek bir gelişme içinde olmadığı için o da bir grup adına mücadelesine devam etti.
Yukarıdaki tespitlere rağmen onlar bugünkü koşullarda ülkemizdeki her dürüst insanın temsilcisidir. Ülkemizi pis emellerine alet eden İslamcı Yeşil Kuşak zavallıları geleceğimizi karartmıştır. Almanya’da Hitler’in iktidara gelmesinde nasıl ki komünist ve sosyalistler, grupcu anlayışları nedeniyle rol almışsa, bu mahsun ülkemizde de devrimciler birleşemeyerek, kendine ‘sol’ ve Kemalist diyenler de Kürtleri ve komünistleri dışlayarak şeriatçıların iktidara gelmesine hizmet etmişlerdir.
Pekâlâ, seçim sonuçları nasıl olacak? Uyarmak zorundayım ki seçimlerin demokratik olduğunu düşünenler aşağıdaki tespitlerimi okumamalıdır.
Kapitalizm koşullarında siyaset güç aracılığıyla yürütülür. Daha da önemlisi, sonucu güç kadar sınıfsal ve kişisel çıkar ilişkileri belirler. Kötülük ve iyilik tıpkı hamilelik gibi görünmez de olsa embriyo’ yu almışsanız mutlaka sonuca yani doğuma ulaşacaktır. Bugün zalimler ‘önümüzde beka sorunu’ var diyor. Gerçekten de beka sorunu var mı? Evet, bir sorun var fakat bu sistemin değil kendilerinin beka sorunu. Devletin bir beka sorunu olması için iktidarın emekçiler yani sosyalistler tarafından alınıyor olması gerekirdi. Aksine hem bu seçimde iktidar değişikliği olmayacak hem de yerel yönetimlere ağırlıklı olarak gelecek olanlar sol reformistler. Demek ki bahsettikleri beka sorunu kişisel çıkarları için söz konusu.
Her ne kadar önlerinde kendi sistemlerinin yaratığı (NATO Konsepti vs.) bazı engeller olsa da onları alaşağı edecek tek güç emekçilerdir. İşte Taş ve Maçoğlu bu gücü temsil ediyorlar. Ama onları bekleyen tehlike kendi içlerinde saklı: grupçuluk! Bunu aştıkları zaman onlar birer simge olacak ve öncü rolü oynayacak devrimciler olarak tarihe geçeceklerdir.
Fakat birde yakın tehlike kapımızda. Seçim sonuçlarını ne yazık ki seçmenler veya muhalif adaylar belirlemiyor. Seçimleri, her attığı zarın mutlaka düşeş geldiği iktidar belirliyor. Bu hacıyatmazlar ancak risk faktörüne bakarak sonuçları ayarlıyorlar. Onların önünde küresel Emperyal sistemin dayattığı kurallar var: 1- kitlesel kalkışmayı tetikleyecek hileler yapamazsın; 2- kitlelerin uyanmasına, gerçeklerle yüzleşmesine yol açacak yönlendirmeleri uygulayamazsın; 3- Her türü güç ve baskı kullanımı serbest fakat Kürtler dışında fiili olarak harekete geçemezsin.
Yukarıdaki kuralların ışığında seçim sürecine baktığımızda (yapılan yerel seçim de olsa)iktidar aşağıdaki adımları atacak gibi gözüküyor: 1- seçim sonuçları eğer az bir farkla seyrediyorsa mutlaka lehte sonuçlanacaktır; 2- Stratejik illerde(İstanbul, Ankara vb) eğer hile yapılamaz bir ortam her şeye rağmen oluşmuşta muhalif aday kazanmışsa onu görevden alma(kayyum atama)stratejik bir müdahale olmadığı müddetçe mutlaka uygulanacaktır; 3- Kürt adayların kazandığı illerde hiçbir hile işe yaramayacağı için bu ‘teröristler’ yani direnenler mutlaka görevden alınacaktır.
Yukardaki sonuçları görüyorsunuz ki seçmenler değil bir zamanlar ‘yetmez ama evet’ denilenler, bir dönem ‘demokrat ‘olduğuna inanılanlar ve de kahraman ‘Ergenekon’ savaşçıları belirliyor. Bugün ERGENEKON ile omuz omuza, el ele halka kan kusturan onlar.
Sonuçta manzara buyken bizim arkadaşlarımızın durumu nasıl olacak dersiniz.
Maçoğlu, iktidarın stratejik adımlarının yarattığı boşluktan dolayı tabii seçimi önde bitirirse Dersim’e Başkan olacaktır diye düşünüyorum. Bu bir zaferdir.
Taş ise Beyoğlu’nda ara açık önde giderse veya az farkla önde de olsa sandıkta ki olağan üstü devrimci dayanışmayı yaratırsa mutlaka Başkan olacaktır. Bu bir zaferdir.
Seçim sonucunda onları görevden alıp kayyum atama ise sanırım koşullara bağlı olarak gündeme gelecektir.
Tek güç, zalime muhalif olan herkesi içine alan örgütlü birlikteliktir.
27.03.2019