Sırp kralı Çüraç Brankoviç  Dünya`lar güzeli kızı Despina`yı  Osmanlı sarayına gönderdiğinde Despina daha 14 yaşındaydı.

Mara Despina, II. Murat`dan hamile kalıp, -Osmanlı tarihçileri bunu kabul etmezler,  Fatih Sultan Mehmet`i Dünya`ya getirmiştir.

Osmanlı tarih yazıcıları buna karşın, Fatih`in annesininin Sinop hakimi İsfendiyar Bey`in kızı Alime Hatun olduğunu iddia ederler.

Yeni yetme tarihçiler de bu tezi savunurlar. Olay İslamcı zihniyetten kaynaklanmakta. Bu zihniyet Osmanlı padişah analarının yabancı uyruklu olmalarından her zaman rahatsızlık duymuştur. Bunu içlerine sindiremezler ve gerçeği çarpıtıp, İslami kılıflar arayıp, İslama yamamaya çalışırlar.

Güneş balçıkla sıvanmıyor! Ne kadar çok sıvazlamaya çalışılırsa çalışılsın, gerçekler bir yerlerde çıkıveriyor insanın karşısına.

1891-1967 yılları arasında yaşamış olan Alman Franz Babinger`de bu gerçeği arayan şarkiyatçılardan biridir. Babinger, Türk tarihçileri tarafından sevilmez. Nefret söylemi ile anılır. Oysa eserlerinden yanlız batılı tarihçiler değil, Türk tarihçiler de yoğun alıntılar yapar.  Çünkü eserleri bilimseldir. Öyle çürütülecek cinsten değildir. Baba tezleri vardır. İlginç bir kişiliği ile pek ele avuca sığmaz. Türkiye’de gönüllü askerlik yapmıştır. Osmanlı ordusu için Çanakkale, Kafkasya ve Irak cephelerinde bulunmuştur. Türkler‘in ruhunu iyi tanır! Türkler hakkında yüzlerce makale yazmıştır.

Babinger`in Fatih için ’’Hıristiyanlığa sempati duyardı’’ tezi hale geçerlidir ve çürütülememiştir. Fatih’in kan kardeşi ’’Drakula’’y ı ortaya çıkartıp tarihe mal eden O`dur! Şeyh Bedreddin hakkında ilk ve en kapsamlı çalışmayı yapan kişi de O`dur.

Bir çalışmasında Fatih`in annesi güzeller güzeli Despina'dır, iddiasında bulunur. Bu  iddiasını kanıtlamak için, Fatih`in bir fermanını bulur ve iddiasını kanıtlar.

Fatih, tahta oturduktan sonra annesi Despina ülkesi Sırbistan`a dönmek istemektedir. Kendisi her zaman Hristiyanlığa bağlı olarak yaşamıştır. Yaşlılık yıllarını Sırbistan`da babası ve akrabaları ile geçirmek ister ve bir süre Sırbistan`da babasının yanında yaşar.

Fatih`in dedesi Brankoviç`in ölümü üzerine annesi Despina`yı Osmanlı toprlarına geri dönmesini emreder ve onu Selanik`deki Küçük Ayasofya mananstırına yerleştirir. Manastırın çevresindeki geniş toprağı O`nun emrine tahsis eder. Tüm bunları bir ferman ile duyurur.

Bugün Topkapı Sarayı`nda bulunan ve  Franz Babinger`in yayımladığı (başkası tarafından yayımlanmış mı bilemiyorum!) ferman şöyledir.

 

Anam Despina Hatun, Selanik`te Küçük Ayasofya adıyla anılan ünlü manastırı şeriat kurallarına göre satın almıştır. Gerekli belgeleri yerine getirilmiştir. Durum bana bildirilmiştir. Ben de uygun bulup bu fermanı imzalıyorum. İmzalıyorum ki bu meşhur manastıra sahip olsun. Dilerse satsın, dilerse bağışlasın. Hiç kimse engel olamasın. Bozmasın. Değiştirmesin. İçinde bulunanlardan vergi alınmasın. Hiç kimse tedirgin olmasın. Bu fermanı görenler gerçek olduğunu görsün.“

Fatin`in annesi kimdir? sorusuna cevap verebilecek en sağlam belge.

Post-Modern Osmanlıcılık oynayanlar bu belgeyi red etmekle birlikte aslında Fatih`in özünü red ettiklerini idrak edemezler. Muhammed`den sonra ikinci İslam önderi olarak kabul ettikleri Fatih`in annesinin Hıristiyan bir Sırp olması düştükleri çıkmazı göstermektedir.

Peki Fatih`in annesi güzeller güzeli Despina'nın sonu ne olmuştur? Oğlunun kendisine tahsis ettiği Selanik'teki manastırda ömrünün sonuna kadar bir rahibe hayatı yaşamış ve 1478 yılında Ortodoks-Hıristiyan olarak ölmüştür.