Sevgili okuyucular,



''Birleşmiş Milletler temsilcimiz marifetyle buradan onlara sesleniyorum kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza, önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin'' bu sözlerin sahibi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'dir.


Bu sözlerin gündeme geldiği toplantı ise, ne gariptir ki, Kadınları ilgilendiren Birleşleşmiş Milletler referanslıdır.

  '' Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in, Birleşmiş Milletler (BM) projesi olan ve kadına karşı din adamlarının eğitilmesini öngören projenin protokol imza töreninde gündeminde Suriye ’de yaşanan katliam vardı. Görmez burada BM’ye seslenerek, “Kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin” dedi.


Bir din adamının ziniyetinde yatanı açığa vurması, kadınları 2. sınıf, 'aşağılayıcı' 'küçük düşürücü' bir dille hitap etmesi manidardır.

Bu, talihsiz konuşmayı, kadınları ilgilendiren bir toplantıda açıklamış olması, ayrıca düşündürücüdür.


Kadınlara yönelik şiddeti, 'önemsemeyen' bir zihniyetin, farklı bir şiddeti kınaması inandırıcı değildir. Kadınlar toplumun yarısını, bir meyvenin yarısını oluşturduğunu içlerine sindiremeyen, bir din adamının, toplumun bir başka yarısına uygulanan şiddete karşı olduğunu açıklaması inandırıcı değildir. bu tarz açıklama, sadece siyasal iktidara yakın ideolojik bir davranışta bulunmak için yapılmış bir açıklama olarak algılanabilir.


Kadınlara karşı yapılan şiddet'te, yönelik açıklamaların, son günlerde ülkemiz Türkiye'de, kadın katliamlarının artmasını, dikkatlerden kaçırılmak yapıldığı bilinmektedir.


Suriye'de, var olan şiddete  dikkat çekmek için yapılmış bir çağrı dahi kendi içinde samimiyetten uzak, ideolojik bir davranıştır. 


Suriye'de, kimyasal silah kullanıldığı, çok sayıda masum insanın katledildiği gerçeği konusunda açıklama yapılmalıdır. Bir din alimi, bu konuda açıklama yaparken, ideolojik davranmak yerine, insani hümanist çerçeveden yaklaşmalıdır.


Suriye'de, henüz kimyasal silahı, kimlerin kullandığı açılığa kavuşmamışken, açıklamalarda ihtiyatlı davranılmalıdır.


Kimyasal silahları, büyük bir ihtimalle, Paramiliter çetelerin, hemde, 'din' adına savaşan, çetelerin kullanmış olabileceği gerçeği ortada durmaktadır.

Suriye'de kimyasal silah kullanıldı ise, katledilenler arasında kadın cinsiyetine ait olanlar yok mudur? Mehmet Görmez, nasıl bu kadar ayırımcı davrana-bilmekterdir.


Diğer yandan, diyanet işleri başkanlığından yazılı bir açıklama basına yansımıştır. Mehmet Görmez'in, özellikle sosyal medyada tepki çekmesi üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan şu açıklama yapıldı:


"Bugün Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesi imza töreni esansında Sayın Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’in kadına karşı şiddeti reddeden, kadına karşı her türlü ayrımcılığı “en kötü ırkçılık” ilan eden 20 dakikalık konuşmasında BM’nin insan hakları, kadın hakları ve çocuk hakları gibi konularda artık inandırıcılığını kaybettiğini ifade etmek için söylediği bir cümleden kadın aleyhtarı bir yargı ve düşünce üretmek ve bunu sosyal medya üzerinden bir kampanyaya dönüştürerek topluma takdim etmek hiçbir iyi niyetle bağdaştırılamaz.”


Aslında derler ya, 'özürü kabahatinden büyük' evet, açıklama kendi için tutarsız, ve 'kabahatinden' büyüktür. Vakaya tepki gösterenleri, 'iyi niyetli' olmamakla suçlamaktadırlar. Mehmet Görmez'in, konuşmasını,''BM’nin insan hakları, kadın hakları ve çocuk hakları gibi konularda artık inandırıcılığını kaybettiğini'' anlatmak istemiş ama, 'kötü niyetliler' başka yerlere çekmişler.


İnanın bir başka ülkede, demokratik bir ülkede olsa, Mehmet Görmez, kadınlara yapılan şiddeti küçük görmekten, ayrımcılık yapıldığı için derhal istifa ederdi.

Ama nerede, O'demokratik kültür. Ülkemizde katliamlar yaşanır, kadın cinayetleri yaşanır, yolsuzluklar yaşanır, çinayetler işlenir, ama istifa eden bir yöneticiye rastlamadık.


Umarım, ülkemizde kendine din adamı sıfatı takanlar, kadınları anlayabilirler ve onlara yapılan haksızlıkları küçümsemeyecek konuma sahip olular.


22.08.2013