SARS ve MERS gibi Corona ailesinden olan Covid-19, ilk defa Çin’in Wuhan eyaletinde ortaya çıktı. Fakat bu durum, ilk zamanlar virüsün Çin’de oluşturulduğu şeklinde propaganda edildi. Sanırım ilk komplo ve ya algı operasyonu bu tespitle başlamış oldu. Çünkü bu ilk belirti, bu ülkede ortaya çıktığında, burada insan sağlığına önem verildiği için şikâyetler ciddiye alınmış ve çıkan bulgular, dünya kamuoyuyla paylaşılma gereği duyulmuştu. Yani bu virüs ülkeye gelen bir yabancı tarafından da gelmiş olabilirdi. Dolayısıyla Çin iktidarı, tehlikeyi doğru şekilde tarif edip tedaviye yöneldiği için saldırıların ve komplo (ve de algıların) hedefi haline geldi.
Zamanla görüldü ki sosyalizmden tümüyle vaz geçmemiş olan Çin iktidarı, bu hastalığı tümüyle kontrol altına alarak ve dünyaya örnek oldu. Tıpkı komünist Küba gibi! Birde gelin kapitalist ve emperyalist ülkelerin haline bakın! Perişanı oynuyorlar!
Covid-19 adı verilen virüs, sonuçta dünya ölçeğinde yayılarak pandemi olarak değerlendirilmeye başlandı. Ne var ki teknolojinin geliştiği çağımızda, kapitalistlerin şişinerek övündükleri yönetimleri, covid-19’un hakkından gelemiyorlar. Ayrıca her zaman olduğu gibi bu pandemi'ye de para odaklı baktıkları için, kitleler arasında gelişmesine hizmet ettikleri muazzam komplo teorilerinden şikâyet edip duruyorlar. Hâlbuki komplo teorilerin gelişmesini ve etkin olmasını sağlayan da kendileri!
1- anti-sosyal sağlık politikaları ve yetersizlikleri.
2- halktan gerçekleri saklamaları, dolayısıyla da onların tedavisi, eğitimi ve doğru yönlendirilmeleri için, sosyal ciddi yatırım ve harcama yapılmaması.
3- aşılar konusunda; tam bir çözüm üretilmeden ve birçok ilaç şirketinin aşılarına milyarlarca para ödeyip sanki aşı kesin bir çözümmüş gibi halka sunmak.
4- Ve sonuçta düne kadar 5.605.029 milyona yakın insanın ölümü ve milyarca insanın hastalanması karşısında çaresiz ve perişan kalan ve komplo teorilerin yaratıcısı olan kapitalist sistem işte bu.
Konu çok iç açıcı değil! Yani kapitalist sistemin, genel olarak, kitlesel ve dayanışma gerektiren hiçbir sorunu çözebilecek bir gelişmişlik ve yetenek içinde olmadığını görüyoruz. Bende ki bu kanı, aslında milyonlarca insanı da yönlendiren ve onları komplo teorilerin kucağına iten nedenlerdir. İsterseniz bu komplolara ve komplocuların algı operasyonlarına bakarak, Covid-19’a karşı nasıl bir mücadele yöntemi yaratacağımızın da yol ve yöntemlerini ortaya koyalım.
Komplo kuramının genel anlamda ortaya çıkışı, esas olarak iki temele dayanıyor. Birincisi sorunları, inceleme araştırma, tartışma vb. bilimsel yol ve yöntemlerle ele alma, analiz etme ve çözme disiplini, kültürü olmayan insanların, emek sarf etmeden hazır ve kalıp halindeki çözümleri doğal olarak benimsemelerini sayabiliriz. Bu olgu, aslında kişinin nesnel durumunu açıklar. Bir de onların düşünce ve duygularını etkileyen öznel durumları var. Yani söz konusu olan, bu tehlikeyi(virüsü) birilerin yarattığına ilişkin ön yargıları ve de bu kişilere olan güvensizlik mevcut. Bu ön yargı ve güvensizliği burada analiz etmeyeceğim. Sadece şunu söyleyeceğim: Bu duygular ve düşünceler sadece komplo kuramlarına inanlarda değil hemen hemen herkeste mevcut. Arada ki fark ise önemli; birileri bu ön yargıları ve güvensizliği, tehlike konusunda araştırma-inceleme-deneyleme analizine tutup en doğru davranış biçimini saptarken, diğerleri bu tür bir disiplin ve kültür taşımadıkları için, eski kalıplarla ve ezberlerle çözüm yolunu tercih etmektedirler. Komplo teorileri ise saymakla bitmiyor:
-
Illinois Üniversitesi profesörlerinden Francis Boyle’nin başını çektiği görüşe göre virüs, yapay olarak geliştirilmiş bir biyolojik silahtır.
