Türkiye'deki seçimler: ilkeler, prosedürler, analizler
Seçimler ve demokrasi
Siyaset örgütlü bir güç mücadelesidir. Seçim gününde, demokratik anayasal devletlerdeki seçmenler, gücün gelecekteki dağılımına, ülkeyi kimlerin yöneteceğine karar verirler. Seçim sonuçları çoğunluğu sağlayan, hükümeti kuracak olanlar kadar, yenilgiyle çıkan muhalefet için de çok önemlidir.
Seçimler siyasi yönetimleri meşrulaştırır, yönetenleri kontrol eder ve siyasetin yönetilenlere karşı siyasi olarak sorumlu kalmasını sağlar.
Siyasi partiler Halkla devlet arasında aracıdırlar ve düzenli olarak seçime girerler. Almanya'da olduğu gibi Türkiye‘de de partiler ve onların en iyi adayları seçimlerin birincil odak noktasıdır.
Seçimler demokratik meşruiyeti garanti ediyor mu?
Azalan seçmen katılımı, parti üyeliği kayıpları, rüşvet, iltimas, torpil, kamplaşma, ayrımcılık ve siyasi temsilcilere olan güvenin azalması, muhaliflere göz açtırmayan baskıcı hükümetler demokratik seçimlerin itibarını giderek daha fazla azaltmakta, sorgulatmaktadır.
Belçikalı tarihçi David Van Reybrouck, geçtiğimiz günlerde çok beğenilen Seçimlere Karşı adlı kitabında "Günümüzde seçimler çok ilkelleşti. Kendini sadece buna indirgeyen bir demokrasi ölmeye mahkumdur" der.
Oysaki demokrasi seçimlerin ötesinde bir şeydir. Halkın hesap sorabilmesi, siyasetçilerin hesap vermesi, kontrol edilebilmesi ve halkın seçimler dışında da önemli olaylara müdahale edebilmesidir.
Temsili demokrasilerde, siyasi gücün yetkilendirilmesi büyük ölçüde siyasi partilerin ve bireylerin özgür, eşit ve evrensel seçimleriyle meşrulaştırılır.
Azalan seçmen katılımı, partilere üye ve güven kaybı, güç ve itibar kaybı, yurttaşları doğrudan demokratik süreçlere ve demokratik yeniliklere davet, yurttaşlar açısından azalan hesap verebilirlik, yani sorumluluk eksikliği seçilmiş temsilcilerin sayısı ve azalan parti üyelikleri, seçimlerin demokratik meşruiyet işlevini hâlâ yeterince yerine getirdiği konusunda giderek daha fazla şüphe uyandırıyor.
Bartels öncelikle oy vermenin psikolojik ve bilişsel sorunlarına vurgu yaparken, siyaset bilimciler Armin Schäfer ve Bernhard Weßels, sosyo-ekonomik eşitsizliğin arttığını vurgulamaktadırlar.
Bununla birlikte, gelişmiş demokrasilerde bile, toplumun en tepedeki yüzde 1'i veya yüzde 0,1'i orantısız fayda sağlasa da, seçimler açıkça OECD dünyasında neoliberal kapitalizmin toplumsal tabakalaşma gücünü kıramıyor.
Van Reybrouck, seçimlerin demokrasinin "taçlanma anı" olarak değil, modern bir "demokratik yorgunluk sendromu"nun nedeni olarak anlaşılması gerektiğini bile savunmaktadır.
14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri
Türkiyede‘ki seçimlere gelecek olursak Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı Adayı , CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu bu seçimin favorisidir. Parlamento seçimlerinde de çoğunluk muhalefete geçeceğe benziyor. Yüzde 3,8'lik oy oranına sahip bencil ve revanşist Muharem İnce‘nin aday olması CB'lığı seçimlerini ikinci turada bırakabilir.
Artık halk değişim, dönüşüm istiyor. Çünkü 21 yıldır iktidarda olan siyasal islamcıların politikaları iflas etmiştir.
