Sevgili okuyucular,
Bugün, 29 Mayıs 2013 Çarşamba, İstanbul’un incisi boğaz, (Bosporos) yeniden boğaz’lanmaktadır. Amaç, yeni bir rant kapısının aralanması ve yandaşların bu kapıdan girerek, yeni soygunlara vesile olmaktır.
İstanbul boğazına 3. Asma köprünün yapılması için düğmeye basıldı. İlk harç temeline, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve Başbakan R.T. Erdoğan tarafından atıldı. Rant peşinde koşan tüm çevreler temel atma töreninde ellerini patlatırcasına alkışladılar. Efendilerini!
3. boğaz köprüsü birçoklarına rant kapısını araladığı kadar, ekolojik dengelerinde değişmesini gündeme getirecektir.
Ekoloji uzmanları, Mimarlar ve çeşitli kurumların tüm itirazlarına rağmen, AKP hükümeti ve Başbakan R.T. Erdoğan, ısrarla güzelim boğazı, boğazlamak için ellerinden gelen çabayı harcamaktan geri kalmadılar.
İstanbul’un ve boğaz çevresinin Ekolojik durumundan önemli değişimlerin olacağı öngörüsü uzmanlarca belirtilmektedir. Bütün bu öngörülere rağmen, Bosporos boğazlanmaya devam etmektedir.
Ekolojik dengelerin değişime uğraması ve yandaşlara rant kapısının açılması olayın bir yönünü oluşturmaktadır.
29 Mayıs 2013 Çarşamba günü yapılan temel atma töreninde yaşanan bir başka vakaya değinmek istiyorum. Bu vaka önemli bir sosyolojik çağrışımı içermektedir. Sosyolojik olarak, kin ve nefretin yeniden hortlatılmasını sağlayacaktır.
Temel atma töreninde, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün açıklaması lütufu ile sosyolojik bir olumsuzluğa imza attılar.
İstanbul boğazına yapılacak 3. Asma köprüsünün isminin, Yavuz Sultan Selim olacağı açıklaması, Alevileri önemli derecede rahatsız edecektir.
Yavuz Sultan Selim ismi, tarihe kanlı, saldırgan, teamülsüzlük, kendi yakınlarını dahi katletmekten kaçınmayan bir hükümdar olarak geçmiştir. Yavuz Sultan Selim ismi, Alevi Kızılbaşlara karşı, soykırım girişimlerinin sorumluluğu ile bütünlük arz etmektedir.
Kendi halkını katleden bir hükümdarın isminin, İstanbul’un iki yakasını bir araya getirecek bir asma köprüye verilmesi, Aleviler cephesinden önemli derecede incitici olacaktır. Yavuz Selim’in ismi birçok Karakola, Cami’ye, Cadde’ye verildiği bilinmekteydi. Eli kanlı bir hükümdarın, 3. Boğaz köprüsüne verilmesi, aslında AKP ve başbakanın zihnindeki gerçekliğin aleni ilanıdır.
Ülke nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan, Alevileri yok sayan, inciten ve geçmişte yaşanılan soykırım girişimlerini görmezlikten gelen bir iktidara sahibiz.
Cumhurbaşkanı, başbakanı, kurum ve kuruluşları ile Alevi gerçekliğini inkâr politikası üzerine kurulu bir sistem, yeniden Alevi Kızılbaşları psikolojik katliama tabi tutma çabası içindedir.
Yavuz Sultan Selim ismi, boğaz’ın yeniden kirlenmesine yetecektir. Sosyolojik olarak utan verici bir durumun oluşmasını sağlayacaktır.
Ülke nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan Alevilere karşı girişilen katliamları, Yavuz’un ismini 3. Boğaz köprüsüne vererek onaylamak anlamına gelmektedir.
Ülkemiz adına yaşanan bu vakadan sonra utanıyorum. Bir katilin ismi, İstanbul’u incisi boğaza yapılacak olan bir köprüde yaşatılacaktır. Güzelim İstanbul boğazı, (Bosporos) yeniden boğaz’lanacaktır.
İsmi tartışmalı bir kanlı diktatörün, yapılacak asma köprüye ismi verilerek, güzelim Bosporosu kirletmesi, toplumu da rahatsız etmeye devam edecektir.
Umarım bu utanç verici durum yeniden, bir başka vaka olarak yaşanmaz!
29 Mayıs 2013