Ülkemiz Türkiye, 3 aydır süren hengâmeli ve stresli bir referandum sürecinden sonra, ortak aklın, sağduyunun hâkim gelmesiyle belli bir nebze soluklanacak.
16 Nisan referandum sonuçları, resmi açıklamalara, 'evet' cephesi kazanmıştır(?) Ama realite hiçte böyle değildir. Referandum süreci boyunca raptı-zapt altına alınmak istenen, Türkiye güçleri HAYIR demekte ısrarlı davrandılar. Toplumun yarısı, % 50 si, İslami Faşizme, gericiliğe, Türk İslam sentezine dayalı, tek adam diktatörlüğüne HAYIR demiştir.
Türkiye toplumsal güçlerinin vakur duruşu, AKP devleti, Saray, MHP D. Bahçeli ortaklığı ülkeyi sonu belli olmayan bir maceraya, uçurumun kenarına, Ortadoğu bataklığına, bermuda üçgenine sürüklenmek isterken, ortak aklın, sağduyunun yardımıyla yeni bir sürece doğru ilerlemenin kapılarını araladı.
Türkiye halkları, demokrasi güçleri, sağduyulu insanları ortak aklı, AKP'nin ve Saray'ın fendini yendi. Referandumda, bir oldu-bitti dayatmasıyla, anayasanın 18 maddesi değiştirilerek, tek adam diktatörlüğüne halklarımızın önüne, 'seçenek' olarak konmuştu.
Bu referandum sürecinde, bir tarafta devletin var olan tüm imkânları, iktidar, emniyet, ordu, jandarma, vali, kaymakam, yargı, akla gelebilecek tüm güçleriyle ve diğer tarafta, Türkiye halkları, toplumsal güçleri karşı-karşıya gelmiştir. Referandum da bir dayatma olarak gündeme gelen, 'Türk tipi' başkanlık, Türkiye Cumhuriyeti devletinin, geleneksel devlet aklının uzun yıllardır, 'planlayıp' ama bir türlü hayata geçirmeye cesaret edemediği bir vaka olarak vardı.
AKP devleti, Saray, MHP D. Bahçeli ortaklığı bu; 'cesareti' göstererek, devletin imkânlarını da devreye sokarak, anayasanın 18 maddesinde somutlaşan değişikliği içeren değişikliği, referandumu, Türkiye halklarının, toplumsal güçlerinin gündemine bir dayatmayla soktular.
Devlet bütün imkânlarıyla referandumda, 'evet' çıkması için uğraştı. Devletin tüm imkânları ve saldırganlığı karşısında, Türkiye halkları, toplumsal güçleri, sağduyulu insanları ortak akıl etrafında kenetlenerek, HAYIR cephesini oluşturdular. HAYIR, cephesi canla-başla çalıştı. Sırtlarını halklarımızın, kitlelerin gücüne yasladılar. Kitlelerin pratik zekâlarıyla ürettikleri, çalışmalarla politik öngörüleriyle, devlet imkânlarını arkasına alan, 'evet çilerin' karizmasını çizdiler.
16 Nisan Pazar 2017 tarihe bir milat olarak geçecektir. Türkiye halkları, toplumsal güçleri İstanbul Taksim gezi direnişinden sonra tekrar tarih yazmaya, kitlelerin yaratıcı gücünün takdire şayan olduğunu, 'dosta düşmana' göstermiştir. AKP devleti, Saray, MHP D. Bahçeli, geleneksel devlet aklı, ağır yenilgi ve darbe almıştır. Buna benzer bir yenilgi ve darbeyi, 7 Haziran 2015 genel parlamento seçimlerinde de, almışlardı. Bu tarihte oluşan özgün sonuçları yeterince değerlendirme fırsatı olmadı.
Bugün, Türkiye halkları, toplumsal güçleri, yeniden bir fırsat vererek, demokrasi mücadelesinin önünü açmada kararlıdır. Ülkemizin ortaçağ karanlığına sürüklenmesine dur demiştir. Açık faşizme giden yolu tıkamıştır. Referandumda ekseriyet yoğunlukla, anayasa maddelerinin geçmesini engelleyememiştir. Hile seçim oyunları, devletim tüm imkânlarının seçim sürecinde yaptıkları baskıları da, göz önünde bulundurduğunda, HAYIR, cephesi önemli bir kazanım elde etmiştir.
Bir konuya dikkat çekmede yarar var. AKP, Saray, MHP, D. Bahçeli ortaklığı, yenilgiyi içlerine sindiremeyeceklerdir. Geleneksel devlet refleksiyle saldırılarına devam edeceklerdir. Ellerinde bulundurdukları iktidar erkini Türkiye toplumsal sürecinin demokrasi talebine karşı bir sopa olarak kullanacaklardır.
15 yıllık AKP iktidarı, devletim tüm imkânlarından etraflarında organize olmuş sermaye gruplarıyla birlikte sonuna kadar nemalanmışlardır. Mevcut konumları sürdürmeyi, halklarımızı, emekçi kesimleri, kendisi gibi düşünmeyen ve inanmayanları boyundurukları altında tutmaya devam etmeyi deneyeceklerdir. Her fırsatta devleti arkalarına alarak, halklarımıza ve toplumsal güçlerimize yeni sadırılar peşinde koşacaklardır.
16 Nisan referandumundan HAYIR oy'larının yoğunluklu çıkması önemli bir kazanımdır. Referandumda, 'evet' çıkan sonuçları, devletin tüm imkânları ve saldırganlığına rağmen, geleneksel devlet aklı ve cephesi için önemli bir kayıptır.
Demokrasi güçleri, HAYIR cephesi kazanımları ileriye taşımanın planlarını yapmalıdırlar. Kazanımlarının kalıcı olması için Türkiye de demokrasi mücadelesinin yolunu granit taşlarıyla döşemek için harekete geçmelidirler.
Bir sonraki yazımda buluşmak dileğiyle
17 Nisan 2017