Sefer Dilek'in anısına saygıyla... Girip dostun bahçesini dolaştım. Ne gülü incittim ne de bülbülü...
Dut ağacından yaptığı değneğini sırtından geçirip kollarının iki dirseği arasına alarak yürüyordu Sefer Amca,
Çöteli köyünün bekçisiydi. Sessiz, sakin, kimsenin iyisine kötüsüne karışmayan kendi halinde garip biriydi. Önünde ufacık bir bahçesi olan kerpiçten yapılı mütevazi evinde beş çocuğu ve eşi ile birlikte yaşıyordu.
Çocuklarının geçimine sağlamak için gençliğinden beri onun bunun tarlalarında yarıcılık yapmıştı. Köyün arazisinin yüzde sekseni hazine arazisi olduğu halde kendi köyünde, kendi vatanında topraksızdı Sefer Amca.
Bulgaristan’dan gelen Alpavut ve Pelte köylerinde yaşayan göçmenlere ise devlet toprak vermiş evlerini de yapıp teslim etmişti.
1923 yılında İzmir de İktisat Kongresi yapılmış, Atatürk konuşmasında topraksız köylülere toprak dağıtılacağını söylemesine rağmen hiçbir zaman toprak dağıtımı yapılamamıştı. Çünkü kongreye katılanların çoğunluğunu Anadolu’nun diğer şehirlerinden gelen toprak ağaları oluşturmaktaydı.
Adnan Menderes döneminde mevcut Hükümet köy muhtarlıklarına yazı göndererek “toprağı olmayan köylülere toprak dağıtılacağı için isimlerinin yazılarak bildirilmesi" istenmişti. Muhtar gelen yazıyı köyün kahvesinin penceresine yapıştırmış iki üç gün sonra çıkarıp atmış ve “Bu köyde toprağı olmayan kimse yoktur “ diye Vilayete yazı yazmıştı.
Her gün kahvenin önünde oturan Sefer Amca'nın okur yazarlığı olmadığı için gelen yazının ne olduğunu bilmiyordu.
Oysaki Sefer Amca'nın toprağı yoktu, bunu köy muhtarı ve bütün köylüler bildiği halde kimse kendisine böyle bir yazının geldiğini söylememişti.
Yıllar sonra Şavak köylüleri gelerek köye yerleşmiş ve bütün hazine arazilerini üzerlerine geçirmiş üstelik bu yüzden köyün yerlileri ile kavga etmişlerdi.
Sefer Amca'nın çocukları büyümüş iki kızından Cevriye Almanya’da çalışan biriyle evlenmiş diğer kızı Asiye ise bir köy öğretmeni ile evlenerek köylerinden ayrılmışlardı. Erkek çocukları Yaşar, Sönmez. Asım ise her biri Anadolu'nun bir şehrinde işe girmiş onlarda köyünü terk etmişti.
Eşi Çiçek abla ile yalnız kalan, yaşlanan ve tarlada çalışamaz durumda olan Sefer Amca ise yarıcılığı bırakmış köyün bekçiliğini yapıyordu.
Sefer Amca'ya Hükümetten gelen yazıyı göstermeyen, okuyup ona haber vermeyen köy muhtarı ve köyün ileri gelen toprak sahipleri hepsi bu dünyadan göçüp gittiler, ama kimi trafik kazasında öldü, kimi felç yaşayarak kimi ise akli dengesini yitirerek hayata veda etmişlerdi. Böyle acılar içinde ölümlerin sonunda insan ister istemez Sefer Amca'nın ahı böyle çıktı diye düşünüyordu.
Sefer Amca ise tarlaları dolaşıp eve döndüğünde evinin bahçesinde kalp krizi geçirerek hayata gözlerini yummuştu.
Cenazesi çok kalabalık olmuştu, civar köylerden duyan gelmişti. Kimsenin kalbini kırmayan, gönlünü yıkmayan bu güzel insan ardında mal mülk bırakmadı ama, gelecek kuşaklara bir hoş seda bırakarak göçüp gitti bu dünyadan,
Mekanın cennet olsun ışıklar içinde uyu Köyün Bekçisi…