IŞID, Irak Şam İslam Devleti olarak kendilerini adlandıran, tecavüzcü, cani katliamcı çetelerin 2 yılı aşkın süredir işgalinde olan, Irak'ın 2. Büyük Kenti Musul'a, kendilerini 'koalisyon gücü' olarak nitelendiren güçler tarafından, 'kurtarma' operasyonu düzenlendi.
Musul'a düzenlenen operasyon, uluslar arası kamuoyunda olduğu gibi ülkemiz kamuoyunda da, yoğun tartışmaların kaynağı olmaya devam etmektedir. Takriben 1,5 Milyona yakın insanın yaşadığı Musul Eyaleti, Irak'ın önemli sanayi ve petrol yataklarının bulunduğu ve aynı zamanda ticaretin yoğun yaşandığı Eyalet ve Kent ti.
ABD sermaye çevreleri ve Pentagon askeri güçlerinin Irak'ı işgalinden sonra, Irak halkları tarihinde unutamayacakları vahşet, katliam, yoksulluk, göç ve kan deryasına dönen bir süreç yaşadılar. 2 Milyona yakın insan yaşamını kaybetti, bir O kadar insan yaralandı ve yaşamları için önemli olan uzuvlarını kaybetti. Milyonlarla ifade edilen çocuk babasız ve annesiz bırakıldı.
Emperyalist sermaye çevrelerinin de kışkırtmasıyla, Irak halkları gerginlik yaratılıp, birbirlerine düşman edilerek kırdırma politikası uygulandı. Bu politika önemli anlamda başarılı oldu. Irak genelinde farklı etnik kimlik ve farklı inançlara sahip olan halklar birbirlerini boğazlamak durumunda kaldılar. Bütün bu olumsuzlukların esas sorumlusu olan, başta ABD sermayesi ve Batılı sermaye güçleri, Irak petrollerini kontrol edebilmek ve karlarına kar katabilmek için, Irak'ı, yaşanılır bir ülke olmaktan çıkardılar.
Batılı sermaye çevrelerinin bu istekleri karşısında, Irak'a hâkim olan ve hâkim olmaya çalışan, iktidar gücünü elinde tutan emperyalist çevrelerin uşakları, bu katliamlar yaşanırken, halklar birbirlerini boğazlarken, kendi hâkimiyetlerini pekiştirip korumak için, efendilerine her türden tavizleri verdiler.
Bugün Ortadoğu halklarını ve yerkürede çeşitli milliyetlerden halklarımızın başına bela olan, tecavüzcü, cani, katliamcı çeteler, IŞİD, El nursa, Boko Haram vb. gibi zorbaların tarih sahnesinde boy göstermelerine ön ayak olmuşlardır. Musul'un, İŞID vb. cani çeteleri tarafından işgal edilerek, Musul eyaletinde yaşayan halkların çığlıklarının yükseldiği sürece sürüklenmişlerdir.
Sermaye çevreleri bugünlerde, 'yeni' bir adım atarak, Musul'un IŞİD çetelerinin işgalinden kurtarılmasını amaçlayan, uzun süredir planlanan operasyon, 17 Ekim'in ilk Saat'lerinde başlatıldı ve operasyona yönelik tartışmalarda böylece başlamış oldu. Irak devlet yetkilileri, operasyonda koçbaşı olarak hareket eden emperyalist sermaye çevrelerinin yetkilileri, operasyonun, 'Irak'ın yerli güçleri tarafından' yapıldığının açıklamasını, 'ısrarla' belirttiler.
AKP devleti ve Saray'ın, Musul Operasyonuna yaklaşımı? AKP devleti, Saray, Musul'a, düzenlenen operasyon karşısında, 'şaşkın ördekleri' oynadıklarını söylersek, yanılmış olmayız. Saray, ısrarla 'Musul dada operasyon dada masada olacağız' iddiasını sürdürmektedir. Bu nedenle öyle açıklamalara imza atmaktadır ki, diplomasiden uzak, uluslar arası saygınlıktan uzak, kelimelerin sıralanıp, cümlelerin kurularak sarf edildiği bir mizansenle karşı-karşıyayız.
AKP devlet, Saray, ısrarla 'mezhepçiliğe ve defakto' duruma, 'karşı' olduklarını ifade etmekteler. Musul'un, 'demografik yapılanmasının bozulmamasını' ön koşul olarak ileri sürmekte ısrarlılar. Peki, bu söylemler inandırıcı mı? Gerek uluslar arası kamuoyu ve gerekse Türkiye kamuoyu tarafından inandırıcı ve samimi bulunmamaktadır. Çünkü AKP devleti ve Sarayın her fırsatta mezhepçilik yaptığını ve 'yeni Osmanlıcalık' hayalleriyle, komşu ülkelerin toprak bütünlüğüne saygı göstermeyen davranışlar içinde olduğu gerçeği kamuoyu tarafından bilinmektedir.
Saray'ın açıklamalarında mezhepçilik içermeyen konuşma, söylem bulmak için mercekle ve titizlikle aramak gerekir. Musul sorununda açıklamaları dahi, mezhepçi ve gerginlik yaratan, farklı inançları birbirlerine düşmanlaştıran açıklamalardır. Musul operasyonu ve doğuracağı sonuçlar açısından yaklaştığımızda, Musul çatışmaların uzu süreli olacağı gerçeğiyle karşı-karşıya olduğumuzu bilmeliyiz.
Gerçekçi bir çözümün, Musul'un, IŞİD vb. tecavüzcü cani çetelerinden kurtarıldıktan sonra, Irak'ın ülke genelinde emperyalistlerin işgal girişimi sona erdirilmeli. Tüm emperyalist güçler, askeri güçlerini derhal geri çekerek, Irak halklarını kendi kaderlerini, kendilerinin belirlemelerine yönelik çalışmaların hızlandırılması ve demokratik bir anayasa ve Irak devletinin demokratikleşmesine yönelik adımların zaman geçirilmeksizin atılmasıdır.
Aksi durum, Irak ve bölgede var olan kaos ortamının sürekliliğinin sağlayarak derinleşmesi olacaktır. Bu durumun ne Irak halkları ve nede bölge coğrafyasında yaşayan halklar için getirisi olmayaacaktır.
19 Ekim 2016