Bundan tam 56 yıl önceydi... 2. Dünya Savaşı'nın bitiminden beri yeryüzünün tüm kıtalarında işgaller ve askeri darbelerle jandarmalık eden ABD emperyalizminin Vietnam'daki insanlık dışı operasyonlarının ülkemizde de Türkiye İşçi Partisi, DİSK, devrimci gençlik örgütleri tarafından sürekli eylemlerle protesto edildiği günlerdi...
TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar, Vietnam'da işlediği cürümlerden dolayı ABD emperyalizmini yargılamak üzere kurulan Russell Mahkemesi yargıçları arasında yer almıştı.
Akşam gazetesinde olduğu gibi Ant Dergisi'nde de ABD emperyalizminin saldırı ve komplolarını sürekli teşhir ediyor, anti-emperyalist direniş haberlerine geniş yer veriyorduk.
ABD emperyalizminin Doğu Anadolu'ya nükleer mayınlar döşeme projesini açıkladığımız için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Cemal Tural'ın beni Ant Dergisi'ni "Bizim Radyo'nun Türkiye'deki basın organı gibi neşriyat yapmak"la suçlayan talimatı üzerine 17 Mayıs 1967'de İstanbul'daki 1. Ordu Askeri Mahkemesi'nde "vatana ihanet"ten yargılanmıştım...
Pentagon emrindeki militarizmin tehditlerine rağmen, sürekli yazarlarımız Yaşar Kemal, Fethi Naci, Çetin Altan, Hüseyin Baş, Haluki Tansuğ, Mekin Gönenç yazılarıyla, Güneş ve Barbro Karabuda da dünyanın çeşitli ülkelerinde verilen ulusal kurtuluş mücadeleleri üzerine yerinde yaptıkları röportajlarıyla Ant'ın anti-emperyalist direnişine güç katıyorlardı.
Bugün hiçbiri hayatta olmayan ve kendilerini sevgiyle andığımız bu dostlarımızın katkılarıyla Ant'ın 30 Mayıs 1967 tarihli sayısını kapaktan "Ortadoğu'da emperyalizmin yeni oyunları" diye anons ettiğimiz bir analizle yayınlamıştık.
Üzerinden bir hafta geçmemişti ki, 5 Haziran 1967'de İsrail'in Filistin ve Arap ülkeleri topraklarını işgal eden ABD desteklisi saldırısı başladı. Emperyalizmin bu yeni cürmünü protesto etmek üzere toplantılar yapılıyor, bildiriler yayınlanıyor, Ant'ın eski tarihi Tan Hanı'ndaki küçücük bürosunda saatlerce süren değerlendirmeler yapılıyordu.
"Tehlikeli zafer! Ortadoğu siyasette Vietnam'laştı"
Bu değerlendirmelerin ürünü olarak Ant'ın 13 Haziran 1967 tarihli sayısını "Tehlikeli zafer! Ortadoğu siyasette Vietnam'laştı" kapağıyla ve bu konuda Aybar'ın konuşması ile yazarlarımızın yorumlarını yansıtan bir içerikle yayınladık.
Yazdığım haftalık yorumda şöyle demiştim:
“Bütün insanlığı Dünya Savaşı'nın eşiğine kadar sürükleyen Orta Doğu olaylarının üzerindeki sis perdesi henüz tam anlamıyla kalkmış değildir. Kesinlikle bilinen bir şey varsa o da Amerika ve İngiltere'nin desteğiyle harekete geçen İsrail'in üç Arap ülkesinin topraklarını işgal ederek on binlerce insanın hayatı pahasına kesin bir zafer kazanmış olmasıdır.
"Sovyetler birliği ve müttefiklerinin ültimatomu üzerine İsrail de ateş kestikten sonra İsrail-Arap ihtilafı diplomatik görüşmelerde ele alınacak ve Orta Doğu'da barışı yeniden kurmak için çözüm yolları aranacaktır. Görünüşe göre Sina yarımadasını, Kudüs'ü ve Suriye'nin güneyinde Şam'a kadar olan bölgeyi fiili işgal altında bulunduran İsrail bu diplomatik pazarlıklara avantajlı olarak katılacak ve askeri zaferinin meyvelerini toplamak isteyecektir.
"Ne var ki bu görüşmeler neticesinde elde edeceği kazançlar ne olursa olsun İsrail'in meşru savunma sınırlarını aşarak emperyalist nitelikte bir askeri harekata girişmesi kazandığı zaferi lekelemiş ve onu tam anlamıyla bir tehlikeli zafer haline getirmiştir."
