Almanya'nın Hannover şehrinde Yeşiller Partisi'nin adayı göçmen kökenli Belit Onay, bir yıl önce yüksek oy alarak belediye başkanı seçildi.
Belit Onay'ın, seçimlerde çok sayıda göçmen kökenli seçmenin de oyunu aldığı bilinmektedir.
Kamuoyuna yansıyan Onay'ın başkanı olduğu Hannover Belediyesi'nin tüm göçmenler ve Almanlar için eşit bir şekilde hizmet vermesidir. Onay, başarılı ve doğru politikası ile Hannover'de Almanlar ve göçmen kökenliler tarafından sevilen bir kişiliğe sahiptir.
Geçen hafta Belit Onay'a karşı gerçek olmayan bir yıpratma kampanyası yürütüldü. Sözde Onay, Türk göçmenlere "Türkiye'ye izine giderseniz sizi burdan kovdururum“ demiş. Bu türden yalanlar ile sosyal medyada bir kampanya yürütüldü. Tepkiler üzerine yalan içerikli paylaşımlar aynı çevreler tarafından sessizce kaldırıldı.
AKP – MHP trollerinin bu yıpratma kampanyası Belit Onay'ın izlediği doğru politikaya karşı bir tavırdı, ama tersyüz oldu. Dikkat çeken ise, Onay'a yönelik bu kampanya Türkiye'deki muhalif ve demokratik çevreleri hedef alan, planlı kirli kampanyalardan farklı değildi.
Buradan anlaşılıyor ki, Türkiye'yi kutuplaştıranlar Avrupa'daki göçmen kökenli politikacıları da hedef tahtasına koymuşlardır.
Hannover Büyükşehir Belediye Başkanı Belit Onay, kamuoyuna yaptığı bir açıklama ile Türk basınında çıkan gerçek dışı haberleri teşhir etti.
Demokratik kamuoyu bu kirli kampanyaya sesiz kalmadı ve gerçek kısa sürede ortaya çıktı. Yalancılar susmak zorunda kaldı.
Kampayanın arka planında, ekonomik olarak darboğaza giren Erdoğan hükümetinin, umudunu Avrupa ülkelerinden gelecek turistlere bağlamış olmasıdır. Hükümet yanlısı trollerin bu türden yalan kampanyaları ile kamuoyunun dikkati Türkiye'ye çekilmek istenmektedir.
Avrupa ülkelerinden Türkiye'ye giden ve "sosyal medya paylaşımları" gerekçesi ileri sürülerek keyfi olarak tutuklanan birçok kişinin durumu AKP hükümetini dış dünyada zor duruma sokmuştur. Amaç, hükümetin dış dünyadaki yıpranan imajını Onay örneğinde yaşandığı üzere, gerçek dışı kampanyalarla değiştirmektir. Ama nafile.
Bu durumu en iyi bilen demokratik çevreler ve insan hakları örgütleridir. Türkiye'ye izine gitmek isteyenler, elbette ki keyfi gözaltı ve olası tutuklamaları dikkate alıp buna göre karar vereceklerdir.