5 Şubat “The Intercept” de: ”Alman medya devi Axel Springer İsrail’in yasadışı yerleşim yerlerinden para kazanıyor” başlığıyla yayınlanan yazıyı Almancaya çevirmişler: Almancasından aktarıyorum.
Springer’in İsrail’deki, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşim yerlerinde bulunan satılık evleri listelediği ilan sitesinin reklamında “Nehirden denize” spotu kullanılmış.
Hanno Hauenstein’ın bu yazısı 5 Şubat 2024’te “Alman Medya Devi Axel Springer İsrail’in Yasadışı Yerleşim Yerlerinden Para Kazanıyor” başlığıyla “The Intercept” dergisinde yayımlandı.
Almanya’nın 20. yüzyıldaki karanlık geçmişiyle baş etmeye çalıştığı yollardan biri, sözde devlet aklı - kelimenin tam anlamıyla devlet aklı - aracılığıyla İsrail’i desteklemektir. Alman kitle iletişim araçlarına nüfuz eden bu bağlılık, Hamas’ın 7 Ekim’deki saldırısından ve ardından İsrail'in Gazze Şeridi’nde Filistinlilere karşı açtığı savaştan sonra daha da yoğunlaştı.
Avrupa’nın en büyük yayıncısı Axel Springer SE bu yaklaşıma bir örnek teşkil ediyor. Almanya’nın önde gelen gazetesi Bild’in sahibi olan Springer, İsrail yanlısı bir duruşa sahip. “Tanrı IDF’yi korusun [IDF: İsrail Savunma Kuvvetleri, İsrail Ordusu, vd.],” Springer’in sahibi olduğu Alman günlük gazetesi Die Welt, yakın tarihli bir başyazısında şunları söyledi. Şirketin CEO’su da Springer’in sahibi olduğu Politico dergisinde “Nehirden denize Filistin özgür olacak” sloganlarının Yahudilere karşı soykırım çağrısı anlamına geldiğini yazdı. Ve bu durumun Alman Hükümetinin Kasım ayındaki sloganın yasa dışı olduğu açıklamasıyla çeliştiğini belirtti.
İsrail’i insan hakları ihlallerine yönelik eleştirilere karşı savunmak bir şeydir. Ancak bu insan hakları ihlallerinden para kazanmak bambaşka bir şeydir. Ve Springer’in yaptığı da tam olarak bu. Springer’in İsrailli seri ilan sitesi Yad2 ülkenin en büyük ‘Craigslist’ benzeri seri ilan sitesidir: İsrail genelinde, uluslararası hukuka göre yasa dışı kabul edilen kiralık daireler ve İsrail yerleşim yerlerindeki satışlar da dahil olmak üzere emlak listeleri yayınlamaktadır.
Aralık ayında Yad2, web sitesinde daire satışlarını teşvik etmek üzere İsrailli bir ekonomi gazetesine kendi reklamını verdi-yayınlattı. The Marker dergisinde yayınlanan reklamda, “Nehirden denize” denilmekte ve her tarafa iğneler saçılmış bir İsrail ve Filistin haritası gösterilmekte. Haritada İsrail’in uluslararası kabul görmüş sınırları ile işgal altındaki Filistin topraklarını ayıran herhangi bir “yeşil çizgi” ya da başka bir işaret bulunmuyor. Benimsenen protesto sloganı altında reklam İbranice olarak devam ediyor: “Yad2 ileriye bakmanıza ve İsrail’deki yeni-bir sonraki evinizde bir gelecek inşa etmenize yardımcı oluyor.”
Yad2’nin reklamı, pek çok yorumcunun gördüğü gibi, Filistin yanlısı retoriğe karşı pervasız bir gönderme olabilir, ancak bu reklam aynı zamanda Springer’in İsrail’in bu yerleşim girişiminden nasıl para kazandığını da gösteriyor. Craigslist gibi, birçok kişi Yad2’de ücretsiz olarak reklam verebilir, ancak bazı reklam verme kategorileri (emlakçılar ve bayiler dahil) ilan yayınlamak için ödeme yapmak zorunda.
Bir Yad2 temsilcisine bu soru yöneltildiğinde “Web sitesinde reklam vermek özel kullanıcılar için ücretsizdir. Ticari kullanıcılar web sitesinin şart ve koşullarına göre ödeme yapmalıdır. Sitede vurgulanan ücretli listelemeler, reklam verenlerin erişimlerini artırmasına olanak tanıyor” yanıtı alındı.
Intercept, işgal altındaki Filistin Batı Şeria’daki yasadışı yerleşim bölgelerinde satılık ve kiralık binlerce daire buldu. Bunlardan 1000’den fazlası aracı kurumların ücretli reklamlarında görülen konutlardı; bu da Yad2’nin ve dolayısıyla Axel Springer’in bu kurumlar üzerinden para kazandığı anlamına geliyor. The Intercept’in listelerini tarayan bir uzmana göre, listelerden bazıları İsrail yasalarına göre yasadışı sayılan ileri karakollar ya da yerleşim yerlerindeki evlere ait; İsrail ordusunun güvenlik amacıyla el koyduğu ve şu anda Yahudi yerleşimcilerin evi olan özel Filistin arazilerinde başka konut reklamları da görülüyor.
