Koronavirüs, savaş, deprem, protesto ve krizlerle dolu 2020 yılı sona eriyor ... ve geriye dönüp baktığımızda, iyi ki de öyle deyip hepimiz oldukça sevinçli olabiliriz.
Birçok insan için bu 2020 yılı gerçekten zor zamanların yaşandığı kabus dolu bir yıldı. Hatta devam eden Pandemi nedeniyle şu anda da hala öyle.
Koronavirüs birçok insanı, yakınımızı, tanıdığımızı hayattan kopardı. 2020, dünyanın daha önce hiç görmediği bir yıl oldu.
Bir hafta kaldı yılın bitmesine ama sağlığınız yerindeyse yine de kalan günlerin tadını çıkarın!!!
2020'de Almanya’da gündemin en önemli maddesi Covid-19 idi. Almanlar önce Pandemi krizini vaka sayısını ve ölümleri en aşağıda tutarak çok iyi yönettiler. Kısıtlamalara herkes uydu. Açılan üç mali yardım paketiyle de mali kaybı olan irili, ufaklı işletmelere, firmalara iyi miktarda paralar hibe ederek batmalarını engellediler.
Ama sonra bu ikinci dalgayla baş etmede şu an devlet, kurumlar, sağlıkçılar hayli zorlanıyorlar. Şu ana kadar Almanya’da 30 bine yakın insan Covid-19 hayatını kaybetti, haftalık vaka sayısı ise ortalama günde yine 25 ile 30 bin arasında.
Tüm bu negatif gidişatı BionTech firması kurucularından Uğur Şahin ile eşi Özlem Türeci'nin geliştirdiği Aşı durduracak gibi görünüyor. Aşılama bu Pazar günü başlıyor.
Böyle bir buluşa Almanyalı iki Türk’ün imza atması harika bir duygu.
Tüm bu umut verici gelişmelere rağmen yine de Pandemi sonrası krizin faturası emekçi kesimine çıkabilir.
Ama ben, dünya çapında markaları olan, iyi vergi toplayan ve topladığı vergileri çar çur etmeyen güçlü Alman ekonomisinin bu süreci de az sıyrıklarla atlatacağına inanıyorum.
2021'de Merkel görevi bırakıyor
Almanya’da 2021 yılında genel seçimler yapılacak şu anki Başbakan Angela Merkel bir daha aday olmayacak. Onun yerine gelmek isteyen üç aday var Hristiyan Demokrat Partide (CDU) .
Bakalım yarışı kim göğüsleyecek?. NRW Eyalet Başbakanı Armin Laschet’ mi(59), Friedrich März`mi (65) yoksa Norbert Röttgen’mi (55).
3,5 milyona yakın insanımızın yaşadığı, Türkiye ile çok yönlü ilişkilere sahip olan AB nin motoru olan Almanya’ nın kimler tarafından ve nasıl yönetileceği bizi direkt ilgilendiriyor.
Gelelim duygusal olarak hiç kopamadığımız Anavatan Türkiye’ye ; Türkiye’de 2020 yılında birçok alanda gerileme oldu. Özellikle de kutuplaşma azalacağına çoğaldı.
Bağımsız Medyaya, siyasi muhaliflere adam adama markaj yapıldı. Sosyal medyada paylaşımlarından, görüş belirtmelerinden dolayı binlerce muhalife dava açıldı, tutuklanmalar yaşandı.
Gerçekleri yazan, gösteren gazeteciler sürgünlere yollandı, ağır hapis cezaları verildi. Bu kabul edilebilir bir şey değil.
Ülke’de Cumhuriyet’e, reformlarına Demontaj’a devam edildi, Araplaşma son hızla devam ediyor. Arapça küfür duysa elini açıp amin diyecek kadar cahil insanlar oluştu ülkede.
Şehirlerde Arapça anonslardan, tabelalardan, levhalardan geçilmiyor.
2020 de Türk Lirasının yabancı paralar karşısında değer kaybetmesiyle, zamlar nedeniyle dar gelirlilerin alım gücü daha da düşmüş bulunuyor.
Çiftçi, İşçi, Memur, Emekli perişan iken sarayda zengin ağırlamalar, konserler veriliyor. Düşünün bir kez insanlar pazar yerlerinde artık tek tek meyve, gramla sebze alıyorlar.
Saray tok halk ise aç
AKP yöneticileri ve çevresi ise aşırı lüks içinde safahat devrindeki gibi tam tersi lale devrini yaşıyorlar.