Ortadoğu'daki Vietnam'laşmanın bir tarafı ABD emperyalizmi ve İsrail, karşı tarafı doğal olarak bölgenin Arap ülkeleriydi... Ancak mücadelenin anti-emperyalist cephesine damgasını vuran, hiç kuşku yok ki, Yaser Arafat liderliğindeki Filistin Kurtuluş Örgütü oldu.
Temelleri 2 Haziran 1964 tarihinde atılmış olan FKÖ'nün, 1967 Arap-İsrail Savaşı'nın ardından yapılan Filistin Ulusal Konseyi'nin dördüncü toplantısında, El-Fetih, Güç 17, Havari Grubu, Filistin Halk Kurtuluş Cephesi (FHKC) ve Filistin Demokratik Halk Kurtuluş Cephesi (FDHKC) örgütlerini kapsayan askeri kanadı kuruldu.
Türkiye'deki islamcıların Orta Doğu'daki ABD karşıtlarına düşmanlığı
ABD emperyalizminin Ortadoğu'daki başlıca dayanağı Suudi Arabistan ve diğer işbirlikçi Arap rejimlerinin beslemesi ve destekçisi olan Türkiye'deki İslamcılar, Arap dünyasının 1967 yenilgisinde Washington'un ve onun müttefiki islami rejimlerin rolünü görmezden gelerek Türkiye'deki islamcıları Mısır ve Suriye'deki yönetimlere karşı kışkırtmakta gecikmediler,
Örneğin Bugün gazetesinden Mehmet Şevket Eygi şöyle diyordu: "Bazıları bu gerilemeyi ve mağlubiyeti Müslümanların bir hezimeti olarak tefsir ediyorlar. Yanlış bir hükümdür bu. Müslümanlar asla gerilemezler. Zafer daima onların yanındadır. Gerileyen, mağlup, mahcup ve muzmahil olan varsa, o İslamiyet değil sadece Arap sosyalizmi ve kavmiyetçiliğidir. Her Müslümana ibret dersi olacak bir hadise vardır karşımızda. O da sosyalizmin ve dinsiz kavmiyetçiliğin iflasıdır."
Bâbıâli'deki ümmetçi medyanın Amerikan uşaklığı o düzeydeydi ki, ABD emperyalizmi aleyhine yaptığımız her yayından sonra tüm kalemşorlarıyla bize karşı saldırıya geçiyorlardı.
3 Ekim 1967 tarihli Ant'ta ABD'nin Ankara'da nükleer silahlar konusundaki yeni pazarlıklarını açıklamış, aynı zamanda TİP Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar'ın "Amerika Türkiye'den çıkartılmalıdır!" çağrısı içeren bir demecini yayınlamış, yine onun Russell Mahkemesi yargıcı olarak Kuzey Vietnam'da yaptığı incelemedeki gözlem ve bulgularını bir yazı dizisi olarak yayınlamaya başlamıştık.
Bir hafta sonra da, Ant'ın 10 Ekim 1967 tarihli sayısını "Go Home" kapağıyla yayınlayınca, islamcı kapitalistler bu kez tarihi Tan Matbaası'na el koyarak dergimizin dizilmesini ve basılmasını yasaklamışlardı.
Gözleri öylesine dönmüştü ki, 31 Ekim 1967 tarihli Bugün Gazetesi'nde Mehmet Şevket Eygi sosyalist Ant Dergisi'ne saldırırken de şu fetvayı veriyordu: "Türkiye'de komünizmin himaye edildiğine, islamiyetin ise baltalandığına dair apaçık deliller vardır. Artık müslümanlara düşen vazife, uyanık ve hazırlıklı olmaktır. Önümüzde taze ve ümit verici bir örnek vardır. Endonezya'daki komünist kıyımı. Yüzbinlerce komünist öldürüldü. Karada vahşi hayvanlar, denizde balıklar insan etine doydu. Korkunç bir komünist kıyımı oldu. Fakat Endonezya kurtuldu."
