Yıllardır Köln'e gelip giderken, Dom Kadetralı'nın önünden geçerdi yolum. Ve bir gün...
Tarihin derinliğinde yaşayan Köln-Dom Kadetralı
Göçmenin bir başka göç yoluna düştüğü yer, Köln olunca, Köln’ü tanımak olanağına sahip oldum. Her varılan yer biraz sorunludur. Çünkü çıkıp geldiği yerde olduğu gibi, burada da göçmendir yani yabancıdır. Yeni bir yere yerleşene kadar ki süreç çok sancılıdır. Dalından kopmuş bir yaprak gibi sağa sola savrulur. Yeni şeyler öğrenmek, bilgilenmek, gezmek ve uyum sağlamak zorundadır.
Bu arada zorluklarla karşılaşmak da kaçınılmazdır.
Almanya‘ya geldiğim günden beri geçicilik duygusundan kurtulamıyordum ve bir türlü yerleşik oturuma geçemediğimden dolayı huzursuzdum.
Ama Köln’de sevgili dostum Ufuk Bektaş’ın varlığı bana güç verdi. Birlikte kaldığımız zamanlar kitaplığından çokça yararlandım. Dolayısıyla Köln’de dikkatimi Dom Kadetralı çekti. Dolayısıyla dinler üzerine kısaca değinmek de istiyorum.
Dinler birbirine benzeyen kopyadır...
İsa'nın mucizeleri, açları duyurması, hastaları iyileştirmesi, Tanrı'nın oğlu olması, çarmıha gerilmesi, mezara gömülmesi 3 gün sonra dirilmesi ve göğe yükselmesi ve tarih 25 aralıktır. Bu anlatımlar dinlere miras bırakılan anlatımların dinler kendi aralarında paylaştığını görmekteyiz. İsa' nın figürleri ve kafasındaki hac ile gösterilmiştir.isa' nın tekrar yeryüzüne döneceğine inanılır.
İsa'da balık çağına ilgili yol göstericilik vardır. Oysa ki eski Ahit' te balık'la ilgili pek çok mucizeler anlatılır. İsa 5 bin kişiyi ekmek ve iki balıkla doyurması mitolojik bir durumdur. Efsane söylemidir. İsa'nın varlığı, karakteri, yaşamı aynı tarih mitolojisidir yani Mısır'ın güneş tanrısı Horus'un hikayesi ile aynıdır. Mısır'ın 3500 yıllık Luxor tapınağının duvarlarındaki sembollerle aynıdır. İsa ile Horus arasındaki benzerlik bire bir aynıdır. Nuh'un gemisi üzerine anlatımlar da aynı mucize hikayelerden alınmıştır.
M.Ö 2600 yıllara dayanan Gılgamış destanında meydana gelen bir tufandan, hayvanların bindirildiği bir gemiden bahsedilir ve bu hikâye incil' de yazılıdır. ( mucizeler böyle bir şey)
Musa'nın doğumu; haşır bir sepete koyulduğu ve bir nehire bırakılıp ölümden kurtarıldığı söylenir. Daha sonra Firavun'un kızı tarafından bulunur ve bir prens olarak yetiştirilir. Firavun'un yanından ayrılana kadar bu hikaye de böyle anlatılır.
Bu hikayenin aynısı M.Ö 2250 Akkad'lı Sargon efsanesinden alınmıştır. Sargon doğar ve öldürülmesin diye hasır bir sepete konulup nehre bırakılmıştır. Kraliyet ailesinden olan akki tarafından bulunur ve yetiştirilir. Musa; ' kanun koruyucu' ve taş marketlerdeki 10 emiri getiren kişi olarak bilinir. Oysaki tanrının bir dağ da peygamberine kanunları iletme teması çok eskidir.
Musevi ve Hristiyan'lıkta tamamen vaftiz, ölümden sonra yaşam , maharet, bakire doğumu, yeniden diriliş, çarmıha gerilme, gemi, sünnet, mesih, kutsal müritler, büyük tufan, paskalya, noel ve buna benzer anlatımlar Mısır kökenlidir. Bu mucize anlatımlar çok daha eski uygarlıklara dayanmaktadır . Yahudilikte Hristiyanlık da, islam da pagan'lıktır. Pagan geleneğinin devamıdır. Dinlerin buluştuğu ortak payda, dinsel/ kültürel benzerliktir. Aynı inanışın faklı yorumlarıdır Yok birbirinden farkları hepsi birbirinin kopyasıdır.
