Gençlerin 15 Mart’ta dünya çapında “Okul Boykotu” olarak başlattıkları öğrenci eylemlilikeri, uzun soluklu, kuralları belli olmayan bir maratonun başlangıcıydı. Hayli yankı uyandırdı. 24 Mayıs’ta ikinci kez dünya çapında gerçekleştirdikleri eylemlilikleri; “okulu asmak meşrulaştırılamaz” yönlü büyük tartışmalara kilitlendi. En azından Almanya politikacıları ve medyası bu yönlü harıl harıl çalıştı. Boykotun yasaklanmaması için; eğitmenler, belirli kurumlar-partiler devreye girdi bir şekilde.
Ve nihayetinde 20 Eylül’e gelindiğinde, “Okul Boykotu” şiarıyla başlayan eylemlilikler üçüncü kez gerçekleşirken; “Küresel İklim Grevi” olarak mühürlendi!!!
Can Çocuklar! Tabii ki duydu sizi o koca koca ülkeleri yöneten politikacılar. Bu eylemleriniz neleri neleri değiştirdi. Sizlerin dahi olmadı bunlardan haberi.
***
Greta Thunberg dünya sahnesine çıktığında ülkesi, gerçekleşecek olan bir seçim arefesindeydi. Parlamento Binası önünde otururken elinde tuttuğu dövizde: “Mevcut sistem içerisinde çözüm bulmanız imkânsızsa, biz sistemi değiştireceğiz” yazıyordu. 24 Mayıs’taki ikinci Okul Boykotu öncesi; otistik hastalık kapsamında bir hastalığı olduğu açıklandı. “Otistikler dünyanın en iyi insanlarıdır” manşetleri kapladı ortalığı.
Milyonlarca genç harıl harıl “Global İklim Boykotu” sayfalarına kenetlendi. Gençliğin özelliğidir isyanını omuz omuza akıtma ihtiyacı. 20 Eylül’e gelindiğinde; yine sardılar karıncalar gibi heryeri. Bu tertemiz çocukların enerjisi hepimize geçti. Üçüncüsü gerçekleşen bu Boykot’ta; katılımcıların sayısı öncekilere oranla üçe katlandı. Öğrencilerin arkasında, onların sayısını ikiye katlayan bir yetişkin topluluğu da vardı.
***
Can Çocuklar! Tabii ki duydu sizi o koca koca ülkeleri yöneten politikacılar!
Öğrenciler bu eylemlere katılana dek, bir dizi engelin üstesinden gelmeyi başardı. Berlin’deki öğrenciler, 13 Eylül’de boykot provası yaptı –diğer şehirlerde de yapıldı bu-. Bunun üzerine Eğitim Bakanı: “Klima Boykotuna katılmak yasak” diye bir ilam yayınladı. O tarihten itibaren sayısız okul öğretmeni-müdürü: “Çocuklar katılacaklar. O gün okula gelmeyeceklerine dair, zaten 16 yaş altı çocukların ailelerinin bir form doldurması gerekiyor. Kollarından tutup ‘gidemezsiniz’ diyemeyiz ya” yönlü açıklamalarda bulundular. Hessen Eyaleti Kültür Bakanı; eylem için toplu olarak Frankfurt’a gitmek isteyen öğrencilerin “oraya gitmeleri bir okul etkinliği kapsamında olmadığı için gidemezler” yönlü bir ilam yayınladı. Diğer eyaletler ve şehirlerde olanları aktarmaya sayfalar yetmez...
İşçiler-memurlar bu eylemlere katılana dek, bir dizi engelin üstesinden gelmeyi başardı. Almanya’da 1952 yılından itibaren “Politik Grev Yasağı” yasal. Yani somut bir tarif uygulaması talep etmeyen grevler yasak. Ekonomik ve politik talep-grev teorilerinin anavatanı olan bu ülkede, sendikalar bu boykotları temsili olarak desteklemişlerdi. Birçok büyük firma: “İşçilere 20 Eylül için izin vermeyeceğiz. Bu ‘Politik Grev’ kapsamına girer” açıklamalarında bulundu. Bazı İşçi Temsilcilikleri: “Tatil iznimizden bir günü, bu boykotta yemek için elimizden geleni yapalım” çağrılarında bulundu. Büyüğünden küçüğüne bütün şehirlerde, 20 Eylül’de alanlarda olmak isteyen sendikalı işçiler-memurlar; “tatil izni” yazdırabilmek için hayli çabaladılar.