Goethe'nin yaşadığı şaşkınlığı yaşıyoruz zaman zaman, Goethe der ki; ‘’insanların ne kadar kötü olduklarını görmek beni hiç şaşırtmıyor. Fakat bu yüzden hiç utanmadıklarını görünce çok şaşırıyorum.”
Halk keyif için değil, yaşamak için bankalardan borç alıyor ve artık "Bu Düzen Değişmeli" diyor. Bu arada intiharlar da artmış bulunuyor.
Ülkede kötü gidişata karşı mücadele eden kitleler de var, uyuyanlarda. "Kıyıya vurmadıkları sürece, balıklar da suyun farkında olmazlarmış."
Çelişkilerle dolu bir yaşam sürüyor Türkiye’ de. AKP'nin fakiri Fransız mallarını protesto ediyor, zengini ise Fransız jeti alıyor...
Yağmur ve cereyan duasına çıkılıyor. Dua ile yağmur yağsaydı Arabistan çöl olmazdı!
Üretmek peşinde koşmayanlar, sadece tüketenler de bir gün tükenirler.
Çok verimli topraklara sahip Türkiye bir an evvel tarımı ayağa kaldırmalıdır. Yoksul insanların bir kısmı manipüle olmuş durumda. Kendilerini savunan kesimi yani demokrat , yurtsever insanları cephede savaşan askere benzetip duruyorlar.
Bizi öldürmeye çalıştığımız düşman askeri değil, hayatını kurtarmaya çalıştıklarımız vuruyor.
AKP hükümeti şayet Türkiye’yi uygar dünyadan koparmak istemiyorsa, kendisinin ve insanlarının dışarda saygın bir ülke ve birey olarak muamele görmesini istiyorsa bir an evvel demokrasiyi yeniden tesis etmelidir.
Türkiye’de toplumsal huzur ve barış için her şey yapılmalıdır. Örneğin AKP hükümeti yargıya müdahale etmemeli ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin ( AIHM ) verdiği Selahattin Demirtaş’ın salıverilmesi kararını uygulamaya koymalıdır. Çünkü imzalanan Uluslararası antlaşmalar bunu gerektiriyor.
Ülkede bir kucaklaşma yaşanması, tüm siyasi tutukluların, aydınların, gazetecilerin, seçilmiş siyasilerin salıverilmesi gerekiyor.
Dış yatırım için demokrasi olması lazım
Hukuk sisteminin işlemediği, demokrasinin olmadığı ülkelere yatırımcı gelmez, gelse bile kaçar. Refah toplumu için de dış yatırımcının gelmesi hayati önem taşıyor.
Belki de önce eğitimden başlamak lazım işe. "Kaliteli, batılı akranlarıyla rekabet edebilecek, yarışabilecek, özgür, hoşgörülü, mütevazi, vicdanlı, sevgi dolu, farklı görüşlere ve inançlara karşı saygılı genç nesiller yetiştirmeli Türkiye.
Yani kindar nesiller değil. İyi bir eğitim sisteminin içinde de başarı, iyilik, sevgi, saygı, çalışkanlık, araştırıcılık, sorgulama, adalet ve vicdan gibi önemli değerler bulunur. Güçlü bir toplumun oluşmasını istiyorsak bunları önemsemelidir ülkeyi yönetenler.
Türkiye bölgenin yıldızı, tüm Ortadoğu halklarının ilham kaynağı olabilir
Bizler Avrupa’ da yaşayan vatandaşlar olarak Demokratik, Laik ve huzurlu bir Türkiye istiyoruz. Demokrasi sorununu çözmüş güçlü bir Türkiye bölgenin yıldızı, tüm Ortadoğu halklarının ilham kaynağı, Batılıların çekinmeden yaşayabileceği, yatırım yapacağı belki bizlerden de birçok insanın geri dönebileceği cazibe merkezi olabilir.
"Hepimiz, belirsizce gelişen bir sürecin parçasıyız. Gidiyoruz. Kimi zaman akıntıyla birlikte, kimi zaman akıntıya karşı kürek çekerek..."
Tek adam rejimi mutlaka kaybedecektir çünkü zamanın ruhuna aykırıdır ve ülke yönetilememektedir.
Önemli olan duruştur, haksızlıklar karşısındaki duyarlılıktır, susmamak, mücadele etmektir.
2021 yılının tüm insanlarımız, okurlarımız ve insanlık için daha iyi ve mutlu bir yıl olması dileğiyle..