İslamda niçin bir Marten Luther gibi reformist çıkmıyor yada çıkarılmıyor?
Hangi TV kanalına baksak, hangi gazeteyi okusak islam adına konuşan yada yazan, bir çoklarının yazısı üfürükçülükten öte anlam taşımayan, çağın ne bilimine ne yaşam şekline uymayan, konuşmalar, yazılar görüyor, okuyoruz.
Kimisi sanırsın Cennette evlendirme dairesi kurmuş kadınların öbür dünyada kimlerle evlenebileceğine karar veriyor. kimileri sanırsın ceza kadısı gayya kuyusunda kaç gün kaç derecede yakılacağına, kalacağına karar veriyor, kimisi sosyal yaşantıda insan hayatını kurtaracak olan bilim gibi konularda helal-haram üzerine fetva uyduruyor (helal ilaç-haram ilaç), kimisi kendisi 500 mercedes'e, uçağa binmesine karşılık toplumu deveye yönlendiriyor, çölde deve öpüyor, kimisi düpedüz tefecilik yapıp adına kar ortaklığı deyip İslam dini ile alay eder gibi saf insanları kerizliyor. Kimisi ilimi dalga geçer gibi bir şeyler bulunup topluma yansıdığında ‘’O zaten Kur’an’da vardı’’ diyor.’’ Madem vardı niye iyice okuyup bulmadın? ‘’ denildiğinde laf ebeliğine döküyor işi. vs.vs.
Tüm bunlarıda ekseriyatla ıq'su düşük, bilimsel toplum tarafından kabul görmeyenler yaparken belli bilinç seviyesine gelmişlerde ses çıkarmadan bakmaktalar.
Din sadece insan ile yaratan arasında yani laik düzende kalsa sorun değil, ama artık din siyasallaştı, din hukuk sistemine girdi, Türkiye hukuk devletinden din devletine kayıyor ve din’in geleceğin yaşam şekline müdahalesi kaçınılmaz şekle dönüşmek üzere. Herkesin yaşam şekline yarın müdahale olacak ama bugün kimse doğru dürüst ses çıkarmıyor.
Bugün topluma bu bombardımanları yapanlara bakıldığında mutlaka ardında ya ABD’li ya İngiliz ya da Yahudi para babalarını görmek mümkün. Demek ki İslam batı tarafından yönlendirilmektedir.
Benim normal din bilgim olmasına rağmen artık bu kadar çağdışı şeyleri duymaktan tahammülüm kalmadı. Dini bilgisi olan İslam alimleri, Fıkıh bilimcileri nerdeler? Meydanı bu şaklabanlara bıraktılar. Din ilk çağlardan beri insanlıkla birlikte gelişmiş ve insanlığın yaşamına, sosyal hayata girmiş, bazen kural koyucu olmuş insanlığın bir parçasıdır.
Hrıstiyanlığın tarihine bakıldığında, Hristiyanlıkta önceleri bin kafadan bin sesin çıktığı bir inanç şeklindeyken, 350 yıllarında bilinçli bir İmparator tarafından toparlatılmış ama sonra yine çıkarcıların elinde toplumsal silaha dönüşmüş yaklaşık 1000 yıl kadar dalkavuklar sayesinde Vatikan dini o kadar hurafeleştirmiş ki bugünkü bizim şaklabanların kadınların kimlerle evleneceklerini, kaç tane nuri alacaklarını,erkeklerin kaç tane huri alacaklarını tarif ettikleri şekle girmiş ve para ile günah çıkarır olmuşlar. Bugün bazı din şaklabanlarının komisyon karşılığı Almanya’da insanların din duygularını üç kağıtçılara yönlendirdiği gibi.
Şimdiki İslam’da olduğu gibi 500 yıl öncesi Vatikan elindeki iktidar silahını kaybetmemek için, elindeki görünmeyip sadece inanca dayalı kuvveti o kadar acımasız kullanmış ki, bilim adına buluşları yapanları dahi toplumu aydınlatacak diye giyotine, diri diri yakmağa yollamış ve İncil’in Latince'den başka dile çevirisini yasaklamış. (Bugün islam adına insan kesen El kaide gibi.)Ta ki,1500 lerin başında Marten Luther diye dürüst bir papaz yapılan olanca pisliği görüp isyan edene kadar.
Osmanlı’nın da katolik dünyasını, düşmanı bölme stratejisi yapıp, Marten Luther’e yardımcı olup hem silah kuvveti hemde finansal destek verince Marten Luter protesto anlamında Protestanlığı kurmuş ve 16 yy dan itibaren Hrıstiyan din yönetiminin toplumsal etkisini kırmıştır.
Bundan sonra Hurafe artık dini kural olmaktan çıkmış, akıl ve mantığa dayalı inanç şekli ile bilime ağırlık verilmiş, bir çok buluşlar gerçekleştirilmiştir.
Osmanlı'nın zayıflaması ile Kapitalizm, islamı kendi amacında kullanabilmek için bir çok kuralı kendi olanakları ile İslam inanç havuzuna atmış ve toplumları çağdışı kalmış insanların yönettiği dinle başbaşa bırakmıştır. Bunun en kolay örneğini Şeriatla yönetilen devletlerde görmek mümkündür. Halbuki gerçek İslam, sosyal dayanışma, kadın hak ve hukukuna saygılı, insanlara hoş görü ile kucaklayan bir dindir.
Şeriat, Kur’anı kerimin Anayasa kabul edildiği ve ceza yasalarının Kur’an a göre kesildiği devlet yönetim şeklidir. Şeriat devletinde, tüm bankalar kanunu, medeni kanun, ceza yasaları vs. Kur’ana göre karar verilmektedir. Bugün, Arabistan, Mısır, Kuveyt, Sudan, Afganistan, Irak, Yemen, Cezayir, Çad vs. tüm Şeriatla yönetilen ülkelerde uygulamalar farklı farklıdır ve hepsinin denetimlerini de Global kapitalizm yani ABD, İngiltere ve Fransa yapmaktadır. Halbuki bir tane Kur’an vardır ve cezalar Kur’an a göre farklı olmamalıdır. Bu da gösteriyor ki, uygulamada kuralları belirleyen kapitalizmdir.
Global kapitalizm, din ile en azından 1 milyar insanı kontrol altında tutmaktadır. Kuralları kendisi belirlemektedir. İslam alemi bağımsız değildir. İslam alemi sadece Rahmetli Atatürk ile bağımsız kalabilmişti.
Sonuç:Toplum artık uyanıp ses çıkarmalı, Kapitalizmin hurafelerinden kurtulmalı, bu din bezirganlarına aldanmamlıdır.
Bir İslam alimleri toplantısı yapılıp, İslam çağdaşlaştırılmalıdır. Dinler toplumların yönetim şekli olarak yaratılmıştır. O zamanki toplum ile bu zamanki toplumlar bir değildir. O zamanki insan yapısı ile şimdiki insan beyni bir değildir. O zamandan kalan sadece ders alınması gereken bir tarihtir. İslamda Reform yapılmalıdır. Yoksa kapitalizm yada dünya’daki güçlüler yarın başka kural koyacaklar. İslamı kendi kafalarına göre modernleştirecekler.
19.10.2013