Necip Fazıl'ın Büyük Doğu Dergisi'nde de 1969'daki Kanlı Pazar'ın işareti veriliyordu: "Basit bir müslümanın bile takdirinden kaçmayacak bir vazife olarak, kiraladıkları müesseseden bu gibi necasetleri temizlemekle işe başlamaları, ilk doğru ve faziletli adımlardır. Ve bundan böyle onu takip edecek adımlardan bir işarettir. Moskova lağımının fareleri, nasıl bilsinler ki, kendilerinin karanlık dediği her yerde nur ve pis gördüğü her noktada temizlik vardır. Moskof lağımının igrenç farelerine tatbik edilecek muamele, onları, çoktan beri müstemlekeleştirdikleri 'Tan' matbaasından atmak değil, büyük bir kapan içinde Marmara'ya sarkıtıp boğmaktır."
Bu saldırı, sabotaj ve tehditlere rağmen, hem Ant Dergisi'nde, hem de yayınladığımız Ant kitaplarında ABD emperyalizmini ve onun islam kisveli uşaklarını eleştirmeye devam ettik.
Ezilen halkların özgürlüğü için Ortadoğu Devrimci Cephesi
Bizim için Kürt halkının özgürlük mücadelesi ile Filistin halkının özgürlük mücadelesi Ortadoğu genelinde bir bütünlük oluşturuyordu.
Bunun içindir ki, Ant'ın 6 Ocak 1970 tarihli sayısında Arap, Filistinli, İranlı, Kıbrıslı, Kürt ve Türk devrimcilerinin oluşturacağı bir Ortadoğu Devrimci Çemberi kurulması önerisinde bulunmuştuk.
Filistin Kurtuluş Örgütü'nün İsrail yayılmacılığına ve ABD emperyalizmine karşı mücadelesini Ant dergisinde sürekli yansıttığımız gibi, 1970'de FDHKC lideri Nayif Havatme'nin Mehmet Emin Bozarslan tarafından Türkçe'ye çevrilen Filistin'de Halk Savaşı ve Ortadoğu adlı kitabını yayınladık.
Bunu, 1971'de, 12 Mart darbesinden kısa bir süre önce de, yine Mehmet Emin Bozarslan'in çevirisiyle Şeref Han'ın Şerefname - Kürt Tarihi adlı eserinin Ant tarafından iki cilt olarak yayınlanması izledi.
O darbeden sonra sıkıyönetim tarafından arandıkları ya da vurulma tehdidi altında oldukları için illegal olarak yurt dışına çıkmış olan devrimcilerden bir bölümü Filistin direniş örgütlerinin konuğu olmuşlardı. İsrailli komandolar 21 Şubat 1973 gecesi bir gerilla kampını basarak sekiz devrimcimizi katlettiler.
Katledilenler arasında sadece devrimci olarak değil, aynı zamanda Basın İş Sendikası'nın yöneticisi olarak yakından tanıdığım ve sevdiğim Bora Gözen de bulunuyordu.
Üzerinden tam 50 yıl geçti... Vietnam halkı ABD emperyalizminin işgalinden 1975'te kurtulalı tam 48 yıl oluyor...
Ama Filistin halkının İsrail yayılmacılığına karşı, Kürt halkının komşu dört ülkede, hattâ sürgün diyarlarında inkarcı ve baskıcı rejimlere karşı mücadelesi aynı kararlılıkla sürüyor.
Bu kararlılığın en son somut belgesi, Ortadoğu'da tırmanan şiddete dair Yeşil Sol Parti Merkez Yürütme Kurulu'nun dün yaptığı şu açıklama:
"Ortadoğu’daki temel iki mesele olan Filistin ve Kürt meselesi çözülmeden Ortadoğu’da sorunların çözülemeyeceğini yıllardır acı bir biçimde tecrübe ediyoruz. Ortadoğu’daki bu kanlı yarışı ve katliam düzenini reddediyoruz, barışı savunuyoruz. Ulus-devlet esaslı yaklaşımların sorunları derinleştirdiğini, halklar arasındaki düşmanlığı arttırdığını her çatışmada bir kez daha görüyoruz. Halkların binlerce yıl bir arada ve barışçıl yaşama deneyimine sahip olduğu bu coğrafyada huzuru tekrar tesis etmenin en doğru yolu demokratik ve barışçıl çözümü esas almaktır."
AKP-MHP diktasının Kürt coğrafyasına yine ölüm yağdırdığı, üstelik onun cürüm ortağı Aliyev diktasının Kafkaslar'da Ermeni nüfusuna soykırım ve tehciri yeniden yaşattığı günümüzde YSP'nin bu istemine Ermeni halkını de ekleyerek katılıyor, Filistinli, Kürt ve Ermeni halklarına haklı mücadelelerinde başarılar diliyorum.