Tam 40 yıl önce bugün, 23 yaşında bir genç, Almanya'ya iltica ettikten ve iltica dilekcesi kabul edildikten sonra, Türkiye'ye iade edilmek istenmesi nedeniyle girdiği psikolojik travma sonucu intihar etti ve yaşamını kaybetti.
Yeni bir yaşam umudu varken, bu umudu kaybettirildi ve ölümü tercih etti.
12 Eylül 1980 sonrası sayısız devrimci ve iyi bir gelecek için mücadele eden insanların içinde bulundukları ortamı daha iyi anlayabilmek için, Cemal Kemal Altun'u intihara sürükleyen şartları değerlendirmek yeterli. Aslında onun içinde bulunduğu ruh hali sayısız insanın da paylaştığı bir ruh haliydi.
12 Eylül'de sayısız insanın tutuklandığı, işkence gördüğü ve idam edildiği dönemden bahsediyoruz. Türkiye'de yaşanılmış olanlar yetmiyormuş gibi, bir de Almanya'da gelecek korkusu yaşayan insanlardan bahsediyoruz. İltica başvuruları kabul edilmesine rağmen, ne olacağı belli olmayan bir ortamdan söz ediyoruz.
Halen o dönem bir film şeridi gibi aklımdadır. İdam cezasının kaldırılması, ya da idamların en azından sona erdirilmesi, işkencenin durdurulması, politik tutukluların serbest bırakılması, en azından içinde bulundukları koşulların değişmesi için Almanya'da ne denli mücadele edildiğini, açlık grevleri yapıldığını tek tek sayabilirim.
Türkiye'de "faşist" bir askeri darbe olduğunu anlatabilmek için, hatta inandırabilmek için nasıl bir mücadele verildiğini bilmekteyim.
İşte tam bu dönemde, Cemal Kemal Altun'un ölümü seçtiği haberi geldi ve tüm kamuoyunda tektonik bir düşünce değişimine yol açtı. O ana kadar bu konuya tereddütle yaklaşan insanlar bile, bu olaydan sonra durumun ne kadar ciddi olduğunun farkına vardılar ve o döneme kadar uygulanan siyasi çizgi değişmeye başladı. İltica başvuruları daha fazla kabul edildi; bir çok insan yeni bir yaşama yelken açtılar.
Evet, Cemal Kemal Altun belki ölümü tercih etti ama birçok insanın da hayatını kurtardı. Bunu bu şekilde söylemesi çok zor, ama bu bir gerçek...
Kendisiyle hemen hemen aynı yaştayım. Aynı sene benim iltica dilekçem kabul edildi.
Bu anlamda; Cemal Kemal Altun Türkiye 1980 politik migrasyonunda bir semboldür ve öyle olarak kalacaktır.
Kendisini sevgi ve saygıyla anıyorum.