Sevgili okuyucular,

10 Ağustos 2014 Pazar günü, Türkiye ve Türkiye dışında yaşayan, Türkiye cumhuriyeti vatandaşları, cumhurbaşkanlığı seçimleri,  12. Cumhurbaşkanını seçmek için, sandık başına gidecek.

Türkiye cumhuriyeti tarihinde, 12 Eylül faşist askeri rejiminin dayatması sonucu, 1982 anayasa ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini çıkarsak, ilk defa doğrudan Türkiye cumhuriyeti vatandaşı olanların seçime katılmaları yoluyla devlet başkanı seçilecektir.

Bu seçimlerde, 3 aday cumhurbaşkanlığı için yarışacaktır. AKP adayı, R.T.Erdoğan, HDP, Halkların Demokratik Partisi adayı Selahattin Demirtaş ve diğer Partilerin ortak ‘çatı’ adayı, Ekmelettin İhsanoğlu, seçimlerden galip gelmek için, yarışacaklardır.

Seçimlerin adil ve demokratik bir ortamda  yapılacağı konusu sürekli tartışma halindedir. Seçim yarışı zaten adil ve demokratik olmaktan uzaktır. Adayların bir kısmı, devlet olanaklarından, sermaye gruplarının sağladığı olanaklardan, yeterince faydalanmakta, haksız rekabetin oluşmasına baştan razı olmaktadırlar. Çünkü haksız rekabet kendilerine önemli avantaj sağlamaktadır.

Diğer bir aday, Selahattin Demirtaş, devlet olanaklarından hiçbir şekilde faydalanmazken, sermaye gruplarının da hedefi halindedir.

Bu yarışın adil ve demokratik bir yarış olduğu gerçeğini kabullenmemiz, eşyanın tabiatına aykırıdır. Seçim kampanyalarının gidişatı ve gerekse medyanın adil olmayan davranışları, seçim yarışında adil olma duygusunu ortadan kaldırmaktadır.

Peki, seçimlerde, Türkiye demokrasi güçleri, emek cephesi, Kürtler, Aleviler, gelecek kaygısı olan toplumsal güçler nasıl davranmalıdır ve kime oy vermelidir?

Oy verirken tercihimiz, emek cephesinin sorunlarını kimler dile getiriyor. Çözüm projeleri, sendikalaşma, taşeronluğa karşı mücadele, özlük hakları gibi vb. sorunlarda hangi adayı kendilerine yakın buluyorsa, O’yönde, oylarını kullanmalıdırlar. Soma’nın katillerinden kimler hesap sormayı pogramına almışsa, tercih ondan yana olmalıdır.

Kürtler, Cumhuriyet tarihinde yaşadıkları zulmün, son 30 aşkın süredir yaşadıkları katliamların hesabını sormak, faili meçhul, (faili devlet) olan cinayetlerin, göz altında kaybedilenlerin hesabını sorma projesini, hangi aday hayata geçirecekse. Kürdistanda barış ve huzuru kim sağlamaya yönelik hareket ediyorsa, O’yönde oylarını kullanmalıdırlar.

Aleviler, tarih boyunca ötekileştirildiler. Cumhuriyet hükümetleri boyunca, ülkeyi yöneten devlet başkanları (cumhurbaşkanı) tarafından yok sayılmakta, dönem-dönem katliamlara tabii tutulduklarında, ‘halkımız galeyana gelmemiş’ diyerek, katliamları hoşgörü ile karşılayan Cumhurbaşkanına sahip oldular. Sivas katliamı sanıkları dolayısı ile açılan davalarda, ‘zaman aşımını’ ‘hayırlı olsun’ 

diyenlerin yöneticilik yaptığı bir ülkede, Alevileri ortak değerlerini kabul eden, sorunlarına sahip çıkan ve arkasında duran adayın arkasında durmalıdırlar.

Demokrasi güçleri, gelecek kaygısı olan, toplumsal güçler, ülkede demokrasinin, hukukun üstünlüğünün, birey, devlet arasında tercihte, bireyin haklarını koruyan, toplumun en küçük topluluklarının dahi haklarının korunduğu, hakça düzeni program olarak önüne koyan adaydan yana, oylarını kullanmalıdır.

Ülkemizin cefakar kadınları, kadın cinayetlerinin ayyuka çıktığı, kadınlarımızın, ‘aşağılandığı’ haksızlıklara boyun eğdirilmek için zorlandığı bir düzene karşı, kadınların baş tacı edildiği, toplumun yarısını oluşturan analarımızın, bacılarımızın, kızlarımızın gelecek korkusu olmadan yaşayacakları bir Türkiye projesi olan adaylardan yana tercihlerinizi kullanmalısınız!

  Bölge coğrafyamızda, çatışmaların haksız, ‘hesaplaşmaların’ sürekli, ‘kurbanları’ olarak horlanan, ülkemizdeki, çeşitli milliyetlerden azınlıkların, oylarını kullanmada tercihleri önemlidir. Kendilerini sürekli, ‘aşağılayan’ her fırsatta, kendi milliyetçi duygularını, ‘yükseltmek’ için,  azınlıkların değerlerine saygısızca davrananlardan hesap sorma günüdür. Sizlere, yani azınlıkların haklarına saygılı davranan ve haklarının genişletilmesi yönünde projeleri olan, aday yönünde, tercihlerinizi kullanmalısınız!

Benim bir oyum var. Ben, ‘olmasam da’ olur. Anlayışı, adaylardan, ‘haz almıyorum’ ‘programlarını beğenmiyorum’ tarzı anlayışla, boş oy vermek, ‘boykotçu’ davranmak, demokrasi mücadelesine vurulacak bir darbe olarak kavranmalı ve oylarımızı, demokratik kazanımların sağlanmasından yana kullanmalıyız!

Bu seçimler, demokrasi mücadelesinde atılacak adımların, hızlanmasını sağlayacaktır. Toplumsal dönüşümlerin önünü açacaktır. Halkların, demokrasi bileşenlerinin kendi davalarına sahip çıkmasının, özgün yollarını açacaktır!

Ben kişi olarak, İzmir Adnan Menderes hava limanı, seçim bürosuna, oyumu kullanmak için TC kimlik numaramla birlikte müracaata bulundum. 

Seçim bürosu görevlileri, kaydımın bulunmadığı gerekçesi ile benim oyumu kullanmamı engellediler. Bütün uğraşlarıma rağmen, oyumu kullanamadım. Bu davranışları, demokratik hakkımı kulanmamı engellemeleri, mazur görmüyorum. Umarım yurtdışında yaşayan dostlarım, bu vb. sorunlarla karşılaşmazlar. Bu nedenle, yurtdışında yaşayan dostlarımızın, daha önceden yurtdışındaki seçim merkezlerine kayıtlarını yaptırmalarını önermekteyim. Benim karşılaştığım sorunlarla, karşılaşmamaları için.

Demokrasi mücadelesinde bir adım atmak, kendi davamıza kendimizin sahip çıktığımızı, bizi ‘hor’ görenlere, ‘ötekileştirenlere’ gücümüzü göstermek için, bizleri temsil edebilme kabiliyetine sahip adaya oy vermek durumundayız!

 Öyleyse, Oylarımızı, demokratik kazanımların sağlanmasından yana kullanalım!

26 Temmuz 2014

Face:aliekber.pektas

Twitter: @AliekberP