İsrail’in işgal ve yerleşim politikalarının Apartheid’e katkıda bulunduğu sonucuna varan İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün İsrail ve Filistin direktörü Ömer Şakir, İsrail yerleşim bölgelerindeki emlak anlaşmalarını tanıtan reklamların yayınlanmasının insan hakları ihlallerine katkıda bulunduğunu ve bundan kazanç sağlandığını belirtti.
Şakir, “Bu yasadışı yerleşim birimlerinin inşa edildiği arazilerde el konulan şey Filistinlilerin yaşam alanlarıdır” dedi. “Nihayetinde bu şirkete, ciddi insan hakları ihlallerine katkıda bulunan böylesi faaliyetlerine son vermesi çağrısında bulunacağız.”
Şakir, pratikte Filistinlilerin (Batı Şeria ve Gazze’deki vatansız Filistinlilerin yanı sıra İsrail kimlik kartına ya da vatandaşlığına sahip olan Kudüs veya İsrail’den gelenler de dahil) yalnızca Yahudilerin yaşadığı yerleşim yerlerindeki konutları satın alma ya da kiralama haklarının olmadığını belirtti.
Bir şirket sözcüsü, “Axel Springer’de ayrımcılığa yer yoktur” dedi. “Bu, tüm Axel Springer şirketleri için geçerli olan ve İbranice dahil birçok dilde mevcut olan Davranış Kurallarımız’da açıkça düzenlenmiştir. Axel Springer, en hassas konularda-noktalarda dahi her türlü ırkçılığa açıkça karşı çıkıyor. Yad2’nin kullanım şartları hiç kimsenin cinsiyet, din, etnik köken ya da yaş nedeniyle ayrımcılığa maruz kalamayacağını açıkça belirtiyor.” (Aslında Yad2’nin hizmet şartları, kullanıcıların “taciz edici, küfürlü, düşmanca, tehdit edici, kaba, ırkçı içerik” yayınlamasını yasaklamaktadır, ancak özellikle ayrımcılığa dair bir belirtisi yoktur). Springer, Yad2’deki yerleşim bölgelerinde bulunan bu evlerin ücretli ve ücretsiz reklam kapsamına girip girmediklerine dair sorulara yanıt vermedi.
Şakir’e göre, İsrail yerleşim bölgelerindeki evlere yönelik seri ilanlar yalnızca ayrımcılıktan faydalanmakla kalmıyor, aynı zamanda Batı Şeria konut piyasasını yaşatılabilir hale getirerek İsrail yerleşim projesinin tamamını mümkün kılıyor.
The Intercept'te ise şunlar belirtilmiş: “Bu faaliyete katılan şirketler, Filistinlilere karşı sistematik olarak ayrımcılık yapan, inşaat izinlerini, kaynakları, yolları ve altyapıyı reddeden bir sistemden kâr sağlıyorlar. Ayrıca yerleşim yerlerinin ekonomik açıdan da sürdürülebilir-yaşatılabilir olmasına ve dolayısıyla yerleşim uygulamalarının daha da pekiştirilmesine yardımcı oluyorlar.”
Yerleşim yerlerinde Yad2
2005 yılındaki kuruluşundan bu yana Yad2, İsrail’in önde gelen çevrimiçi seri ilan platformu haline geldi. Kullanıcılar hayvanlardan silahlara dek her şeyi bu platformda arayabilmekteydi. Ancak bu sitenin başlangıçtaki büyümesi, esasta en popüler reklam kategorileri olmaya devam eden ve sitenin üst kısmında yer alan emlak ilanlarına ve ikinci el araba satışlarına dayanıyordu.
Daire satışına ilişkin yan sekme işareti, kullanıcıları, yalnızca işgal altındaki Batı Şeria’daki (Ocak ayı ortası itibarıyla) yasadışı Yahudi yerleşim yerlerinde yaklaşık 1.300 daire ve ticari alan da dahil olmak üzere çok sayıda emlak teklifine yönlendiriyor. Tüm bunların yanısıra Yad2 kullanıcıları, tamamen Yahudi yerleşim yerlerinde bulunan 1000 kiralık daireye ulaşabilmekte. Bunların 800’den fazlası satış ilanı, 100’den fazlası kiralık ilanı ve 100’den fazlası ise ticari emlak ilanı, yani aracı kurumların ücretli ilanlarıdır. Web sitesi, bölgeye göre aranabilir bir harita sunuyor; bu, Filistin köylerinin ve kasabalarının bulunmadığı bir harita.
Yad2 listeleri, aralarında Kochav Ha’Shachar, Kedumim, Talmon, Shilo, Eli, Psagot, Tekoa, Otniel ve Susiya’nın da bulunduğu Batı Şeria’nın ideolojik açıdan en uç konumlanış içerisinde olan yerleşim yerlerinden bazılarındaki satılık veya kiralık mülkleri içeriyor. Batı Şeria’da bulunan çoğu İsrail yerleşim bölgesinde olduğu gibi, bu yerleşim birimleri de sadece İsrailli Yahudilere hitap etmektedir. Bu güvenlikli sitelerde arazi satın almak ya da kiralamak, genellikle kısmen ideolojik değerlendirmelerle yürütülen bir iç onay sürecine bağlıdır.
