PKK'nın 27 Kasım 978'de Diyarbakır’ın Lice ilçesi Ziyaret (Fis) köyünde yapılan kuruluş kongresi ile ‘Apocular’ olarak bilinen kişiler tarafından kurulması, 1979'da dönemin Adalet Partisi (AP) Urfa milletvekili olan Bucak Aşireti lideri Mehmet Celal Bucak'ın evine yapılan silahlı baskın ile ‘etkin bir şekilde’ duyrulmuş oldu. Bu silahlı baskında Celal Bucak hafif yaralanırken sekiz yaşındaki oğlu hayatını kaybetti. Bu olayın nedeni bilinmeden, adına ‘çözüm’ denen sürecin neden ve sonuçları da muğlak kalır.
Urfa Siverekli Bucak Aşiretinin ikâmetgahına düzenlenen saldırının nedeni (özetle) PKK açısından şöyledir:
‘Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) sömürgeci ve faşist bir devlettir. T.C. Kürdistan’ın bir kısmını işgal etmiştir. Bu işgalini de Kürd toprak ağası olan feodal güçler vasıtası ile sürdürüyor ve böylelikle Kürdistan’ın yer altı ve yer üstü kaynaklarını sömürerek, Kürdlerin ezilmesini ve sömürülümesini garanti altına alıyor. Bundan dolayı da, Kürd toprak ağalarının, aşiretlerinin ve feodal güçlerin tasfiye edilmesi şart, bu şart yerine getirilmeden T.C.'nin işgali altındaki Kürdistan’ın da özgürlüğünü sağlamak mümkün değildir vs...’
Yukarıda özet olarak sunulan PKK’nın bu hedefine ulaşması için de kendi deyimleri ile ‘silahlı mücadele’ vermeleri şart. PKK bugün bile bu hedefinden vazgeçmiş değildir.
Türkiye, PKK’nın ve ona destek veren tüm çevrelerin hedefindedir. Misak-i Milli yok sayılmaktadır. Aynı coğrafyada adına ‘Kürdistan’ denilen bir devletin kurulması tasarlanmaktadır. Bunun aksini düşünmek ya da telafûz etmek ya siyasi cahilliktir, yada Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne milletvekili olarak kapağı atmak, (hangi birini sayayım) veya da kurulan tuzağın değirmenine bilinçli olarak su taşımaktır.
Bir çok kürt toprak ağası, şeyhi, derebeyi ve aşireti yıllardan beri PKK ile içli dışlıdır. Hani PKK kürt toprak ağalığına ve feodalizmine karşı silahlı mücadele vermek için kurulmuştu?
Öte yandan PKK ile arasına mesafe koymayan HDP milletvekilleri, belediye başkanları veya yöneticilerinden kürt toprak ağası, beyi ve şeyhi olan kişiler de vardır. Ve yine bunların bazıları çocuk yaşta kendilerinden çok daha yaşlı olanlarla ya 'zorla evledirilimiş' ya da ölen erkek kardeşinin hanımı ile ‘töre’ adına evlenerek kadını yok sayan, 'kadının özgürlüğünü ayaklar altına alan' bir duruş sergilemektedirler. Kadını yok sayan zihniyet, sefa sürmekte, otellerin görkemli salonlarında sözde iftar açmak adına, 'bir eli yağda diğer eli balda'dır. Bu türden anlayışları görmezden gelemeyiz.
Zaman, bir bütün olarak, bir yurttaş olarak safları belirleme zamanıdır. Zaman Türkiye’yi ikinci bir Yugoslavya, Suriye, yada Irak haline getirmek isteyenlere karşı, safları sıklaştırma ve hürriyetimizi, kardeşliğimizi, cumhuriyet ve değerlerimizi pekiştirme zamanıdır. Gerisi havanda su dövmektir.
5 Ağustos 2015