Maraş’ta bu Cuma günü Alevilikle ilgili bir etkinliğin yapılacağına dair bir ilan sosyal medyada paylaşılmaktadır.
Yapılan paylaşıma göre Maraş Baro Salonu’nda, baro başkan yardımcısı Av. Ahmet Babaoğlu’nun modaratörlüğünde, Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde öğretim üyesi Doç. Dr. Hamza Karaoğlan’ın, Maraş Eczacılar Odası başkanı, aynı zamanda AKP milletvekili aday adayı Dr.B. Murat Aras’ın, “kamu görevlisi” olarak tanıtılan ancak nasıl bir görev yaptığı belirtilmeyen “uzman tarihçi” Selami Özaktürk’ün katılacağı, adı da “Türk İnanç Coğrafyası ve Anadolu Aleviliğinde Kahramanmaraş Örneği” olarak ifade edilen bu etkinliği, masum bir etkinlik olarak görmek doğru değildir.
Bu ilginç “panelin” Cuma günü düzenlenmiş olmasının katliamcı zihniyetin ve ortamın diri tutulmasına hizmet edileceğini düşünmek, ne abartıdır ve ne de kuru bir iddiadır. Adından, katılımcısına kadar bu etkinliğin, asimilasyoncu politikaların kontra bir biçimi olarak tasarlandığı ve planlandığı görülmektedir. Öncelikle tam da Büyük bir Kürt- Türk Alevi ve devrimci/yurtsever katliamının yaşandığı Maraş gibi bir şehirde ve katliamın yıl dönümünün yaklaştığı bu günlerde, eğer Alevilik tartışılacaksa, bu katliam yaşanmamış gibi bir Alevilik tartışması yapılamaz. Maraş’ta ve her yerde Maraş katliamı ve diğer katliamların tamamı mahkûm edilmeden, katliamcı politika ve uygulamaların karşısında durulmadan Aleviliği tartışmak, Alevilik inancını çarpıtmaya ve asimile etmeye hizmet etmekten daha fazlası değildir.
Daha dün İzmir’de Alevi ailenin kapısına “Alevilere ölüm” yazan zihniyete karşı tavır alınmadan, bu zihniyet mahkûm edilerek Alevilere yapılan her türlü zulme karşı çıkılmadan Aleviliği tartışmak, Alevi etkinliği yapmak, sadece Aleviliği sisteme yamamak ve Alevileri yolunda saptırmaktır.
Hele hele büyük çoğunluğunun Kürt olduğu Maraş’ta, Aleviliği, Türk kimliğinin gölgesinde, sadece Türklere ait bir inançmış gibi sunmak ve ele almak, hiç ama hiç kabul edilebilir bir davranış değildir. Alevilik ki, Türk kimliğinin olmadığı dönemlerde var olan ve varlığı için direnen bir inançtır. Buna rağmen sanki Alevilik Türklere ait bir inançmış gibi bir algının yaratılması, bu amaçla bu türden saldırı gibi “etkinlikler”, bilinen Türk- İslam sentezinin bir kez daha topluma dayatılmasından başka bir anlam taşımamaktadır.
Öte yanda, çok sayıda inanç önderinin, Alevi aydınının ve kurum yöneticisinin olduğu Maraş gibi bir şehirde, Alevi inanç önderlerinin, Alevi kurum yöneticilerinin ve Alevi aydınlarının olmadığı bir Alevi etkinliğinin Alevilerin hayrına olmayacağı çok açıktır. Kimse bu etkinliğin modatörlüğüne soyunmuş olan avukat zatın da bir Alevi olduğunu söyleyerek bu gerçeği bulandırmaya çalışmasın. “Aslini inkâr edenler” Alevi aileden de gelmiş olsalar, Alevi kabul edilemezler, bu Aleviliğin en temel kurallarındandır. Görünen o ki söz konu avukat zatta böyle bir durumdadır.
Çok açık ki bu faaliyet ile birileri, devletin Alevilere ve Aleviliğe karşı izlediği katliamcı, yok edici politikaları, Maraş’ta, bu yöntemle ve bir kez daha hayata geçirmek istemektedir. Katliamlarla yok edilmek istenen Aleviliğin, böylece asimile edilmesi sağlanmak istenmektedir.
Tereddütsüz belirtmek gerekir ki, Maraş katliamında, arkasında Terolar’da bugün de bu yolla yok edilmek istenen Maraş’lı Kürt- Türk Aleviler, bu tuzağa düşmeyecek bu oyuna gelmeyeceklerdir. Maraş’lı Türk, Kürt ve Çerkes Sünnilerin de bu oyunu bozmaları, bu katliamcı, savaşçı, asimilasyoncu ve yok edici politikalara alet olmamaları önemli ve gereklidir.
Maraşlı halklar, Aleviliği anlamak tartışmak konuşmak istiyorlarsa, yapmaları gereken ilk iş katliamla yüzleşmek, katliamın yaşattığı acıları anlamak ve katliamın hesabının sorulması için Alevilerin ve demokrasi güçlerinin yanında yer almaktır.
Bu ilk adım atılmadan yapılan bütün girişim ve çabaların çözüm üretmediği, tam terine katliamlara zemin yarattığı açıkça ortadayken, Alevilerin olmadığı ve Aleviliği özünden kopartarak anlatmayı amaçladığı anlaşılan bu kontra etkinlik, sadece asimilasyoncu bir çaba olmaktan öte bir anlam ifade etmemektedir.
Maraş Aleviliği mutlaka konuşulmalıdır. Ancak bu Aleviliği Türk- İslam sentezine bağlamak için ve bunu yapmaya soyunmuş olan katliamı gizlemeye soyunanlarla y değil, Maraş’ın yetiştirdiği Alevi inanç önderleriyle, Alevi akademisyenleriyle, Alevi düşünce insanları ve Alevi kurum yöneticileriyle birlikte konuşulmalıdır. Ve böyle bir etkinlik mutlaka Maraş katliamını mahkûm ederek, katledilen canlarımızın adını Maraş’ta ölümsüzleştirerek ve katliamcıları lanetleyerek yapılmalıdır.
Bu amaçla Maraşlı bütün demokrat, ilerici, yurtsever, inanç ve kanaat önderlerinin, sanatçıların, aydınların, gazetecilerin, kurum yöneticilerinin ve siyasetçilerin, Maraş katliamının yıl dönümü öncesinde Maraş’ta yapılmak istenen bu kontra girişime karşı tutum almaları, anlamlı, gerekli ve önemli olacaktır.
Bir kez daha Maraş’ta bir katliam ortamı yaratmak isteyenlerin bu kanlı ve karanlık hevesleri kursaklarında kalmalıdır. Kimsenin Alevilerle ve Alevilikle, masum bir kılıf altında, ama Aleviliği dejenere etmeyi amaçlayan provakatif bir biçimde ilişkilenmesine izin verilmemelidir.