Gazeteler, olayları doğru düşünüp  değerlendirebilecek sözcüklerle gözler önüne sermeyi başarabiliyor mu?


Bayilerde asılı duran; gelip geçenin göz zevkini şöyle bir doyursun diye "gelin ceyizi" gibi sergilenen boyalı renkli kağıtlar mı? Kahvehane masalarında dolaşan gazetenin sadece spor sayfası mı? ya da aylak aylak sadece gazete başlıklarına bakılması mı ?

Yoksa, her hangi bir şeyi sarmamıza yarayan, paket işlerini gören kağıt parçaları mı? Koltuğumuzun altına; dürülmüş bir şekilde çevreye kültürlü insan imajı bırakmak için taşınan bir görüntü mü?
Ya da, masasın üzerine yayılarak kullanılan ve sonra haşur huşur toplanarak çöpe atılan sofra örtüsü mü ?

Sizce gazete nedir? Gazetenin sırtını bir yerlere dayatmak mı? Bilgi dağarcığımızı kirletmek mi? Asparagas habercilik yapmak mı? Emekten yana olan gelişmeleri çarpıtarak dinciliği ve türkçülüğü, yüceliği ve üstünlüğü daha güçlü göstermek mi?

Kamuoyunu çok yakından  ilgilendiren konuları çarpıtıp, duyarsız kalmak mı? Yaşananların hiç bir  gerçekliği olmayan bir haberi, insanların kişilik haklarına saygısızca saldırarak yapılan habercilik örneği mi? Gazete, yanlış veya doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan haberlerin aracı mıdır? Gazete, kendisine çıkar sağlayacak olanlara aşırı bir saygı ve hayranlık göstererek yaranıp yanlı haber yapmak mı?


Kutsal meslek, ya da habercilik bu mu?

Yabancı dergilerden ya da takvim yapraklarından kesilen Playboy kadın fotoğraflarının yayınlayıp altlarına  asparagas yazıları en bayağı bir biçimde yazan mıdır? Yayınlanan resimlerin dünyadaki farklı yerlerden çekilmiş olduğunu defalarca başka başka gazetelerde yayınlanmasına rağmen, bunu yapmaktan geri kalmayan bir gazetecilik ve habercilikle karşı karşıyayız. Türk medyasında bazı haberler “açık açık ben yalan haberim” diye bağırdığı halde sorgulamadan ve düşünmeden inananlar anadolu çomarlığından kurtulamıyanlardır.


Sizce gazete ve dergi okuru kimdir ve neyi amaç edinmelidir? Neye hizmet etmelidir? Gazetenin, sırf resimlerine bakanlar mı? Her okuduğu habere inanan ve bununla da kalmayıp , çevresiyle gazete ağzıyla konuşan mı?

Peki bu insanlık, bilgiyi ve okumayı neden merak etmiyor? Bilgilenmekten ve öğrenmekten neden nefret ediyor? Durum bu kadar berbat mı gerçekten? Peki, doyurucu bir gazete ya da dergi arayan insanlar yok mu? Tabi kii var, hemde boyalı basının, yüzüne bile bakmayan insanlar var.


Evet sizce kazanan kim, kaybeden kim? Bilmeyi, öğrenmeyi, bilgi ve bilinci, aydınlanmayı merak eden mi? İnsanı seven, insanın güzelliği için emekten yana olan, ırkçının ve zalimin karşısında olan gazete ve dergiler mi?


Belki çok zorlukla karşı karşıyalar, kocaman kocaman pahalı reklamlarla cirolarını şişiremiyorlar. Devletin yandaş medyası olmadıkları için, sürekli tehdit,santaj ve baskı uygulamalarından kurtulamıyorlar. Güneşin doğduğu bölgede olup biten vahşetleri, zulümleri ve savaş halini haber etmeyenler devletin "gözde gazeteleri" olmaya devam ediyor.


Güneşin yoldaşı kürdleri yok sayan gazeteler devletin barbarlığını haber yapmıyorlar. Yapılan haberlerde iktidarın zulmünü övüyor. Türk basının da; Gavur, Alevi, Kürd, Rum,Yahudi, Ermeni ve Asuri düşmanlığı üzerine kurulu ırkçı ve dinci medya grubu var. Türklük ve dincilik duygusunu nefretle yayanlar var. İşte bunlar nefret söylemiyle yanyana gelen aynı yolun çıkarcı yolcularıdır. Medya grupları bu alanda yalakalığın arayüzünü oluşturuyorlar. O arayüzde helalce ve bencilce nasipleniyorlar.


Yalaka ve dalkavuk medya; Sahte belge, el yazısı, fotomontaj ile fabrikasyon dedikoduların duyurulması gibi yöntemleri sosyal alanda bireyleri ve toplumları yönlendirmek amacıyla, bilgi çarpıtma, bilgiyi tahrif etme, yanlış bilgilendirmek için çalışmaktadır.


Sizce haberci kimdir?

Gazete köşesinde kurulan ve her gün sırf köşesini doldurmak için yazan mıdır? Kalemini egemen güçten yana kullanarak sisteme ve düzene yaranan kişi midir? Sorun sadece para kazanmak mı köşesinde polislik ve savcılık mı yapmak. Oturduğu yerden kulak mı çekmek? 

Herşeye rağmen, yüreğimize su serpen, yalnızca insan olmayı onur sayanların, emek sevgisi ile habercilikte ısrar edenlerin varlığı aydınlanmaya ışık oluyor. Çünkü onlar filizdir, güçsüz filizlerdir belki, ama gelecek için umutlarımızdır.

Kuşkunuz olmasın bir gün tüccar habercilerin ve gazetecilerin sonu gelecektir. İstediğimiz sadece gerçek haberciliktir. Yalan artık fena halde sıktı... Habercilik ve gazetecilik, emekten yana yazmak istediğini yazamayacağın bir meslek olmasın.

Haberin sesi
başkaldıranların sesidir...
itaat etme, diz çökme, boyun eğme
Emeğin direnişi saygı ve sevgidir...