Muhammed'in ölümünden sonra İslam içi çelişkiler her daim olageldi. Halifelik kavgasıyla başlayan çatışmalar yöneticiler arasında oluyordu. İslam devleti içinde hırs ve iktidar kavgası hızını artırdı. Ali'nin halife olması gerekirken iktidar kavgasında Ebu Bekir halife oldu. İlk dört Halife arasında Ebu Bekir eceliyle öldü. Diğer halifelerden Ömer, Osman ve Ali yaptıkları kötülükler sonucu öldürüldüler. (İslam içi iktidar kavgası dünde vardı bugünde var.) Kerbela olayında da iktidar kavgası vardı. Muaviye Halife'ydi. Oğlu Yezid’i halifeliğe atadı. Ali’nin oğlu Hüseyin, Yezid’in halifeliğini tanımamış ve kendisini halife ilan etmişti. Destek sağlamak için Mekke ve Medine’ye ardından da Kufe’ye doğru yola çıkarken arkasında kimi kaynaklara göre 7 bin kimine göre 700 kişi ile Kerbela'ya geliyor. Kerbela denilen yere vardığında Hüseyin ve 77 dava arkadaşı vardı. Yezid tarafından 10 Ekim 680’de Kerbela denilen yerde susuzluğa mahkûm edilerek öldürüldü. Bu katliam İslam içi ilk ciddi bir ayrışma oldu. Kerbela vahşeti Şii-Sünni bölünmesini kalıcı hale getirdi.İran şiiliğin merkezi oldu. Yemen ve Suriye'de şiilik vardı ama İran da ki gibi güçlü değildi.Hüseyin'in yolundan giden Humeyni 1979 'da İktidara geldi. Şiilerin yaptıkları ilk iş muhalifleri en acımasız işkencelerle öldürmek ve devrimcileri, aydınları cezaevlerini doldurmak oldu. Vinçlerde İdam ettiği kızları "öteki dünyaya" bakire gitmesinler diye önce tecavüz edip sonra kanlarını çekiyorlardı. İdam ettiği insanların kanlarını hastahanelerde kullanıyorlardı.
Şiiliğin Anadolu Kızılbaşlarıyla hiç bir ilişkisinin olmadığını yazan bir çok kaynak var. İsteyen bu kaynaklara ulaşabilir. (Tabi ki merak edenler) Anadolu- Mezapotamya-Kürdistan'a Şiilik üzerinden Ali'cilik yayıldı. Osmanlı kaynaklarında Alevilik ile ilgili bir belge olmadığına dair bir çok araştırmacının kitaplarında görmekteyiz. Resmi tarihçilere ve Çakma Alevilere göre; Alevilik islamın özü yapıldı. Ve öyle de pazarladılar. Kuran'da, İslam'da Alevilerin oldu. Dolayısıyla Hakiki müslümanlarda Aleviler oldu.
Oysa Anadolu'da yaşayan kızılbaşlarda islamın hiç bir şartı uygulanmıyordu,islamdan hiç bir eser yoktu. Ne Ramazan orucu ne de namaz vardı ne de diğer islamın şartları. Kızılbaşlarda Müsahiplik, Pirlik, Semah, Müzik ve Dem'lenme vardı. İslamcı İmam Ali, İmam Hüseyin diye dizilen imamlık vardı, Kızılbaşlarda Pir'lik vardı. Kızılbaşlarda Kadın erkek eşit görülüyordu. Arap imamlarında çok eşlilik var Kızılbaşlarda tek eşlilik vardı. Kızılbaşlarda kadın erkek birlikte semaha duruyorlar. Özellikle T.C sonrası Türkçülüğün geliştirilmesi ve Diyanet'in kurulması sonucu dergahlar kapatıldı, cemler yasaklandı, İnkar ve Asimilasyona tabi tutulan Kızılbaşlar arasında gelişen kırılmalar sonucu musaiplikten, dayanışmadan, zalime ve zulüme karşı durmaktan koptular. İslamın şartlarına göre, ramazan aylarında gece kalkıp sahura kalktılar. kendilerini oruçlu göstermek için. Mesela Kızılbaşlar arasında musahiplik çok kutsaldı, bugün bu geleneği devam ettiren kaç Alevi var.
Osmanlı kaynaklarına 1800 lerin başında girmiş olan Alevilik yerine Kızılbaşlık-Zerdüştlük ve rafizilik diyen kaynaklar karşımıza çıkıyor. Çakma Aleviler Kerbela vahşeti için imam Hüseyin zulme başkaldırdı diyip sahipleniyorlar. Peki bugün neden zulme başkaldırmıyorlar. Bugün niçin zulme karşı hak yolundan gitmiyorlar. Yoksa bugün baskı-zulüm yok mu? Bügün aleviler arasında zalimlerle içiçe geçmiş, ırkçı olan ve çok zengin olup emekçilere kan kusturan devletin alevileri var. Bir çok sağcı şeriatçı kurumların başında devletin Alevileri var. Cem evleri adı altında islamcı biat kültürü ve otaritesi öğretiliyor. Atatürk'ü sevmeyen Alevi olamaz diyen zihniyetler zalimliğin ve unutturma kültürünün piyasacı pazarlayıcıları olmuşlar.
Zulme karşı olanlar öncelikle kendileriyle yüzleşmelidir, hesaplaşmalıdır.