***
Diğer iki boykotta olduğu gibi, 20 Eylül’de yapılacak olan 3. Boykot öncesi de öğrencilerle radyo röportajları, televizyon programları yapıldı. Bu kez ağırlıklı olarak 18 yaşını doldurmuş ve Yeşiller Partisi’ne üye olan üniversite öğrencileri öne çıkarıldı. Artık bunlar, bu hareketin resmi sözcüleriydi! Bu öğrenciler “Fridays For Futur” hareketinin giderlerini karşılayabilmek üzere bazı firmalarla, maddi sponsor olmaları yönlü görüşmeler gerçekleştirdiklerini açıkladılar. Kendilerine; “maddi sponsora ihtiyacınız olmasa gerek. Bugüne dek sokaklara dökülenler, temsilcilerinden bir kuruş talep etmediler” denildiğinde ise, “bu hareket büyüdü, profesyonel politika yapması gerekecek” yanıtını aldılar.
“Politika Yapma-Düşünce Özgürlüğü” sarmalı içerisinde, düşünmenin sınırsız özgürlüğünü kullanabildiklerini-dillendirebildiklerini düşünen, yürüyen bu gençler, hem de hiç ama hiç haberleri dahi olmadan; izinli-iktidarda olan birkaç partinin yaptığı politikaların damgası altında bırakıldılar.
Böylesi faaliyetleri neye evireceğini en küçük hücresine kadar hesaplayan Almanya gibi hayli usta bir ülke dışındaki diğer ülkelere bakıldığında da; bu deneylerin-deneyimlerin prototiplerinin uygulandığı görülecektir.
***
Can Çocuklar! Tabii ki duydu sizi o koca koca ülkeleri yöneten politikacılar!
Siz-biz dünya çapında sokaklardayken onlar, tam da 20 Eylül’de; CO2 Sertifikaları-Vergisi düzenlemesini parlamentodan geçirdiler bile. “Yinelenebilir Enerji Sistemi”nin, evlerimizdeki yakıt sistemine dek nasıl uygulanacağını yasallaştırdılar bile.
Sizler: “Yarın çok geç olacak, hemen şimdi. Yerkürenin sıcaklığı 2 dereceye ulaştığında canlılar yaşayamayacak. 1.5 dereceye yükselmiş, hemen şimdi engellemelisiniz” diye haykırdınız heryerde. Onlarsa: “Tabi tabi hemen şimdi. Kendi ellerimizle batırdığımız dünyayı, yine kâr ede ede, sizin sırtınıza basa basa kurtaracağız” diyerek gerçekten hızla yol katettiler bile.
Sizler bu deneyimlerinizin henüz farkındalıksız tanıklığındayken, bizler de 21. yüzyıla özgü bu “kitle hareketleri sonuçları”nın tanıklığındayız. Tek kelimeyle çok ustaca tasarlanmış, koca bir TRAJİ-KOMEDİ yaşamaktayız yani!!!
Herşeye rağmen iyi ki boykotlara-yürüyüşlere geçtiniz! Kendi kuşağınızın yol deneyimlerinin keşfine çıktınız! Bütün bunları, tüm olanları farkedeceksiniz birgün. Gerçekten özgür düşünüp düşünemediğinizi, düşünce akışlarınızın bentlerle engellenip nasıl başka yollara kaydırıldığını... farkedeceksiniz birgün. Çok çok farklı sarmallarda döndürülüyor olmanıza rağmen, tüm gençlik hareketleri tarihleri gibi: Farkettiğiniz anda seçtiğiniz yaşam yolu, hayallerinizi gerçekleştirme isteğinizin-cesaretinizin gerçek aynası olacak.
Ve belki de ileride, dünya bilgisi-deneyimi henüz çok yetersiz olan bir kuşak daha, kendi yolculuğunda, bizim henüz tahmin dahi edemeyeceğimiz farklı farklı “değiştirme-devirme” yolları keşfedecek...