Sevgili okuyucular,
400. Hafta’da,ana olmak! Cumartesi analarının, Galatasaray meydanında bir araya gelmelerinin, 400. Haftası. Dile kolay, 400 hafta, her Cumartesi, kar, yağmur, kış, soğuk, sıcak demeden bir araya geldiler.
Çocuklarının, babalarının, kardeşlerinin, eşlerinin akibeti hakkında küçükte olsa bir bilgi sahibi olmak istiyorlardı. Ama nafile! Taştan ses çıkıyordu’da, Cumartesi analarının yakınlarını kaybedenlerden ses çıkmıyordu.
Kimdi bunlar? Neden kaybedildiler? Kimler, neden kaybettiler?
Öğrenci, işçi, amele, ev kadını, öğretmen, sendikacı, tekniksiyen vb. Neden kaybedildiler? Komünist, sosyalist, devrimci, demokrat, sendikacı, Kürt, Alevi kısacası insan gibi insan oldukları için kaybedildiler. Birçoğu gözaltındayken, polis ve asker gözetimindeyken kaybedildiler. Bir çoğunun yaşayıp veya yaşamadıklarından bugüne kadar en ufak bir bilgi verilmedi. Kaybedenler tarafından , üç maymunlar oynandı. Duymuyorum, konuşmuyorum, görmüyorum ve bilmiyorum.
Bu ve benzeri vakalar, sadece ülkemizde yaşanmıyordu. Arjantin, Şili, Peru, Filipinler gibi Latin ülkesinde ve yerkürenin birçok ülkesinde yaşanmaktaydı. Bu ülkelerin birçoğunda, aynen ülkemize olduğu gibi Cumartesi anaları, hala çocukalarını arıyorlardı. Bu ülkelerin bir bölümünde anaların eylemlilikleri kısmi de olsa başarıya ulaştı ve kaybedilen yakınlarından belli oranda haberdar olabildiler.
Cumartesi anaları, yirmi yılı aşkındır kaybettirilen yakınlarını aramaktadırlar. Her hafta, Cumartesi günleri bir araya geldiler. Yakınlarını kaybedenlerden, kaybettikleri için küçük bir haber almak istediler. Tüm çabalarına rağmen bir türlü haber alamadılar.
Bazan insan kendini Cumartesi analarının yerine koymak istiyor. Nedir bunları bu kadar, 400 hafta boyunca,Taksim'e, Galatasaray meydanına çeken acı? Acının ve yakınları kaybedilmenin ne demek olduğunu bizlerde nasıl yüreğimizde hissedebiliriz. Onlarla aynı duyguları nasıl paylaşabiliriz, diyerekten düşünüyorum.
Cumartesi analarından bir tanesi feryadını şöyle dile getiriyordu. ‘’onlar hiç Cumartesi anası oldular mı?’’ Güzel ve anlamlı bir soru. Kaybedenlerin eşleri, anaları, bacıları, TBMM yer alan partilerin bayan milletvekilleri, bir günlüğüne kendilerini, Cumartesi analarının yerine koysunlar. Sadece bir günlüğüne. Acaba ne hissederler?
100 yaşını çoktan doldurmuş, Berfo ana, oğlunu arıyor. Oğlu Cemil Kırbayır’ı, kaybedenlere seslenirken, ‘’ oğlumu kaybedenlerin sadece bir kez karşıma oturup, gözlerimin içine bakmasını isterim. Ve soracağım. Oğlum Cemil nerede?’’
Berfo ana ve birçok analar yakınlarının, nerede olduğunu soracakları birileri olmalı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti aslında esas muhataptır. Cumartesi analarının yakınlarının kabedilmesi ve hala bulunamamasının birincil derecede sorumlusu devlettir.
Kaybedilenlerin önemli bir kesimi, devletin gözetiminde, devletin güvenlik güçlerinin gözetiminde, kaybedilmişlerdir. Kaybedilenler, kaybedilmelerinin ana sebeplerinden bir tanesi, sisteme ve devlete muhalif olmalıdır. Gözaltında Kaybedilmelerinin gerekçesi de, muhalif olmalarıdır.
Ülkemizin, emekçileri, demokrasi güçleri, Türkler, Kürtler, tüm ulusal azınlıklar, Aleviler tüm inanç toplulukları ve vicdan sahibi insanlar. Kendimizi bu Cumartesi 24 Kasım günü, Cumartesi analarının yerine koyalım. Onların acılarını, hissiyatlarını bir günlüğüne birlikte hissetmeye çalışalım.
Özellikle İstanbul’da yaşayanlar. Galatasaray meydanında Cumartesi analarına destek için, Galatasaray meydanını dolduralım. Çünkü Cumartesi anaları, 400. Kez orada olacaklar.
Cumartesi analarının 400. Haftasında, onların dirençlerinin, azimlerinin karşısında saygı ile eğiliyorum. Umarım, kaybedilen yakınlarına en kısa zamanda ulaşır veya haberdar olurlar.
24.11.12