Avrupa'da yaşayan göçmen ailelerinin genellikle ikinci ve üçüncü kuşak çocukları arasındaki ayrılık oranı üst düzeyde.Bu durum Avrupa'da kamuoyunun oldukça dikkatini çekmeye başladı.
Günümüzde aile içi şiddetin tırmandığı bir süreçte, kadınların erkekler tarafından dövülmeleri ve çocuğunun gözleri önünde şiddete maruz kalmaları pek de şık olmayan olgulardır.
Maalesef öldürülen kadınlarımızın sayıları giderek artıyor. Bir de basına sızmayan aile içi şiddet var ki bu çok daha vahim bir olgudur. Günümüzde ayrılığı nedenlerini şöyle sıralarsak yanlış yapmamış oluruz; Ailelerin birbirine ekonomik bağımlılığı giderek yok olması, aile içi şiddetin artışı, erkeklerin doyumsuzluğu ve gözlerinin dışarıda olması, günümüzde aile mefhumunun eskisi gibi olmayışı, işsizliğin göçmenler arasında yükselmesi, Türkiye'den getirilen gelin ve damadın birbirleriyle kültürel farklılıkların oluşu, kadının hamile kaldığı dönemlerde ve çocuğun doğumu ile Türk erkeklerinin sorumluluk almayışı, çocuk doğduktan sonra çocuğun bakımı ile ilgili sadece annenin görevliymiş gibi düşünülmesi ve internet çağında yaşıyor olunması.
Türkiye kökenli göçmen aileleri modem bir şekilde evleniyor fakat evlendikleri gibi ayrılıkları da modern bir şekilde olmuyor. Evlilik döneminde birlikte edinilmiş mal varlığı mahkeme önünde modern bir şekilde paylaşılamıyor. Erkek tarafı düğünde çok masraf yapıp eşyaları aldığı için alınmış olan eşyalar ve takılar tek taraflı geri isteniyor. Alınan malların ortaklaşa ve birlikte bir yaşam için alındığı unutulup konu şiddete dahi götürülebiliyor. Müşterek çocukların sorumluluğunu için bir mahkeme savaşına girişiliyor. Çocukların geleceği ve menfaati ön plana alınmıyor, modern bir şekilde anlaşılıp çocuğun bakımını iki taraf birlikte üstlenmiyor. Çocuğu tada çocukları birbirlerine karşı koz olarak kullanıp gelecekteki hayatını zindan etmeye başlıyorlar.
Ayrılık halinde çocuğunu görmekten uzak kalan taraf birbirine karşı şiddete başvurabiliyor. Ayrılık esnasında çalışan taraf nafaka ödememek için elinden gelen her türlü Bizans oyunlarıma başvurabiliyor. Eşlerin aile ve diğer akrabalarının da konuya karışması ile boşanma çözülemeyen bir yılan hikayesine doğru uzayıp gidiyor. Böylece taraflar birbirine düşman gözüyle bakıyor ve birbirlerini yıpratmak için ellerinden gelen her türlü şeyi yapıyorlar. Yaşamış oldukları Avrupa şehir topluluklarında düşünmeden hareket ediyorlar.
Taraflar boşanmalarda erdemli bir şekilde davranarak birbirini yıpratmadan uzak durmalı, çözümler bulmalı.