Mahmut PEKERİŞ / Köln

Almanya'da Soykırım Karşıtları Derneği tarafından her yıl Frankfurt şehrinde yapılan Hrant Dink anması, bu yıl Köln'de “Bu acı hepimizin acısıdır” Anıtı önünde bir araya gelerek gerçekleştirildi. 

Anmaya katılanlar arasında Londra, Dortmund, Bochum, Leverkusen, Köln ve Frankfurt'tan gelenler vardı.

Hrant Dink’in şahsında, soykırım kurbanları için çiçekler bırakıldı, mumlar yakıldı. Hrant Dink’in fotoğrafları ve Almanca „Hrant Dink için adalet, 1915 soykırım kurbanları için adalet” pankartını taşıyarak, taleplerini dile getirdiler.  

Soykırım Karşıtları Derneği tarafından organize edilen Hrant Dink’i anma etkinliği, günler öncesinden yayınlanan bir bildiri ile kamuoyuna duyuruldu.

"Hrant Dink’i geride kalanlar üzerinden hatırlamak - anmak!” çağrısında bulunan dernek:

1915’i ölenler üzerinden değil de kalanlar üzerinden konuşma fikri Hrant Dink‘in 2004’te yazdığı makalesinde vasiyet niteliğindedir:

“…Ne yapmalı da sorunu konuşulabilir bir zemine çekmeli, ne yapmalı da tarafları bir normalleşme sürecine sokmalı? Bunun tek ve en önemli seçeneği, sorunu asli mekânına, bu topraklar üzerine çekebilmek ve tartışmayı doğrudan bu halklar arasında geliştirmek. Böylesi bir adım için herşeyden önce Türkiye'nin kararlı olması gerekiyor ama yazık ki bu yönde bir kararlılık yok. Aksine Türkiye bildiği o klasik yöntemler dışında bir davranış sergilemiyor ve bir tür sorunun sorumluluğundan kaçıp sadece kendi söylediğine kendisini inandıracak bir sürecin içinde bocalayıp duruyor. ‘1915'i yeni açılımlarla nasıl konuşabiliriz?‘ sorusu hayli önemli. Sorunu biraz da ölen ve öldürülenler üzerinden değil de kalanlar üzerinden konuşmak yeni bir yöntem olabilir mi mesela? Öyle ya, 1915'te ölenlerin yanı sıra kalanlar da oldu. Neydi bunların sayısı? Onlara ne oldu, ne kadarı Diasporaya gidebildi, ne kadarı bu ülkede kalıp yaşamını devam ettirebildi? Devam ettirebildiyse, hangi şartlar altında devam ettirdi? Hepsi mi Müslümanlaştırıldı? Müslümanlaşanlar ve Müslümanlaştırılanlar daha sonra bölgelerinde nasıl bir yaşam içinde oldular, onların bugünlere ulaşan kuşakları ne gibi bir kimlik idraki içindeler? Ve daha bir dizi benzer soru üzerinden 1915'i niçin konuşamayalım? Kurtulanlar ve kurtaranlar üzerinden niçin insana has dramlarda ortaklaşmayalım? Ama bir Sabiha Gökçen haberimize gösterilen infial ve tepki de çok net olarak ortaya koydu ki Türkiye'de 1915’i ölenler üzerinden konuşmak belki mümkün olabilir ama kalanlar üzerinden konuşmak asla mümkün değildir.” (Hrant Dink, 16 Ağustos 2004, BirGün)

Hrant Dink, kalanlar üzerinden 1915’i konuşmaya teşebbüs ettiği için, inkarcıların korkulu rüyası oldu.

Agos Gazetesi’nin 6 Şubat 2004 tarihli nüshasında Hrant Dink’in elde ettiği kaynaklarla “Sabiha-Hatun’un Sırrı” başlığını taşıyan bir haber yapmış olması ve bu haberin 21 Şubat 2004 tarihinde de Hürriyet gazetesinde manşet olmasının ertesi günü, Genelkurmay Başkanlığının sert bir açıklama yaparak, Hrant Dink’e ve gazetesi Agos’a “haddini bildirme” gösterileri yoğunlaşarak devam etmiş ve  nihayetinde 19 Ocak 2007’de Hrant Dink’in gazetesinin önünde öldürülmesi ile hedeflerine ulaşmış oldular. 

Bebekten yaratılan katillerle davanın manupule edilip, göz boyamasına müsade edilmemelidir! denilen bildiride,

Aşırı sağcı AfD'nin başbakan adayı Weidel Hamburg'da protesto edilecek Aşırı sağcı AfD'nin başbakan adayı Weidel Hamburg'da protesto edilecek

"Bugün kalanlar üzerinden 1915’i konuşabiliyorsak, işte bu Hrant Dink’in her şeyi göze alarak, bize açtığı yoldur." açıklaması dikkat çekti. 

Asadur belgeselinin 8 Şubat 2025 te  gösterimini organize eden dernek, ilgi duyanların biletlerini aşağıdaki mail adresi aracılığı ile online olarak alabileceklerini ifade ettiler.

[email protected]