DİTİB'de 'Türkiye Kriterli' basın toplantısı
Türkiye dışişleri bakanı Pr.Dr.Ahmet Davutoğlu 5 günlük bir Almanya ziyaretine 1 Aralık günü 4 saatlik gecikmeyle Hamburg'dan başladı .Almanya ziyaretinde esas olarak,Almanya'da Neo-Nazilerce öldürülmüş göçmenlerin cinayetlerinin aydınlatılması ve Bonn'daki Afganistan Kongresi için geldiği açıklandı .
Hamburg'a, Cidde'den geldiği açıklanan bakan Davutoğlu, SPD'li Olaf Scholz'la Senato binasında yapacağı görüşmesini, havaalanında gerçekleştirdi.
2001 yılında Altona semtinde Neo-Nazilerce öldürülen sebze toptancısı Süleyman Taşköprü'nün ailesini ziyaretle devam etti.
Hamburg'daki Türk basını bakanın geç gelmesinden dolayı, Taşköprü ailesinin ziyaretine katılamadı denebilir.
Saat 13.00 de DİTİB'e baglı Hamburg Mescid-i Aksa camiinde yapılması proğramlanan görüşme ancak saat 15.20 de gerçekleşti.
Dışişleri bakanı ve yanındaki başbakanın özel kalem müdürü,yurtdışı Türkler ve akraba topluluklar başkanı ,Berlin büyükelçisi ve Hamburg başkonsolosu geniş bir koruma ekibiyle geldiler.
Alman ve Türk medyasının yoğun ilgi gösterdiği karşılama da yaşları 20-30 arasında olan ve Türkiye'den gelen özel korumalar soru sormak isteyen basın mensuplarına kaba davranışlar sergilediler.
"Bedelli askerlik neden 5.200 €'dan birden 10 bin €'ya çıkartıldı ,avrupa'daki yaşanan ekonomik krizden ve genclerimizin işsizliginden haberiniz yok mu? diye sorumun karşılığı neredeyse korumaların sille tokatlarıyla sonuçlanacaktı .
"Sorunuzu içeride sorarsınız" denerek oldukça kaba ve sert bir tavırla, soruyu soran benim sağımdan -solumdan korumalarca çekiştirilerek sözüm kesildi.
Sanki bakana saldırı yapılıyormuscasına panik havasında bakanın etrafinda etten duvar örüldü.
DİTİB görevlilerinin "örgüt mensubu bu" demekten "seni polise teslim ederiz" tehditlerine açıktan maruz kaldım.
Susturmak için kulp takmak gerekiyordu anlaşılan.
Yüksek sesle "Türkiyede miyiz ki, keyfi davranıyorsunuz "dememle,başbakanın özel kalem müdürü olduğu söylenen Çağatay Kılıç, yanıma gelerek "ne demek istiyorsunuz ben Türkiye'den gelen bir milletvekiliyim" sözünü bir mahalle kabadayısı edasıyla söyledi.
Yaşananaları görmüyor munuz? dememle birlikte toplantı salonuna döndü.
Aynı zamanda bir TV kameramanı arkadaşın yaşananları görüntülemesi engellenmek istendi onun da çekiştirilmedik yanı kalmadı .
Biran da olsa soru sormam acaba yanlış mıydı, duygusuna kapılmadım diyemem.
Beni yakından tanıyan dostların müdahelesi,sıcak dayanışması ve sahiplenmeleri sonucu toplantı salonuna alındım.
Bakanın yaptığı kısa bir konuşmasının ardından sorular bölümüne geçileceği açıklandı .
Bu defa "basın mensupları dışarı çıksın" denilerek basına kapalı sorular bölümüne geçildi.
Sözde soruyu içeride soracaktım ,ama basını dinlemeye hiç niyetleri yoktu.
Peki neden kameralar önünde açıktan yalan söylenmişti "sorunuzu içeride sorarsınız" diye.
Görevlilerce "basın mensupları dışarıya çıksın",dendiğinde biraz önce dışarıdaki yaşadığım haksızlığa tavırsız kalınmıştı , bu defa tüm basına yapilan saygısızlığa göz yumularak sessizce dışarı çıkıldı .
Bence basın modülüne gönderilen mail de, basının sadece resim çekebileceği,sorulara izin verilmeyeceği belirtilseydi daha doğru olurdu.
Bu durumu, kendisini dışişleri bakanı A.Davutoğlu'nun danışmanı olduğunu açıklayan Osman Mert adlı görevliye söylediğimde,
toplanti bitiminde dışarıda giderayak bakana bir soru sormama izin verildi.
" Bedelli askerlik avrupa da yaşanan ekonomik krize rağmen neden 5.200€ dan 10 bin €'ya çıkartıldı " soruma, bakan,gülerek "21 gün askerlik yapma da kaldırıldı " diyerek kısaca lakayıt bir cevap verdi.
Hepsi bu kadarmış..." Toplantıda "sizin sorununuz bizim sorunumuzdur " diyen bakan, basını pek dikkate almaz tavırla basın toplantısına son verdi.
Nazi cinayetlerinin aydınlatılması için Türkiye hükümetleri neden bugüne kadar sustular,
Suriye'ye Türkiye'nin müdahale hırsı nereden geliyor, arkasında Amerika mı var ?
Dersim katliamı tartışmaları yapılırken ve eski arşivlerin açılması gündeme gelmisken,Kürtlere karşı yapılan siyasi kıyım ve gözaltı furyasının, KCK operasyonlarının arka planında neler var vb. sorularım cebimde kaldı .
Halbuki birçok basın mensubu arkadaşın soru sormak için önceden hazırlık yaptıklarını biliyorum.
Saatler süren bekleme ve kısa bir cevap.
Ümit edelim de bu olumsuzluk gelecek için ders olur.
"Türkiye kriterleri" uygulanarak Almanya'da basını terbiye etmeye çalışanlar günün birinde çok yanıldıklarını anlayacaklardır.