Almanya’daki burjuva basını şu sıralar Yeşiller partisini ve özellikle Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock’u yere göğe sığdıramıyor. Bir Avrupa Parlamentosu milletvekilinin danışmanı olarak meslek hayatına başlayan, ardından Federal milletvekili seçilip, partinin eş başkanlığına getirilen Baerbock’u önceleri “deneyimsiz” diye nitelendiren yorumcular, şimdi de “ah ne kadar korkusuz bir dünya siyasetçisi” olduğuna dair güzellemeler yapıyorlar. Allahtan muhafazakâr yorumcular arada sırada muhafazakâr olduklarını anımsayıp, “yapıcı eleştiride” bulunuyorlar da yağcılığını sınırlarını görebiliyoruz.
Alman sermayesinin farklı fraksiyonlarını temsil eden ve medyadaki amiral gemisi olan FAZ gazetesi nükleer silahlanma konusunda Baerbock’un “hayal dünyasından” çıkmasını önererek, kamuoyunun “savaş karşıtı kesimlerine silahsızlanma yolunda oldukları aldatmacasından vazgeçmesini” istiyor ve nükleer caydırıcılık politikasının Avrupa’ya istikrar sağladığını iddia ederek, Baerbock’a “reel dünya siyaseti” dersi veriyor.
Bunca güzellemenin ardından böylesi sert bir eleştirinin gelmesinin nedeni, Baerbock’un “NATO’ya bağlıyız, nükleer katılım peşindeyiz ve nükleer silahların yasaklanmasını istiyoruz” açıklamasını yapmasıydı. FAZ yorumcusu kurulan cümlenin ciddiyetsizliğini fark etmiş olacak ki, Baerbock’a emperyalist-kapitalist dünya düzeninin çıplak gerçeğini anımsatma gereğini görmüş: “Baerbock’un söylediğinden farklı olarak reel dünya siyasetinde bu konuda ya o – ya bu kararı vardır: Ya nükleer koruma şemsiyesi altında yaşayacaksınız, ya da dışında. Yeşillerin ortağı olduğu ikinci Federal Hükümetin birinci şıkkı tercih etmesi, hangisini güvenli gördüğünü kanıtlıyor.”
Muhafazakâr yorumcuya katılmamak olanaksız. Sahiden de hem savaş aygıtı NATO’da kalıp, silahlanma giderlerinin artırılmasına, nükleer silahların ülkede konuşlandırılmasına, Federal Ordunun yurt dışı operasyonlarına katılmasına evet deyip, nükleer katılım isteyip, Rusya ve Çin’e karşı saldırgan söylem geliştireceksin, hem de nükleer silahların yasaklanması için angajman gösterdiğini iddia edeceksin. FAZ gazetesinde yazıldığı gibi: “Bu hiç inandırıcı değil.”
Aslına bakılırsa muhafazakâr yorumcuların Baerbock’u “reel dünya siyasetine uygun davranmaya ve savaş karşıtı kamuoyunu aldatmaktan vazgeçmeye” davet etmelerine gerek yok. Çünkü Scholz Hükümetinin Koalisyon Sözleşmesi dış politikada “Şansölyenin belirleyici olduğunu” söylüyor. Olaf Scholz da halefi Angela Merkel’in denge gözeten çizgisini (şimdilik) sürdürmekte kararlı olduğunu gösteriyor. O açıdan Baerbock’un “tek kalıptan çıkma Alman dış politikasının” iplerini elinde tutan Şansölye Scholz’un izin verdiği ölçüde haşarılık yapabileceği söylenebilir.
Gene de: Israrlı Transatlantikçi savaş yaygaracısı Baerbock’un kullandığı saldırgan dış politik söyleminin ne denli tehlikeli ve aynı zamanda ne denli demagojik olduğu unutulmamalı. Hiç şüphe yok: Alman Yeşiller partisi artık savaş taraftarı bir partidir. Ve nükleer şemsiyenin yeşili de dünyayı yok edebilecek potansiyele sahiptir.