"Ezilenler, umutsuzlar, çaresizler ve ayrımcılığa uğrayanlar, şairlerin metinlerinde umutlarını ve özgürlüklerini bulurlar. Çünkü biz şairler, acı çekenlerin sesi olmak için haykırır ve yazarız. Evet çocuklar, özgürlük türkülerinizi duyana kadar yazacağız."

Şairler tarih boyunca toplumun gözü, kulağı ve sesi olmuşlardır.

Her toplumsal hareket, kendini şairlerin ve yazarların şiirleriyle, edebi sözleriyle ifade etmiştir. Edebiyat, toplumun ruhudur. Şairler her zaman toplumsal eşitlik, barış ve bir arada yaşamak için bir köprü görevi görmüşlerdir.

Edebiyatçılar için milliyet ve etnik kimlik önemsizdir; onlar barışı ve özgürlüğü bulana dek dervişler gibi yöreden yöreye dolaşan, göçmen kuşlar gibi ses olan bireylerdir. Şiirleri ve eserleriyle farklı kültürlerin birbirini tanımasını ve anlamasını sağlayan bir sosyal bakış açısı sunarlar. Eserleriyle evrenseldirler. Şair ve yazar olmak, egemen sınıflara mesafe koymak, insanların onuruna saldıranlara karşı eleştirel olmak demektir. Adalet ve özgürlük gibi kavramlar, onların edebi yolculuğunda temel temalardır.

Ezilenler, umutsuzlar, çaresizler ve ayrımcılığa uğrayanlar, şairlerin metinlerinde umutlarını ve özgürlüklerini bulurlar. Çünkü biz şairler, acı çekenlerin sesi olmak için haykırır ve yazarız. Evet çocuklar, özgürlük türkülerinizi duyana kadar yazacağız.

İlk iki şiir kitabım “Dersim, Tükenmedim Kanlı Kavgalar İçinde” (1986) ve “Hasretim’den Kesitler” (1991) yayımlandıktan sonra uzun bir süre Türkçe şiir kitabım çıkmadı. 1992 yılından itibaren yalnızca Almanca şiir yazıp yayımladım. Aşağıda yer alan şiirlerimden bir demeti, özgürlük için yürüyenlere adıyorum:

Gülümsemen

Zaman akıp gitse de
dün gibi
asılı kaldı bir fotoğraf çerçevesinde
gülümsemen
anılarımızda

Günler geçti
haftalar
aylar
yıllar

Derelerdeki suların nehire dönüşü
zaman alsa da
unutulmadın o gülüşünle
ne anılarımızda
ne de kavgalarımızda

Hep aramızda
kavgalı kavgasız zamanlarda
sakin
duru bir su gibi
yaşıyorsun bizimle
susuzluğumuza su olmak için

Yıllarca
bekledik fırtınaların
beraberinde getireceği dalgaları
sorma, pek fazla bir şey değişmedi
henüz
bu dünyada
kötülüklerden başka…
insanlık henüz durulmadı
duru bir su gibi
suyu da kirlettiler be çocuk…

Bonn, 21.03.2025

............................

Bayram

Bu bayramda
El öpmeye gelme çocuğum...
Ne harçlık verecek param var
Ne de bayram kutlayacak sevincim

Bu bayramda
El öpmeye gelme çocuğum...
Kendin için sokakta ol...
Geleceğin için omuzla zorlukları,
Sana sıkılan gazı çekerken ciğerlerine,
Fırtınanın ardından doğacak güneşli günleri düşün...
TOMA’nın suyuyla, terden yapış yapış saçlarını yıka...

Bu bayramda
El öpmeye gelme çocuğum...
Git meydanlara
Kavgada ol yoldaşlarınla omuz omuza

Bu bayramda
El öpmeye gelme çocuğum...
Affet bizleri
Sizlere güzel günler bırakmadığımız için...

Bonn, 29.03.2025

............................

Bir Şairin Düşünceleri

Şairler düşüncelerini besteler,
Besteler, yazar ve kağıda döker.
Bazen felsefi, bazen de çığır açan manzum hikayeler...
Bazen adalet, özgürlük ve insanlık arayışı,
Bazen de acılar, gönül yaraları ve yalnızlık dile gelir.

Bonn, 2018

............................

Hangi inanç size Tanrı için öldürün der?

Hangi kutsal kitap,
"Benim için kendini feda et, ben Tanrıyım" diyor?
Hangi din sizi savaş alanlarına gönderiyor?
Yağmalayan, köleleştiren ve Tanrı adına suç işleyenler...
Kim ki
Tanrı adına öldürmeyi yüceltir,
Kim ki
Tanrı adına kurbanlık ister,
Kim ki
Tanrı adına katliamları onurlandırır,
O, bu dünyada yanlış yoldadır!

Bonn, Temmuz 2014

............................

Görüş

Bugün görüş günü
dün geceden astım gözlerimi demir parmaklıklara
ziyaretçimi beklesinler sabaha
Hoş geldin dostum
can yoldaşım, kardeşim
Hoş geldin Anam,
çatlayan ellerinin nasırında gübre
kokusu
saçlarında yağmur kokusu, toprak
yorgun, yorucu yolculuklardan tenine
sinmiş otobüs kokusu
Hoş geldin Anam
bugün görüş günü
çiçeklerden anlat bana
sokakta cıvıl cıvıl ötüşen kuşlar gibi kanatlanan
bağıra çağıra, dövüşken çocuklardan anlat bana
Hoş geldin dostum
can yoldaşım, kardeşim
Hoş geldin babam
hoş geldin dizlerimin dayanağı
gözlerinin ışığında gençliğimin
anılarına daldığım
babam, hoş geldin...
bir sigara içimliği zaman da olsa
hoş geldin...

Kasım 1987
(Hasretimden Kesitler kitabımdan, İstanbul 1991)

............................

İki Parça Yürek

Yüreğim iki parça
Yarısı burada

  • Sürgünde -
    Yarısı ülkemde
    Özgürlüğüm prangalara vurulmuş
    Tutsak, işkencede

  • Mahkûm -

Ağustos 1987 (Hasretimden Kesitler kitabımdan, İstanbul 1991)

............................

Gece ve Aydınlık

Geceler upuzun
Tosbağa yürüyüşünde
Ranzam, ben ve duvar
Bir de demir pencere
Kapı gibi soğuk gece

Gece karanlık
Geceden de karanlıktır hücrem
Yüreğim açılmış kızıl bir karanfil gibi
Aydınlık…

Ağustos 1987 (Hasretimden Kesitler kitabımdan, İstanbul 1991)