Milliyetçilik ve ırkçılık çok eskilere dayanan bir olgudur.

Bunlar birbirinden ayrı terimler ama bu terimler birbirine katılarak tarif edilmeye çalışılıyor. 

Milliyetçilik, Fransız Devrimi zamanında 1789 yıllarında aynı görünüme sahip olanlar için tarif ediliyordu. Hitler de bundan yola çıkarak ari ırk teorisini geliştirdi. Alman ırkının sarışın ve mavi gözlü olduğunu, ülkede yaşayan Yahudilerin, Roma ve Hintlilerin bunlar gibi görünmediğini söylüyordu. Milliyetçilik ve ırkçılık, ikisi de birer kültürel olgudur. Irkçılık ve milliyetçilik tüm kültürlerde mevcut bir kültürel olgudur. Milliyetçilik ve ırkçılık geçmişte Almanya'da yahudilerden kaynaklanan birer olgu değildir.
 

Geçmişte Almanya'da Hitler döneminde sadece Yahudiler değil, Hitler gibi düşünmeyen insanlar da zarar gördü.
 

Bugün de Avrupa'da gelişen milliyetçilik ve ırkçılıkdan ilk olarak göçmenler zarar görebilir. Avrupa'da yabancı sayısı çoğaldıkça önyargılı bir şekilde yabancı düşmanlığı da artıyor. Almanya'da da İslam düşmanlığı artmaktadır.
 

Nationalsozialistischer Untergrund (NSU) / nasyonal sosyalist hücresi  8'i Türk kökenli,  1'i  Yunan ve 1'de Alman Polis memurunu öldürmüştür.
 

Zaman zaman Alman polis teşkilatı tarafından faşist ırkçı ve milliyetçi hücreler ele geçiriliyor.
 

Tüm Avrupa ülkelerinde milliyetçi ırkçı ideolojiyi savunan partiler meclise girebiliyor. Almanya'da yabancı düşmanı milliyetçi parti tüm federal parlamentolara girmiş durumda. Milliyetçilik ve ırkçılığa karşı sivil kuruluşlarla birlikte örgütlenmek gerekir, yani neme lazım dediğimiz sürece biz göçmenler olarak ilk etapta zarar gören oluruz.