Erdoğan’ın heyecanla beklediği NATO toplantısında ki Biden ile olan görüşmesi, sanırım ülkemizin sömürgecilik tarihinde ki en utanç verici olanı.
Birincisi görüntüler hiç iç açıcı değil: mimikler, vücut dili, jestler, gülüşler vb. İkincisi de dış politikada ABD’nin bile pes ettiği Afganistan’da onun yerine askeri güç bulundurmak. Hem de yoksul çocukların üzerinden bunu kabul etmek sanırım iktidarı sürdürme şehvetinin bir gereği olsa gerek. Üçüncü neden ise toplumun tamamının geleceğini ilgilendiriyor. Bizim konumuz da bu zaten.
Biden, daha önce ABD’nin yönetimi tarafından Mısır Cumhurbaşkanı Mursi’ye yapılan teklifin benzerini Erdoğan’a yapmış bulunuyor. Bu konuda daha önce ki yazılarımda da belirttiğim teklif tek kelimeyle şunlar: ‘muhalefetle iktidarını paylaş’ Tabi ayrıca ülkemiz özelinde Kürt sorunuyla ilgili de ‘bu konuyu çöz!’. Öneri-teklif veya direktif olarak değerlendireceğimiz bu ABD yaklaşımı, elbette ki dünya jandarmalığının veya orkestra şefi olmasının doğal bir sonucudur. Nerede bir sorun var, nerede bir enstrüman kulak tırmalıyor hemen oraya müdahale ve uyarı şart. Çünkü emperyalistlerin korkulu rüyası olan komünizm her an ve her yerden tekrar hortlayabilir! Tabi özellikle de bizim gibi stratejik ülkelerde kötü yönetimlerin bu sonucu hazırlaması mümkündür ve bunun olması tam bir felaket olur onlar için. Bu açıdan her ne kadar yasal muhalefet durumu çok iyi idare etse de onların arasında da huzursuzluk artık kaçınılmaz olmaktadır. Ülke sadece ekonomik olarak değil, kültürel, çevresel, sosyal, siyasi, örgütsel ve manevi değerler açısından sıfırlanma aşamasında. Hukuksuzluk ve derin haksızlıklar sadece ezilenler safında değil, Kürtler arasında da radikalleşmeyi dönüşü olmayan bir dönemece doğru sürüklemektedir. İşte dünya Jandarmasını rahatsız eden bunlar.
Bu teklif daha önce de Erdoğan’a yapılmıştı fakat o, muhteşem şark kurnazlığının duayeni olarak bunu hep ertelemiş veya önemsiz bazı adımlarla(YSK’ya muhalefetin adam vermesi vb. gibi.) durumu idare etmişti. Ama durum şimdi vahim! Çünkü Erdoğan için ortada Beka sorunu var! Rusya veya Çin’in onu kurtaramayacağı ve kaderinin NATO konseptine bağlı olduğunun bilincine vararak bu son buluşmada Avrupa ve ABD ile barış imzalamış bulunuyor. Fakat şark kurnazlığının en belirgin özelliği olan şark dansözlüğü de yeni güçler ve riskler sahneye çıkarsa bütün kıvraklığı ile devreye girecek yani eski sisteme dönülecektir. Tabi bu durumda laçka olmuş AKP’nin bu siyasi mekanizması metal yorgunluğu ile tüm itmelere rağmen ayakta duramayıp çökecektir.
Biden teklifi sonrası muhtemel bizi bekleyenler ise şunlar olarak gözüküyor:
- Erken seçim olacak,
- Yeni ittifaklar gündeme gelecek, CHP ve İyi Parti ile gizli görüşmeler yapılacak,
- Kürt sorunu gündeme gelecek,
- Derin Devlet dediğimiz ve Kırmızı Anayasa Hükümlerine göre siyaseti belirleyen askeri ve sivil çeteler ile çatışmalar yaşanacak. Derin Devletin asker ve sivil kanatları arasında ve ayrıca her birinin kendi içinde çatışmalar her an su yüzüne çıkabilir, S. Peker bu çatışmanın sadece erken patlamış bir sürümüdür. Bunu Erdoğan’ın Rizeli akrabası veya Bursalı milliyetçi gazeteciye benzer ataklar takip edecektir,
- Kürt sorunu, ancak RTE yasal güvence verir ve Öcalan’ın desteğini alabilirse iktidarına Kürtlerle, yoksa muhalefetle ortak bir noktada buluşarak devam edecektir,
- Derin devlet adı verilen ve tüm cinayetlerin, kanunsuzlukların ve yolsuzluk ve kötülüklerin örgütlü hali olan bu çetenin RTE’nin bu siyasi manevrasına karşı takınacağı tavır ve gücü belirleyici olacaktır. Onların gücü karşısında geri adım atarak patronu Biden’a ‘kusura bakma geleceğimi düşünmek zorundaydım’ da diyebilir. Bu durumda yasal muhalefet seçimle iktidara gelme hayalini unutmak zorunda. Çünkü RTE iktidarını paylaşabilir ama hiçbir şart altında devretmeyecektir. Yaşayıp göreceğiz!
- Açıktır ki İslami ve milliyetçi-ırkçı örgütlü güçler, ülkemizin geleceğini belirleyecek vizyon, kültür ve kuramdan yoksundur. 100 yıllık iktidarları bunu zaten gösterdi. Bu açıdan bu kurama korkuyla veya bir başka nedenlerle biat eden muhalifler, dışardaki patronların yardımıyla RTE’yi ekarte edip, her an yeni yüzle karşımıza çıkıp geleceğimizi bu Türk-İslam Sentezinin yeni yüzüne göre belirleyebilirler,
Bu bilgiler ışığında;
Emekçilerin, kadınların, çevrecilerin, Alevilerin, Kürtlerin, tüm ötekileştirilenlerin ve namuslu olanların tek umudu, sadece ve sadece devrimci kalabilenlerdir. Bu açıdan onların etrafında bir araya gelmeye çağırıyorum.