İran Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani’nin, Bağdat’ta Amerika’nın hava saldırısı sonucu öldürülmesi Ortadoğu'da, ABD-İran ilişkilerinde yeni bir küresel emperyalist savaşın işaret fişeği mi değil mi, önümüzdeki süreçteki olası gelişmelerle göreceğiz.
ABD Temsilciler Meclisi'nin azlini onayladığı Başkan Donald Trump'ın Senato'da nasıl yargılanması gerektiği gündemdeyken Oratdoğu, Irak'ta patlayan bombayla sarsıldı.
ABD başkanı Trump adeta kendi siyasi geleceği için Ortadoğu'yu yakacak bombayı patlatmaktan uzak durmadı.
Sevgi ile andığım Ozan Mahsuni'nin 70'li yıllarda Vietnam'ın işgaline karşı yazdığı „Amerika katil katil“ türküsünü bugün bir kez daha dinledim.
Küba'ya 58 yıldır insanlık dışı ekonomik ambargoyu uygulayan, Bolivya'da seçilmiş demokrat hükümete karşı darbe tezgahlayan, Venezuela'yı kan gölüne çevirmek isteyen, Türkiye'deki kanlı 12 Eylül darbesinin mimarı ABD'yi nefretle kınıyorum.
Yine İran'da binlerce muhalifi, demokratı ve komünisti, kendisi gibi düşünmeyen dini grupları, özellikle de Kürtleri fütursuzca idam eden, Molla rejimini lanetliyorum.
“İslami Devrim“ çetelerince Irak'taki son kitle gösterilerinde öldürüldüğü ileri sürülen yüzlerce göstericinin henüz kanı kurumadı.
Öte yandan Avrupa'nın göbeğinde düzenlenen suikastler sonucu katledilen Serafkendi ve Kasımlo gibi tanınmış Kürt liderlerini hiç kimse unutmuş olamaz.
Özgür gazeteciliğe ve kadın haklarına temelden düşman, en sıradan demokratik adımları bile yasaklarla boğmaya kalkışan şeriat yanlısı molla rejimini de nefretle anıyorum.
Gerekçesi ne olursa olsun Ortadoğu'yu yeniden sonsuz bir kan gölüne çevirmek isteyen „insan hakları ve özgürlükler“ maskeli emperyalist katillerden iğreniyorum.
İçinde bulunduğumuz kış mevsiminde yeni acılara, katliamlara ve mülteci dalgasına yol açacağı olası bir savaşın kazananı, çok kutuplu yeni dünya düzenini kendi lehine çevirmek isteyen bir avuç enerji, petrol ve silah tekelleri, kaybedeni ise milyonlarca ezilen yoksul halklar olacaktır.
Bağdat'ta Süleymani'nin öldürülmesinden sonraki iki gün içerisinde sosyal medyada yapılan ilk yorumlara bakıldığında; bazı kürt ve sosyalist çevrelerde „kötünün iyisi“ arasında (ABD ve İran) aleyhte veya lehte belirlenen utangaç „tavırlar“ dikkat çekmektedir. Bu olsa olsa zalimlerden birine destek vermektir.
Ortadoğu'da Rusya ve Çin'in desteği ile ABD'ye karşı yeni bir güç dengesi olmaya çalışan demokrasi düşmanı molla hükümeti İran ile, Latin Amerika'da kan, katliam ve vahşetle tanınan, Hiroşima'yı ve Ortadoğu'yu çıkarları uğruna kana bulamış Okyanus ötesindeki ABD, Ortadoğu halklarının dostu olamaz.
Emperyalist tekellerin yeni dünya düzeni için dökülecek kanlara ve akıtılacak gözyaşlarına sessiz kalınmamalıdır.
Günümüzde demokrasi güçlerinin vazgeçilmez görevi; 1980'li yılların ortasındaki Almanya'da yaşandığı gibi, yüz binlerin meydanlarda birlikte haykırdığı güçlü bir barış hareketini yeniden yaratmaktır.
Katliamcılığı ayyuka çıkmış savaş baronlarına umut bağlamak demokrasi güçlerinin tavrı olamaz.