-
Virüs, ABD karşıtı bir komplonun veya ABD’de tasarlanan ve de Çin, Rusya, İran vb ülkelere saldırma planın bir ürünü!
-
Bill Gates ile ilgili iddialar da komplo teorilerin başında geliyor. Bu kurama göre: Bill Gates, insanlara çip takılması işini organize ediyor.
-
İngiliz Astrofizikçi Piers Corbyn, salgın ile 5G teknolojisi arasında bir ilişki olduğunu söyleyen en büyük komplo teorisyenlerinden.
-
Salgın’ı Trump ile ilişkilendirilen Şii lider Mukteda el Sadr gibiler de var.
-
Tanzanya Devlet Başkanı John Magufıli ise halka bol bol limon ve zencefil tüketmelerini ve dua etmelerini tavsiye ediyor. Madagaskar’da da "Covid Organics" adı verilen baharatlı bir içecek ile hastalığın tedavi edileceği sanılıyor.
-
Brezilya Dışişleri Bakanı Ernesto Araujo'ya göre ise koronavirüs salgınının ardında, dünya çapında komünizmi yayma planı yatıyor. Bu tezini şu kavramla propaganda ediyor: "Comunavirüs”(Komünist virüs).
-
Koronavirüs’ün daha çok erkeklere bulaştığı İddia ediliyor.
-
Koronavirüs’ün Banknot, Telefon Ekranı ve Paslanmaz Çelik Üzerinde 28 Gün Bulaşıcılığını Koruyabildiği Kısmen Doğru. Fakat Avustralya Ulusal Bilim Ajansı’nın yaptığı araştırmaya göre; 20 derece sabit sıcaklık, yüzde 50 nem oranı ve UV ışınlarının bulunmadığı karanlık bir laboratuvar ortamında bu ancak geçerli.
-
Gün ışığı ve güneşin virüse karşı etkili olduğunu sananlar bile bulunuyor.
-
Çocuklar ve gençler hatta Türkler hasta olmazlar diyenler bile vardı.
-
Hijyenik olarak hazırlanmış dondurulmuş yiyecek ve dondurma, Koronavirüs’ü yaymaktadır diyenleri de saymalıyım.
-
Ayrıca;
-
Virüs suyla, ayakkabı yoluyla bulaşır.
-
Güneş ve 25 derecenin üstündeki sıcaklık virüsü öldürür.
-
Nefesinizi 10 saniye tutamıyorsanız kesin koronasınızdır.
-
Soğuk hava ve kar virüsü yayar.
-
RNA Aşıları İnsan DNA’sını değiştirir.
-
Koronavirüs’ün sürekli mutasyon geçirmesi aşıların işe yaramadığının kanıtıdır gibi sayısız saçmalıklarda bu komplo iddiaların içinde bulunuyor. En komedisi de Trump’tan:
-
ABD Başkanı Donald Trump, “hidroksiklorokin adlı sıtma ilacı, Corona virüsü enfeksiyonunun tedavisinde yararlıdır”.
-
Yaygın iddialardan biri de virüsün gerçek olmadığı üzerinedir.
-
En saçması da şu olsa gerek: Virüs Trump’a zarar vermek için ortaya atılan bir yalandan ibarettir.
-
En yaygın iddia da şu: ‘maske takmak sağlığa zararlıdır!’
-
Vs. vs.
Sonuçta; bu kadar zengin teoriler pratikte hiçbir işe yaramıyor ve insanlar ölmeye devam ediyor. Covid-19’a karşı kesin bir tedavi henüz bulunmuş değil. Sadece Çin ve Küba gibi ülkelerin üstün disiplin, sosyal dayanışma ve komplolara imkân vermeyen kabul edilebilir mantıklı yönetim biçimleriyle hastalığı etkisiz kıldıklarını görüyoruz sadece. Fakat yine de aşı olanlarla olmayanlar arasında, virüse karşı dirençli olabilmek için ikisi arasında ret edilemez matematiksel bir fark var:
İtalya'da yayımlanan bir rapora göre Covid-19 aşılarını tamamlamış olanların bu hastalık nedeniyle ölüm riski, aşı yaptırmamış olanlara kıyasla yüzde 96,82 oranında daha az.
Ama kesin olarak bildiğimiz bir sonuç daha var: Virüse karşı en etkili silah; insanın kendi öz savunması, vücut direnci, bağışıklık sistemidir. Dolayısıyla hastalığa karşı savunmamızı bu temel üzerinde inşa ederken, bu ara ortaya çıkan hiçbir bilimsel sonucu da ret etmemeliyiz.
Bu da bize, kapitalizme karşı her alanda, komplolarla değil bilimsel ve akıl yoluyla direnişi yükseltmemiz gerektiğini söylüyor!