Almanya’nın içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi konumu bu yazımda biraz irdelemeye çalışacağım.
Almanya’da kendilerini halkın büyük partileri diye lanse eden SPD ve CDU, kamuoyu yoklamalarına rağmen politik olarak oy kaybına uğruyorlar.
Kamuoyu sonuçları, Yeşiller Partisi'nin çok başarılı olduğunu gösteriyor. Federal düzeyde Almanya’da kartların yeniden karışıp, Yeşiller partisinin şu veya bu şekilde siyasetin ortağı konumuna geleceğine kesin gözüyle bakılıyor. Bazı çevrelerin, ‘Yeşiller parlamentoda hükümet ortağı olursa güç kaybeder’ diye söylemleri var. Seçmen bir partiye devamlı muhalefet yapsın diye değil, kendilerinin parlamentoda ve iktidarda haklarını savunması için oy verirler. Bundan dolayı da Yeşillerin, kendilerini diğer partilere kabul ettirerek koalisyonda olmalarının hiçbir sakıncası yoktur.
SPD açısından sosyal demokrat parti son zamanlarda devamlı oy kaybetti her ne kadar hükümet ortağı olsa da kitlelerin desteğini alamıyor. Hükümet koalisyonunda olan SPD, seçmeninin isteklerine ve ihtiyacına cevap veremiyor. İktidar ortağı CDU oylarını yükseltirken, SPD devamlı kan kaybediyor.
CDU, Angela Merkel'den sonra büyük bir boşluğa düşeceğe benziyor. Aralık 2020 de CDU’nun genel kurulunda, partinin başına kimin geleceğine delegeler karar verecektir. Şimdiye kadar üç adayın ortaya çıktığını görüyoruz: Friedrich Merz, Armin Laschet ve Norbert Röttgen. Delegelerin çoğunluğunun oylarını alan bunlardan biri parti başkanı ve Başbakan adayı olacaktır. 2021 seçimleri için yapılan son kamuoyu yoklamalarında CDU devamlı birinci parti olarak gözüküyor. İkinci sıraya Yeşiller, üçüncü sıraya da SPD geliyor.
FDP, geçmişte CDU Yeşiller ile koalisyon tartışması içinde yer aldı fakat gereksiz nedenlerden dolayı koalisyondan ayrılışı partiye puan kaybettirdi. Belki yine, federal seçimlerinde %5’le kıl payı parlamentoya girebilir.
Sol Parti Doğu eyaletlerinde süreç içinde gücünü ırkçı parti AfD’ye kaptırdı. Sol parti siyasi olarak Batı eyaletlerinde bir varlık gösteremedi. Hessen, Hamburg ve Saarland hariç hiçbir Eyalet parlamentosunda temsil edilmiyor. Sol parti kamuoyu yoklamalarında AfD’nin gerisinde gözüküyor.
Sağcı, milliyetçi- ırkçı ve yabancı düşmanı AfD ise bir zamanlar yükselişe geçti ve Federal Parlamentoya da girebildi. Almanya'nın tüm eyalet parlamentosunda bulunurken son dönemlerde giderek güç kaybediyor. Bazı eyalet parlamentosunda yaşanan aşırı kanat ile ılımlı kanat arasındaki çekişme, desteği ve grup statüsünü kaybettiriyor.
Ekonomik olarak Alman ekonomisi, korona krizinden beklenenden daha fazla zarar görüyor.
Almanya da önde gelen ekonomi kurumları, Corona krizi nedeniyle daha önce varsayıldığından daha güçlü bir ekonomik çöküş öngörüyorlar. Dünya Ekonomisi Enstitüsü'ne (IfW) göre, ilkbaharda yapılan tahminlerin aksine, gayri safi yurtiçi hasılada (GSYİH) 2020 için yüzde 4,2 yerine 5,4 düşüş bekliyorlardı. Bazı Enstitüler 2021 için GSYİH büyümesini yüzde 4,7 olarak tahmin ediyorlar. Bu rakam Şimdiye kadar yüzde 5,8 varsaymışlardı. Bazı enstitüler artık ekonomik iyileşme sürecini eskisinden daha zayıf olarak değerlendirmektedir. Bunun nedeni olarak da şirketlerin yatırım yapma konusundaki isteksizliğini gösteriyorlar.
Turizm ve otelcilik sektörü iyileşmeyi engelliyor.
Özellikle sosyal ilişkilere büyük ölçüde bağımlı olan sektörlerin toparlanması yavaşladı. Bunlar, restoranlar, turizm sektörü, etkinlik endüstrisi veya hava taşımacılığıdır. IfW tahmin merkezi başkanı Stefan Kooths, "Alman ekonomisinin bu bölümü uzun süre korona salgınından mustarip olacak ve yalnızca enfeksiyona karşı koruma önlemleri büyük ölçüde ihmal edildiğinde iyileşme sürecine katılacak ki bu yazın önümüzdeki yarısına kadar beklemiyoruz." diyor.
İşsizlik oranın 2021 yılına kadar yüzde 5,9'a yükselebileceğini söylüyorlar.
Korona krizi, işgücü piyasasında da dikkat çekiyor. Çok kısa süreli çalışmaya rağmen, yıl ortasında tahminen 820.000 işçi işini kaybedebilir. Bazı çevreler ve Enstitüler, işsizlik oranının bu yıl yüzde 5,9'a yükseleceğini tahmin ediyor. 2022'de işsizlik oranının yüzde 5,5'e düşeceği tahmin ediliyor.
Ancak şu anda "krizin uzun vadeli hangi zarara yol açacağını ve ekonomik politika tepkilerinin nasıl işleyeceğini" tahmin etmenin zor olduğu vurgulanıyor.
Coronavirüs salgını uzun sürerse tüm dünyayı etkileyip derin ekonomik krizleri beraberinde getireceğe benziyor.