Toplumun geniş bir kesiminde yoksulluk, kutuplaşma, ayrışma, gelecek kuşkusu had safhadadır. Binlerce muhalif insan, siyasetçi, aydın, gazeteci, iş insanı haksız ve siyasi nedenlerle hapislerde tutulmaktadır. Muhalif medyaya RTÜK ve mahkemeler üzerinden açılan dava ve verilen hapis, para, ekran karartma, yayın yasağı, reklam gelirlerine el koyma gibi uygulamalarla ağır baskılar yaşatılmaktadır.
Halk sefalet içinde yüzer et yiyemez, doğru gıdasını alamayıp, beslenemezken, semt pazarlarında artık, çürük sebze, meyve toplarken AKP'li siyasiler, akrabaları, parti yöneticileri onların iş insanları akıl almaz bir lüks hayat yaşıyorlar, saraylarda oturuyorlar.
Bilişim, internet çağında bunu halk artık görüyor, Kral çıplak.
Bu arada çocuğuna ayakkabı alamayan, harçlık veremeyenler, çocuğu hangi arabaya bineceğini, hangi araziye çökeceğini şaşırmış insanları seçmeye, alkışlamaya devam ederse 100 kere de seçimler olsa bir şey değişmez.
Neden AKP gitmeli, bu kez seçilmemeli, neden değişim kaçınılmaz?
Ekonominin iyi yönetilmesi, paramızın değerinin ve vatandaşın alım gücünün daha fazla düşmemesi için Dış borçların artmaması, Enflasyon yani hayat pahalılığın aşağıya çekilmesi için, Demokrasi, adalet ve refahın yeniden tesisi, gelir dağılımındaki uçurumun önlenmesi, Tarım ve hayvancılığın yeniden ayağa kalkması, çiftçilerin, üreticilerin tam desteklenmesi için, Ormanları yok ettiği oraları maden sahalarna dönüştürdüğü için, Doğayı HES'lerle mahvettiği için, Eğitimsiz ve çok yeteneksiz sırf yandaş olduklarından haksız, hukuksuz biçimde yandaşlarını zengin ettikleri için, Bölgeler arası dengesizliğin giderilmesi, Türkiye‘ nin her bölgesine eşit biçimde yatırım yapılması, eğitimin götürülmesi, Doğu ve Güneydoğu coğrafyasının gelişmesi için, Daha mantıklı, gerçekçi göç ve mülteci politikaları için, Komşu ülkelerle daha iyi geçinmek, komşuluk ilişkileri için, Bir daha depremlerde ya da diğer doğal afetlerde, felaketlerde ihmalden onbinlerce insanımızın kurtarılmayı beklerken bağıra bağıra ölmemesi için, AKP nin Cumhur ittifakı Kadın, Alevi Kürt ve diğer azınlıkların dostu olmadığı için, Saray ve kibirin bitmesi, çocuklara tecavüz edilmemesi, kadınların öldürülmemeleri için, Ülkenin ve insanının itibarının yurt dışında daha fazla yerlere düşmemesi için, Avrupa Birliğine girmek, AB ülkelerine Vizenin kalkması için, Sosyal ve toplumsal barışın temini, Kürt sorunun barışçıl çözümü için, Çocuklarınızın yurt dışına iş armak için gitmemeleri, politik sığınma talebinde bulunmamaları için, İşe girmede etnik kökenine ,inancına, politik görüşüne bakılmaması için, İyi beslenebilmek, tatil yapabilmek insanca yaşamak için, Özgür, gerçekleri yazan, gösteren bir medya için, Diyanete ayar verilmesi, camilerin propaganda merkezi, seçim ofisi olarak kullanılmaması, sünni olmayan grupları aşağılayan fetvalar vermemesi için, Türkiye‘ nin uygar, çağdaş dünyadan, yaşamdan kopmaması, tek adam rejiminin son bulması için Cumhur İttifakı gitmelidir.
Ve en sonunda dinin, ırkçı milliyetçiliğin artık bundan sonra siyasal, sosyal, ticari ve şahsi çıkarlar gözetilerek kullanılmaması için miladını doldurmuş AKP-MHP dinci, ırkçı ittifakı gitmelidir.