Sevgili okuyucular,

Bundan tam 34 yıl önce, Türkiye coğrafyasında, Anadolu’da, Kürt elinde yaşayan halkların üzerine kara bir bulut çöker. İnsanlık tarihinin en barbar, vahşi faşist diktatörleri, Türkiye halklarından intikam almak için, kendi uşaklarına dahi teamül edemeden, iktidarı gasp ederler. 

Faşist generaller çetesinin, 12 Eylül 1980 sabah Saat’lerinde, açıkladıkları bir muhtıra ile ne kadar gaddar ve vahşi olacaklarını, halklara düşman politik bir atmosferle işe başlamışlardır.

İlk olarak işe, TV ve Radyo kurumlarını ele geçirip, amaçlarına uygun kullanmak için girişimde bulundular. Türkiye halkları için hiçbir anlamı olmayan, zaten posası çıkmış Parlamentoyu, TBMM Türkiye Büyük Millet Meclisini, lav ettiler. TBMM ve dışında organize olan Partilerin kapılarına kilit vurdular.

Sivil toplum örgütlerini, sendikaları, kooperatifleri, toplumsal ayağı olan tüm sivil ve resmi kurumların kapılarına kilit vurup, mal varlıklarına el koydular.  Talan edilmesini sağlamak, 12 Eylül askeri faşist generaller çetesinin başlıca görevi haline geldi.

Türkiye halklarının uzun süre direnerek elde ettiği, örgütlenme, birlikte hareket etme kabiliyetini sağlayan tüm demokratik kurumları lav edilerek, mal varlıkları çeteler ve parazitleri tarafından talan edildi.

Türkiye ekonomisi, batılı ve ABD emperyalist sermaye çevrelerinin arzu ve çıkarları doğrultusunda, 24 Ocak kararları olarak bilenen, ekonomik, ‘reform’ adı altında, talan ekonomisine dönüştürüldü. 

Ülkemizin yer altı ve yerüstü zenginlik kaynakları, emperyalist sermaye çevreleri ve onların Türkiye’deki uşaklarının, talan etmesi için gerekli her türlü ortam sağlandı.

12 Eylül faşist generaller çetesi, yarattıkları soygun ve talan düzeninin devamlılığı için gerekli olan tüm ortamı sağlarken, bu soygun ve talan düzenine karşı duruş sergileyecek, her türden muhalif duruşu devre dışında bırakmak için gerekli önlemleri almaktan geri durmadılar.

Çalışma hayatına, muhalif duruşlara, demokratik haklarını kullanmak isteyenlere karşı, ne kadar Musolini İtalya’sından kalma faşist yasalar varsa, 12 Eylül anayasası olarak bilinen, faşist anayasa ile Türkiye toplumuna, ‘reform’ olarak sundular.

12 Eylül anayasası, sendikalar, sivil toplum örgütleri, siyasal partiler vb. yasaları ile toplumu raptı-zapt altına alma, efendileri olan emperyalist sermaye çevrelerinin, istekleri doğrultusunda, ‘yeşil kuşak’ projesine uygun olarak organize ettiler.

Bu projelerinde başarılı olmak için en vay türlü vahşet, işkence, sokak ortasında katliam, sürgünler, işten atmalar, yaşam hakkına saldırı, sıradan bir vaka olarak görüldü. 50’i, aşkın insan genç yaşta, idamla cezalandırarak, vahşice infaz edilerek yaşamdan koparıldılar.

Yüz binlerce insanı, mahkeme kapılarında, adaletsizliğin, hukuksuzluğun pençesinde perişan ettirdiler. On binlerce insan ülkeyi terk etmek durumunda kaldı. Ekonomi felç oldu. Ülkenin tüm zenginlik kaynakları, bir avuç kan emicinin insafına terk edildi. Yoksulluk, yolsuzluk, rüşvet, uyuşturucu, fuhuş toplumun günlük yaşamı haline getirildi. Sadaka toplumu yaratılarak, bir poşet çay, bir paket makarna, bir torba kömüre muhtaç duruma sürüklendi.

AKP iktidarı, 12 Eylül askeri darbe ürünüdür!

12 Eylül faşist askeri darbe rejimi hala kendini, kurum ve kuralları hissettirerek devam etmektedir. AKP iktidarı, R.T. Erdoğan, Türkiye toplumsal güçlerinin başına bela olabilmişse, bunun birinci derecede sorumlusu, 12 Eylül askeri faşist darbe rejimidir.

AKP ve R.T. Erdoğan iktidarı varlığını, hala ayakta kalmasını, maddi ve manevi olarak 12 Eylül faşist askeri rejimi ve onun anayasasına borçludur.

34. yılında, 12 Eylül faşist rejimi, kedini AKP iktidarında nüfus ederek devamlılığını sağlamaktadır.  Bu nedenle, 12 Eylül faşizmine karşı mücadele, AKP iktidarına karşı mücadele ile eş anlamlıdır.

AKP iktidarı, R.T. Erdoğan ve A. Davutoğlu ikilsinin, hukuk tanımaz, hak tanımaz, kendi çıkardıkları yasalara dahi teamül edemez tavırlarını, 12 Eylül askeri faşist uygulamalarından ayıran bir özellik bulunmamaktadır. Tam tersine birbirlerine benzerliklerine, ‘şaşırmak’ dahi toplumun refleksi dışındadır.

AKP ve R.T. Erdoğan’ın iktidarı, mevcut soygun düzeni, hırsızlıkları, yolsuzlukları, ihaleye fesat karıştırmaları, rüşvet çivisi çıkmış, kokuşmuş düzenlerinin yerle bir edilmesi, 12 Eylül askeri faşist rejimi ile hesaplaşabilir!

34. yılında, 12 Eylül askeri faşist darbesini ve bugün mevcut iktidarın faşist generaller çetesinin izinde yürüyen zihniyetlerinin şiddetle kınıyoruz!

Kahrolsun askeri faşist darbe! Kahrolsun faşizm!

Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,

 14 Temmuz 2014

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP