Bir kaç günden beri aralıksız yağmur yağıyor. Havanın güzel olduğu günlerde insandan geçilmeyen Bonn şehir merkezinin sokakları bomboş. Marktplatz’daki (pazar meydanı) satıcılarlarden ses çıkmıyor. Yağmursuz günlerde bağıra çağıra birbirleriyle yarışan satıcılar rengarenk şemsiyelerinin altında sessizliğe çekilmiş müşteri bekliyorlar.
Pazarı geçip türkçesi ‚yıldız sokak‘ olan Sternstr. üzerinden barış meydanında (Friedensplatz) bir dostumla buluşup yemeğe gideceğiz. Yağmurun kesintisiz yağışından sokak küçük bir dereye dönüşmüş. Kanalizasyon birçok yönden dolu dolu akan sulara yetmiyor.
Barış meydanına vardığımda Bonn’a geldiğimden beri tanıştığımız arkadaşımı otobüs durağında yağmurdan sırım sıklam beklerken buluyorum.
"Ne o sırılsıklam olmuşsun.Şemsiyen yok mu?“ diye soruyorum. " vardı, vardı. Şiddetli yağmur ve rüzgara dayanamadı. Buraya gelirken yolda ömürlük oldu“
Ben, "yağmurun dineceği yok, gel uzağa gitmeyelim, karşı sokaktaki çorbacı‘da çorba içelim“ diyorum.
Arkadaşım ise, "o çorbacı FETÖ’cu. Sonra gören olursa bizi‘de FETÖ’cu diye ispiyonlarlar. Okumadın mı? Cumhuriyet yazarlarının başına geleni. Cumhuriyet gazetesi İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay var ya, evine parke döşettiği parkecinin oğlu 6 yıl önce bir restoranta yemek yiyor. Bu şahsın yemek yediği restoranın sahibi FETÖ’cu çıkmış diye, şimdi Akın Atalay FETÖ’culuktan tutuklu“.
Ben, "şimdi kimin ne iş yaptığını biz nerden bilelim“.
Arkadaşım "bilmesek Akın Atalay’ın başına gelen bizim de başımıza gelebilir.“
Ben, "o kadar da olmaz“, arkadaşım sözümü kesip "olur olur. Orası Türkiye. Herşey olur“.
Ben, "Sen burda yaşıyorsun, sahi sen neden korkuyorsun?“
Arkadaşım "Korkmaz olur muyum. Her tarafta Erdoğan’ın adamları cirit atıyor. Adamlar yediğimiz içtiğimizden haberdar. Benim sık sık Türkiye’ye gitmem gerekiyor. Annem yaşlı ve hasta. Her zaman ölebilir. Son yolculuğuna uğurlarken cenazesinde bulunmak isterim. Şimdi anladın mı, neden korkuyorum."
Ben, "hayır anlamıyorum ve anlamakta istemiyorum“ dedikten sonra "o zaman gel yan sokaktaki restorantta birşeyler yiyelim“.
Arkadaşım, "orası da Kürt restorantı. Oraya gidersek, bu kez de bizi PKK’cı diye görürler“.
Erdoğan‘ın yarattığı korku ortamı Almanya’da yaşıyan Türkiyeli’lilere kadar uzanmış.
Arkadaşımı saran korkuyu bir çok Türkiyeli burda da yaşıyor. Ve sonunda İtalyan restorantında pizza yemeye karar veriyoruz.
Bir buluşmanın ardından, "işimiz zor“ dedikten sonra kafam sorularla dolu ayrılıyorum.Yağmur halen yağıyor. Hava buğulu…..