Hepinizin bildiği üzere 2 Temmuz 1993 günü Sivas'ın merkezindeki Madımak Oteli'nde Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için giden aydın ve sanatçılardan 33’ü gerici, yobaz çevrelerin saatlerce süren kuşatması sonrası yakılarak vahşice katledilmişti.
Bu pırıl pırıl 33 insan normal başka bir ülkede olsa mutlaka kurtarılabilirdi. Devletin polisi, askeri, jandarması MİT’i yani silahlı güçleri nerelerdiydiler?.
Neden Vali, Belediye Başkanı, Kaymakam, Emniyet müdürü bu faciayı önleyemediler?
Katliam sonrası kimse hesap vermediği gibi şu ana kadar hakka yürüyenlerin ailelerinden ve kamuoyundan ne bir özür dilendi ne de bu faciadan dolayı pişmanlık duyuldu..
Bu dava yıllarca sürdü çok az insan ceza aldı, ceza alanları, katilleri savunanlar milletvekii oldu, bakan oldu, yurt dışına kaçanlar oralarda korundu, işyerleri açtılar, ilticaları kabul edildi belki de yaşadıkları ülkelerde örneğin Almanya’da vatandaşlık dahi aldılar.
Son duruşmayla birlikte dava zaman aşımından üzerinden otuz yıl geçmesi nedeniyle düştü. Katiller yani zaman içerisinde ‘aklandı’. Bu nasıl bir vicdan, nasıl bir hukuk, adalet, insana saygı?
Bu karar geride kalan akrabaların, ailelerin acılı yüreklerini bir kez daha yakmıştır.
Oysa ki katliamlar, insanlığa karşı işlenen suçlar ne aklanır ne de zaman aşımına uğrar.
Zaman içerisinde nelere tanık olmadık ki CHP lilerin Madımak katili dedikleri, katliamın olduğu dönemde Sivas Belediye Başkanı olan Temel Karamollaoğlu 6'lı Masa'nın ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun gözdesi olup o da öyle 'aklandı'.
Madımak’ın zaman aşımından düşmesinini negatif etkilerini Aleviler ve tüm ötekileştirilenler yani Azınlıklar, Kürtler, Süryaniler, Hristiyanlar tüm muhalifler ilerde çok kötü hissedeceklerdir.
Bu karar yeni katliamları planlamanın ve uygulamanın zeminini de yaratabilir, yaratacaktır da belki.
Madımak'ta sadece iinsanlar, Aleviler ve dostları değil insanlık yakılmıştır.
Biz ne bu utançı, yakanları da, aklayanları da ne affediyor ne de unutuyoruz.
Tüm bunlara rağmen Aleviler eşit yurttaşlık mücadelesi için tüm diğer demokrasi güçleriyle, müsayipleriyle birlikte mücadeleye devam etmeliler. Başka alternatif yok çünkü.
Şu an ise yine CHP milletvekili Sezgin Tanrıkulu AİHM-AYM kararlarıyla ispatlanmış, sabitlenmiş suçları dile getirdiği, kamuoyuyla paylaştığı için linçe maruz kalıyor. Yani ülkede fazla değişen bir şey yok.
Türkiye’nin önemli aydınlarından, gazetecilerinden Tele1 TV Genel Yayın Yönetmeni Alevi canımız Merdan Yanardağ da 86 gündür uydurma sebeplerden, İmralı'daki tecrit koşullarını eleştirdiği, yorumladığı için hapiste tutuluyor.
Türkiye’deki bu demokratik gerileme, şeriata yelken açma hızla ilerliyor, Türkiye uygar dünyadan hızla kopuyor.
Madımak faillerini hasta yaşlı diye affeden ama diğer muhalif kesimden aynı durumda olan mahkümleri hapiste çürüten zihniyeti kınıyor, vicdanlarıyla baş başa bırakıyoruz.
Bu mahkeme kararı bir hukuksuzluk abidesidir, geride acılar bırakmıştır.
Madımak yakın Türkiye tarihinin kanlı ve karanlık bir sayfasıdır unutmayacağız bu böyle biline..
Bu karar Türkiye’de ve Türkiyelilerin yaşadığı bir çok başka coğrafyada sosyal ve toplumsal barışa, halklar, kültürler, inançlar arasındaki diyaloğa, iletişime büyük bir darbe vuracaktır diye düşünüyorum bir çok başka insan gibi.
Madımak'ta ve demokrasi mücadelesinde daha iyi bir ortak vatan, Türkiye için toprağa düşen tüm canların, insanlarımızın anıları önünde saygıyla eğiliyor yakınlarına sabırlar diliyoruz.
Aşk ile...