Türkiye'den Avrupa'ya potansiyel suçlular gönderiliyor
Soma da madenciyi tekmeleyen Yusuf Yerkel Frankfurt Başkonsolosluğuna Ekonomi eğitimi olmadığı halde Ticaret ataşesi olarak atanmıştır.
Soma'da madenciyi tekmeleyen, Erdoğan'ın özel kalem müdür yardımcısı Yusuf Yerkel, mükafatlandırılarak Frankfurt Başkonsolosluğu'na atanmıştır.
Türkiye de bir dönemler Avrupa'dan sorumlu bakan olan Egemen Bağış'ın adı rüşvete karıştığı halde Çek Cumhuriyeti'ne Büyükelçi olarak atandığı unutulmadı.
Türkiye'nin Viyana büyükelçiliğine atanan Ozan Ceyhun, sadece sosyal pedagoji üzerine eğitimi olduğu bilinmesine rağmen Büyükelçiliği devam etmektedir.
Göreve başlar başlamaz Türkiyeli göçmenler arasında ikirciklik yarattığı için Viyana göçmen sorumlusu bakan, Ceyhun'un milliyetçilik ve ırkçılık yaptığını açıklamıştır.
Türkiye de bazılarının toplumda potansiyel suçlu oldukları halde, AKP yanlıları oldukları için yargı önüne çıkartılmıyor.
Bu insanların, Avrupa sivil toplumlarında ve yaşayan göçmenler içinde tarafsız görev yapacağının garantisini kim verebilir ki?
Bu potansiyel suçlulara Avrupa da çalışmaları için oturma müsadesi verilmesi ne kadar doğrudur?
Türkiye toplumunda yaptıkları suçların AKP hükümeti tarafından örtbas edilerek yargılanmadıkları tarihi bir gerçektir.
Avrupa da sivil toplumlarında yaşayan Türkiye'den gelen göçmen azınlığın sorunlarına, bunların tarafsız olacağına inanmak çok zordur.
Bu şahısların ne kadar doğru ve bağımsız görev yapacakları, kafalarda hep soru işareti!
Bunların Avrupa'daki Türkiye'den gelen Türk, Kürt ve diğer göçmenler arasında ayrım yaparak, göçmenleri biri birine karşı kışkırttıkları da bilinmektedir.
AKP yandaşlığı yaparak görevlerini kötüye kullananları, Avrupa toplumunda kim kontrol edebilir ki?
Türkiye toplumunu parçalara bölen, madenciye tekme atan, rüşvet aldıkları gibi, burada da ayni yöntem ve metotlar ile hareket etmeyeceklerinin garantisini kim verebilir ki?
Bunlar yetmiyormuş gibi AKP-MHP hükümeti, büyükelçilik ve Konsolosluklara MİT görevlileri gönderiyor.
Avrupa da yasayan Türkiye'den gelen göçmenler hakkında raporlar hazırlayıp Türkiye'ye bildiriyorlar.
Bu MİT görevlilerinin sayılarının oldukça kabarık oldukları basına sık sık yansımıştır.
Bazı Alman partilerinin, Alman parlamentosuna verdikleri soru önergelerinde de bu sayıları ve kaç kişi hakkında dava açılmış olduğu öğrenilebiliyor.
Bunların, Türkiye'den gelen göçmenler hakkında hazırladıkları muhbirlik raporlarından dolayı, Türkiye'ye gittiklerinde Türkiye'de tutuklanan çok sayıda göçmen olmuştur. Hala Türkiye de hala tutuklu yatan ve yurtdışına çıkması yasaklananlar var.
Paris de 3 Kürt devrimci kadının, Zeki Güney adındaki bir MİT ajanı tarafından kurşunlanarak öldürülmesi unutulmadı.
Tutuklanan MİT ajanı, henüz mahkemeye çıkmadan esrarengiz şekilde 'öldüğü' bilinmektedir.
Tüm bunlar Avrupa'daki sivil toplumlarda yaşanıyor.
Türkiye'den gelen göçmenlerin Avrupa'da yaşamları garanti altına alınmalıdır.
Yaşamış oldukları Avrupa toplumlarında korkmadan, çekinmeden insanca yaşamları garanti altına alınmalıdır.
Alman Hükümeti, Türkiye'den gelen göçmenlerin tüm tehlikeye karşı yaşamlarını garanti altına almakla yükümlüdür!.