Almanya bugünden itibaren Avrupa Birliği Dönem Başkanlığını üstleniyor. Merkel'in altı ay sürecek olan dönem başkanlığı boyunca öncelik vermesi gereken konuların başında koronavirüs salgını sonucunda ortaya çıkan ekonomik kriz yer alıyor. 

Uzun yıllardan beri Almanya AB Dönem Başkanlığı için konzept hazırlıyordu ki korona salgını başladı ve herşeyi değiştirdi, korona 'ajendası' bazı sorumlulukları ile birlikte AB içinde Almanya'yı dikte edeceğe benziyor. 

Salgın sadece politik değil, organizasyon bakımından da AB içindeki planları alt üst etti. Leipzig'de AB üye ülkeleri ile ile Çin arasında düzenlenmesi beklenilen 'Çin Zirvesi' iptal edildi, AB İçişleri Bakanlarının Almanya'da biraraya geleceği toplantı ertelendi. 

17-18 Temmuz'da Brüksel'de planlanan ilk toplantıda Almanya'nın öncülüğünde AB tarafından öngörülen 750 milyar euroluk Avrupa ekonomisinin yeniden canlandırılmasına ilişkin yatırım planı masaya yatırılacak. Sadece yatırım planı düşüncesi bile AB içinde 'tarihsel bir dönüş' olarak nitelendiriliyor. İlk kez Almanya, AB üye ülkeleri ile; birlik içerisinde krizde bulunan ülkelerin borçlarını paylaşmayı kabul etmiş durumda. Avrupa'nın birarada dayanışması bakımından pandemi son şans olarak nitelendiriliyor. 

AB Dönem Başkanlığı içerisinde 'Ajenda' olarak nitelendirilen her ses, her yol haritası Almanya açısından tartışmalı. Bu zorlukların yanı sıra yılın sonuna kadar AB Komisyonu gelecek yedi yılllık bütçeyi hazırlamak duurumunda. Sadece AB içindeki bütçe değil, Brexit anlşaması sonrasında Birleşik Krallık ile ilişkiler uluslararası diplomasi ilişkisinin de dönüm noktasını oluşturacak. İklim değişikliği, dijitalleşme, AB reformları, eğitim politikaları gelecek altı ayın ağırlıklı konularını oluşturacak. Merkel korona sürecinde izlediği kriz yönetimini AB Dönem Başkanlığı süresince de devam ettirecek. 

TÜRKİYE, AB İLE İLİŞKİLERİN YENİDEN CANLANMASI ÇAĞRISINDA BULUNDU 

Almanya Dışişleri Bakanlığı'nın ardından AB Komisyonu'nun da Türkiye'ye sehayat uyarısını kaldırmaması iki ülke arasındaki diplomasi krizine yol açabilir. Nitekim AB Komisyonu, korona salgını döneminde Türkiye'nin Dünya Sağlık Örgütü protokollerine uymadığı, vaka ve ölüm sayısının kamuoyuna şeffaf bir biçimde aktarmadığını ileri sürüyor. 

Önümüzdeki günlerde ve hatta aylarda da pandemi iki ülke arasındaki krizi daha da derinleştirelebilir. Alman turistlerin gerek pandemi, gerekse sosyal medya üzerinde paylaşım yapan yurtdışındaki vatandaşların Türkiye'ye ulaştıklarında havalimanlarında tutuklanmaları, gözaltına alınmaları. Türkiye'de cezaevinde 62 Alman vatandaşının bulunması, gazeteciler, muhalifler, avukatlar vs. olmak üzere toplumun büyük bir çoğunluğu üzerineki siyasi baskı ve otoriter yönetim biçimi nedeniyle tatil ülkesi olarak Türkiye'yi tercih etmemeleri Brüksel ile Ankara ilişkisini zorlayacak. 

Covid- 19 sürecinde birçok Avrupa ülkesine sağlık malzemesi yardımında bulunarak imaj düzeltmeye çalışan Türkiye salgın ile mücadele ve bilgilerin doğru aktarılması konusunda AB üye ülkelerinin endişelerini yeterince karşılayamamaktadır. Türkiye AB'den Schengen vize liberalizasyonu, Türk vatandaşlarının Schengen sistemine dahi edilmesi, Gümrük Birliği'nin güncelllenmesi, siyasi istişarelerin her düzeyde başlamasını talep etse de; Türkiye-AB arasındaki göç anlaşması baz alınarak bu konuda Türkiye'nin atacağı hamleler büyük bir titizlikle takip edilecek. 

TÜRKİYE'NİN DEMOKRASİ KARNESİ ZAYIF 

Türkiye'deki siyasi sorunlar AB ülişkilerini de yokuşa sürecek. Ankara hükümetinin demokratikleşme ve insan haklarını ilgilendiren Kopenhag kriterlerinden uzaklaşması Brüksel önünde ciddi bir engel. Türkiye'nin Yunanistan ile mülteci krizinde sorunlar yaşaması ve mültecilerin Yunanistan sınırlarına taşınmasında Ankara hükümetinin aktif rol oynadığına ilişkin hazırlanan raporlar AB ilişkilerinde de bir güvensizlik ortamı yaratıyor. Türkiye'nin AB ile ilişkilerinde son yıllarda raydan çıkması ve demokrasi karnesinin zayıflaması müzakere sürecini de daha da zorlaştırıyor. 

Mülteci sorunun çözümü konusunda oldukça temkinli bir politika izleyen Almanya, Merkel'in dönem başkanlığında da Türkiye ile uzlaşının yenilenmesine çalışacağı belirtiliyor.