Ülkemiz Türkiye basiretsiz yönetiler savaş ve kan sevici AKP iktidarı sayesinde faşist bir devlet yapılanmasına doğru hızlı adımlarla yol almaktadır.
Uzun bir süredir toplumsal güçlerimiz tarafından tartışılan, acaba Ortadoğu bataklığınamı "sürükleniyoruz" düşüncesi, bugün yerini Orta doğu baaklığından nasıl "kurtuluruz" denklemine bırakmıştır. AKP devletinin Sarayın savaş konsepti komşularımızla Suriye ve Irak eksenli çatışma formülleri ülkemizi Orta doğu bataklığının bermuda üçgeninin merkezine sürüklemiştr.
AKP devletinin mezhepçi tekçi ve Türk-İslam sentezine dayalı politik manevraları ülkemizi Ortadoğu ve Orta Asya'da ne kadar cihatçı tecavüzcü barbar ve islamcı olduğunu iddia eden cani çete varsa komşu ülkelere müdahale doğrultusunda harekete geçirmiştir.
Ülkemiz Türiye, Kürt corafyası gerek içerde ve gerekse güney komşu ülkelerdeki faşist islami cihatçı tecavüz çeteleri tarafından kuşatılmakla karşı karşıysadır.
Bütün bu vb. nedenlerden dolayı halklarımız demokrasi güçleri, AKP devletinin savaş konsepti dayatmalarına karşı olan toplumsal grup ve bireylerin Faşizme Karşı Ortak Cephesi, önümüzde görev olarak durmaktadır. Geleneksel devlet aklı AKP devleti Osmanlı hinterlandı rüyası peşinde koşmak için gereken tüm girişimlerde bulunmaktan kaçınmamktadır. Geleneksel devlet aklı AKP devleti Saray bu amaçlarına ulaşmak için ülkede var olan sistemin devre dışı bırakılarak yei bir sistemle yoluna devam etme kararlılığındadır. Bu sistem son yılarda dile getirilen Türt tipi başkanlık sistemi olarak ileri sürülen açık faşist diktatörlütür.
AKP devleti ve Saray tarafından İleri sürülen sistem, 'Türk tipi başkanlık' sistemi devlet yönetiminin tek elde toplanması, yargı, yasama, yürütme arasında erkler ayrılığının ortadan kaldırılarak devlet başkanın yetkisinde toplanarak, deyim yerindeyse padişahlık ve halifelik ilişkilerinin hüküm sürdüğü bir sistem olarak ifade edersek, yanılmış olmayız.
Bu sistemin, AKP ve Saray tarafından talep edilmesi tesadüfü değildir. Bu sistem aynı zamanda geleneksel devlet aklınında talebidir. Geleneksel devle aklı, AKP devleti, Saray hedeflerine ulaşabilmek için savaş konsepti dayatmasına baş vurmuştur. Başarılı olmak için, geleneksel devlet aklı kendi içinde bir koalisyona ihtiyac duymaktadır.
Son günlerde bu savaş koalisyonunun oluştuğuna şahit olmaktayız. Bu koalisyonun ortakları kendinlerini 'anadolu aslanları' olarak adlandıran son dönemde AKP iktidarının yarattığı gasptan nemalanarak palazlanan 'ticaret' adı altında devlet ihalelerinden, rüşvetten, kamu mallarını talan etmekten elde ettikleri gasplarla oluşan ve yuvarlanarak katlanan sermaye sahibi oligarşik burjavalardır.
Bunun siyasal ayağını ise AKP, MHP, Ergenokon çeteleri, Vatan Partisi, CHP içindeki ulsalacı kanadın önde gelenlerinin oluşturduğu kanat olarak adlandırabiliriz. Bu kanadın temsilcisi Deniz Baykal'dır. Son günlerde savaş koalisyonunda yer alanların, 'memnuniyet' açıklamalarını dikkatle izlediğimizde PKK ve PYD bahane edilerek Suriye topraklarına sefer ilan edilmesi için çığırtkanlık yaptıklarını görebiliriz.
Savaş sevici davranışlarıyla, D. Perinçek ve D. Baykal'ın, açıklamaları konuya yeterince ışık tutcak cinstendir. Türkiye halklarına, Kürt ve diğer azınlıklara, başta Aleviler olmak üzere farklı inançlara yöneli olarak oluşturulan savaş konsepti ve koalisyonu, ülkeyi yeni felaketlere sürükleyeceğinin emarelerini açıklamalarından görebilmekteyiz. Karşımızda, faşist, gerici, yobaz, tecavüzcü barbar çetelerle işbirliği yaparak, halklarımıza, toplumsal güçlerimize karşı oluşturulan gerici faşist bir savaş cephesi bulunmaktadır.
Türkiye halkları, toplumsal güçleri, demokrasi güçleri bu faşist savaş cephesine karşı, kendi ekseninde Faşizme Karşı Ortka Cephe etrafında birleşmelidirler. Bu cephe, savaş koalisyonunu oluşturan güçler dışında, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bileşim olmalıdır. Savaş karşıtı, faşizm karşı cephe'de, özen, ne kadar geniş tabanlı olacağı ve savaş karşıtı güçleri bir araya getireceği ilkesine dayanmalıdır.
Faşizme ve savaşa karşı oluşturulacak cephe'de, esnek davranılarak mevcut sistemden, gidişattan memnun omayan, tüm toplumsal katmanlar, etnisiteler, inançlar, sivil toplum kurumları, partiler, değişik demokratik örgütlenmelerin yer almasının sağlanması için, gereken çaba harcanmalıdır.
Türkiye demokrasi güçleri, Kürtler, Aleviler, devrimciler, yurtseverler, sosyal demokratlar bu sürecin, bileşmin omurgasını oluşturmalıdırlar. Faşizme ve savaşa karşı ortak cephe oluşturmak kaçınılmaz ve ertelenemez bir görev olarak karşımızda durmaktadır.
Geç kalmak, ertelemek yarın, 'eyvah' dememizi gerktirebilir. Fırsat tanımayalım!
27 Şubat 2016
E posta: [email protected] Face:aliekber.pektas
Twitter: @AliekberP