Dünyanın küçüldüğü günümüzde turizm bir ülkenin ekonomisine büyük katkı sağlayan gelir kaynaklarından biridir.
Genel olarak Akdeniz ülkeleri ekonomisinin bir kısmının gelir kaynağı, Avrupa'dan ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen Turistler ile büyük katkılar sağlar
Turistler sadece bir ülkenin lezzetli yemekleri, temiz denizleri, kültür yapısı ve güneşinde yanıp bronzlaşmayı isteyenler değildir
Bazı turistler, doğrudur, o ülkenin temiz denizleri, lezzetli yemekleri ve de bronzlaşmak için gelirler.
Bazı turistlerin ilgi alanı ise tamamen değişiktir ve tatil yapacağı ülkenin politik konumunu göz önünde bulundururlar.
Dünyanın küçüldüğü ve tekniğin baş döndürücü bir seklide geliştiği bir süreç yaşıyoruz.
Tekniğin baş döndürücü bir şekilde gelişmesi, bir ülkede olan olayların anında dünyanın her yerinde duyulmasını sağlıyor.
Türkiye şu günlerde Avrupalı turistleri ülkeye çekmek için Turizm Bakan'ı ve Berlin Büyükelçiliği aracılığıyla yurtdışında büyük bir uğraş veriyor.
Turistler; insan haklarının çiğnendiği, hukukun üstünlüğünün tanınmadığı, adaleti rafa kaldıran bir ülkeyi genellikle boykot ederek o ülkede tatil yapmazlar.
Türkiye'nin İstanbul Sözleşmesinden çıktığını ve kadın haklarının ayaklar altında olduğunu gören kadınlar Türkiye'ye gelmezler.
Ayrıca Türkiye'nin, Orta Doğuda tüm komşuları ile ve Avrupa Ülkeleri ile politik krizler içinde olduğunu çok iyi görebiliyorlar
AKP -MHP iktidarı içte ve dışta ülkenin itibarını iyice düşürdü.
Türkiye iktidarının ülkede yaşayan Kürtlere karşı yürüttüğü soykırım politikalarını turistler çok iyi takip ediyorlar.
Halkın seçtiği Belediye Başkanlarını görevden alıp yerlerine Kayyum atayıp onları tutuklattığını turistler okuyup, görüyorlar.
Türkiye'nin ülkede yaşayan azınlıklara karşı milliyetçi ırkçı ve şoven politikalarını acaba insanlar görmüyor mu.?
AKP -MHP, kendinden olmayan herkese karşı bir savaş açmış ve hapishaneleri doldurup insanları açlığa bırakmıştır.
Ekonomik bunalım; paranın değerinin düştüğü ve fiyat artışlarının hat safhada olduğu bir Türkiye yaşanıyor.
Pandemi de istenilen bir şekilde tedbir alınmadığı gibi vakaların hala yüksek olduğu bir ülkeye turistler gitmezler.
Türkiye'de her gün insanların, muhaliflerin tutuklanıp cezaevlerine atıldığını turistler çok iyi takip ediyorlar.
Yıllardır AKP -MHP faşist rejiminin Türkiye'de insan haklarını ve demokrasiyi ayaklar altında çiğnediğini dünya basınından okuyorlar.
Türk parasının değerinin düşük olmasına rağmen daha ucuza tatil yapacaklarını bilmelerine rağmen Türkiye'ye gitmek istemiyorlar.
AKP -MHP dikta rejiminin ülkeye verdikleri ekonomiye ve insan haklarına vurdukları darbeyi sadece kendileri görmemezlikten geliyorlar.
Son zamanlarda hükümetin üçüncü ortağı mafya ile aralarındaki çıkar kavgaları giderek büyüdü. Ve şimdi birbirlerinin kirli çamaşırlarını döküyorlar.
Türkiye'ye karşı dışarıda bir karalama propagandasının yapıldığına inanan anlayış, kendi yaptığı yanlışı görmeyen bir aptallığı temsil ediyor.
Bu düşünce tarzı, gerçeklere dayanmadığı ve kendi faşizan baskıcı rejimlerinin yanlışlıklarını görmediği sürece ülkeye büyük zarar verir ve turist çekemez.
Ülkeye en büyük zararı veren bu anlayış olduğu için başınızı iki eliniz içine alıp bir düşünün bakalım bu ülkeye en büyük zararı kim veriyor?
Böylece doğruları göremeyip Ülke ve insanlarına, ekonomisine, yaşamına zarar verenler faşist AKP MHP politikacılarıdır. Kendi çıkarlarından başka hiçbir şey düşünmeyenlerdir onlar.
Yıllarca yaptığınız baskıcı faşist idare şekliyle dünyadan izole oldunuz.
O güzelim ülkeye verdiğiniz her türlü zararın vebalinden asla kurtulamazsınız.
Şunun altını çizmek isterim ki, turistler faşist rejim ile yönetilen ülkelerde tatil yapmak istemez.