Dom'un tarihini merak ettim ve karşıma çıkan bilgileri paylaşmak istedim.
Köln Dom Kadetralinin inşaatı, 15 Ağustos 1248’de Başpiskopos Konrad von Hochstaten tarafından başlatılır. 16 usta ile yapımına başlanır. Dom Gotik Kadetralinin inşası 74 yıl sürer. 1322 yılında kilisenin korosu yani batı kanadına bakan kısım geçici bir duvarla tamamlanır. Ve dini ayinler için hemen hizmete sunulur.
Ahali maddi ve manevi desteğini azaltınca çalışanların sayısı da düşer. Dolayısıyla kuzey kulesinin bitimi ve güney kulesinin yapımı ertelenir. 1560 yılında kilise inşası tamamen durdurulur. Belli bölümleri bitirilen Dom kilisesi 282 yıl enkaz halinde kalır. Dom inşasın da harcanan paralar halkın sırtından vergi yoluyla alınır. Egemenlerin yalanlarıyla," Bu fani dünyadan elini eteğini çek, kendini ahrete hazırla" gibi dini telkinlerle halk tekrar kandırılır ve kilise vergisi vermeye zorlanır.
Halk, açlık yoksulluk ve salgın hastalıklarla karşı karşıya kalır. Ama buna rağmen şartlandırılan halk kilise yönetimine biat eder, her şeye boyun eğer ve dev yapı gözleri kamaştırır. Bu ihtişamlı kiliseyi eleştirenlerin şeytanın adamları olduğunu söyletilir. Egemenler, halka itaat ve itikat duygularını yaşatarak korku verir.
Aslında Dom Kilisesi‘nin yapılma amacı dinin söylemlerine boyun eğdirmektir. Dönemine ve koşullarına göre devasa büyülükte bir kilisedir Dom. Kilisenin görkemiyle Tanrının gücü ve onun temsilcisi din adamları ve egemenlerin ortak gücünü ve sarsılmazlığını göstermektir. Bu hem Tanrı‘dan hem de onun iktidar gücü üzerinden korku yaymaktır.
Dom kilisesi 1794 de Fransız askerleri tarafından işgal edilir ve esir kampı, tahıl ambarı ve ahır olarak kullanılır. Fransız burjuva devrimi Köln halkını etkiler. Dine ve kiliseye karşı muhalif görüşler gelişir. Ama kiliseye destek veren birçok entelektüel arasında Schegel, Goethe ve Prusya Veliahdı gibi ünlü isimler de vardır. Egemenlerin gücüyle ve dinci propagandanın etkisiyle muhalefet etkisiz hale getirilir.
1842 de temel atan Kral IV Friedrich Wilhelm, Dom'u; tüm inançların birliği ve kardeşliğinin simgesi olarak nitelendirir. Alman şairi Heinrich Heine Paris'e iltica eder ve kaleme aldığı Almanya Bir Kış Masalı'nda şöyle der; Dom, bağnazlığın ve sömürünün dindarlık anıtıdır.
Dom Kadetralı köklü Gotik mimarisi ile yapılır. Sivri uçlar ve heybetli yukarı doğru uzanan sütunlar, kabartma piramitler, görkemli heykeller, kutsal resimler, mozaik döşemeler göz kamaştırmaktadır. Dom'a bakış; Gökyüzünden tanrı evinin yeryüzüne indirildiği fikri kabul görmektedir. Dom iç binası, kristallerle işlenmiş pencere camları ile kaplıdır. On bin metrekare büyüklüğündeki baş inayet penceresi rengârenk işlemeleriyle süslüdür. Yüksek koronun duvarları Kralların resimleriyle kaplıdır. Kronun oyma piramitlerinde 12 havariyle Meryem Ana ve kucağındaki Hz İsa'nın heykelleri var. Sanat eserleri, duvar resimleri ve işlemeleri, anıt kabirleri görülür. Altından oymaları, dev surları ve kapıları ile ihtişam abidesi Dom Kadetralı Tanrı'nın evi olarak kabul edilir. Dom'un en yüksek yeri 157 metredir. Kuleye çıkan merdiven sayısı 509 basamaktır. Kulenin tepesindeki çan'ın ağırlığı 24 tondur. Dom'un temeline 130 bin ton, duvarlarına ise 160 ton taş kullanılmış. Dom'un yapımında on binlerce işçi ölmüştür...
Dom Kadetralın’da 100 kişi çalışıyor. Yıllık geliri 2,5 milyon Euro’nun üstünde. Yıllık bakımı için 2 milyon Euro harcama yapılıyor.