İsrail yerleşim yerleri uluslararası hukuka göre yasadışı kabul ediliyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, diğer uluslararası kuruluşlar, İsrail ve Trump yönetiminden bu yana ABD dışında dünyadaki tüm devletler, işgalci ordunun işgal ettiği topraklara sivillerin nakledilmesini yasaklamakta. Bu yerleşim bölgeleri, işgal altındaki topraklarda bulunan Filistinlilerin karşılaştığı şiddetin, cinayetlerin ve rutin ev yıkımlarının daha da yoğun bir şekilde gerçekleştirilmesinde önemli bir katalizör görevi görüyor. İsrail, uluslararası hukuka aykırı olduğunu düşündüğü yerleşim birimleri arasında ayrım yapıyor. Batı Şeria’da bulunan ve şimdi yasal olan yerleşim birimlerinin büyük çoğunluğu, ülkenin kendi yasalarına göre dahi yasadışı olan ileri karakollar haline getirilmiş bir görüntüden ibaret.
Yad2’nin emlak listeleri bu tür ileri karakollardaki mülklerin reklamını yapmakta. Örneğin geçen hafta, İsrail yerleşim birimleri uzmanı Dror Etkes’e göre: Filistin’in El Halil kentinin kuzeyindeki Bat Ayn B bölgesindeki apartman daireleri için iki ilan vardı. İlanların hiçbirinde aracı kurumlardan ücretli teklif alınmadı. Yakın zamanda kaldırılan bu ilanda; 1,5 milyon şekel fiyatla 500 metrekare arazi ve yenilenmemiş dört odalı bir ev satışa sunuluyordu. Yani yaklaşık 400.000 dolar değerinde bir teklif. Halen aktif olan diğer ilanda ise 1,3 milyon şekel yani 350.000 dolar karşılığında 700 metrekarelik arazi teklif ediliyor.
Etkes’in sunduğu rapora göre bir başka reklamda ise, Filistinlilerden gasp edilen ve doğrudan satışa sunulan, gayri resmi olarak Nachal David 224 adlı ayrı bir karakolda, mevcut Ma’ale Rehav’am karakolunun yakınında bir mülk listeleniyor. (Bat Ayn B ve Nachal David 224’teki arazi ilanları özel olarak verilen tekliflerdir. Yani satıcının teklif için ödeme yapmasına gerek yoktur, ancak bu teklifin geniş tanıtımını yapmak üzere ödeme yapabilir).
Batı Şeria’daki yerleşim bölgelerinin inşaatlarını denetlemekle görevli İsrailli bir kuruluş olan Kerem Navot’u kuran Etkes, 1970’lerde İsrail ordusunun güvenlik nedeniyle el koyduğu, ancak şu anda İsrail’deki aracı firmalar vasıtasıyla ilanlara yerleşen iki arazi teklifi tespit etti. Bu tekliflerse Yad2’de verilen ücretli reklamlar arasındaydı.
Etkes, İsrail’in yasal olarak kabul ettiği ileri karakollar ile yerleşim yerleri arasında ayrım yapılmamasının, bu ülkede zaten rutin bir durum olduğunu belirtti. “İsrail yıllar önce hukukun üstünlüğünü toprak gaspı ve Batı Şeria’daki yerleşimcilerin varlığının artması uğruna feda etmeye karar verdi” dedi. “Yasa-hukuk, bir tavsiye niteliğinden daha önemsiz bir muameleye maruz bırakıldı.”
Etkes, diğer politikacıların yanı sıra İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve Anayasa, Hukuk ve Adalet Komitesi’ne başkanlık eden Knesset üyesi Simcha Rothman’ın, İsrail yasalarına göre dahi yasadışı inşa edildiği düşünülen yerleşim bölgelerindeki evlerde yaşadıklarına dikkat çekti.
Springer’in Batı Şeria’daki yerleşim yerlerindeki ev ilanlarından elde ettiği gelir ise sadece bu mevcut evlerle sınırlı değil. Yad2’nin alt sitesi Yad1 aynı zamanda Batı Şeria’daki Ariel yerleşim yerindeki bir inşaat projesini de tanıtıyor. İsrailli inşaat şirketi Ram Aderet tarafından yürütülen proje, düzinelerce aileyi üç ila sekiz katlı binalarda ve dört ila altı odalı dairelerde barındıracak. Yad1 bu projeyi, İsrail’in bu yerleşim bölgeleri yanlısı olan sağ tarafından tercih edilen ve Batı Şeria’ya da verilen bir ad olan “Yahudiye ve Samiriye” coğrafi alt bölümü altında pazarladı.
Başka bir bölgede Yad1, İsrail-Filistin’deki daireleri yalnızca dindar Yahudi nüfusa pazarlıyor; şirket bu sebeple, bu yılın başında İsrail medyasında açıkça eleştirildi.
İnsan Hakları İzleme Örgütü’nden Şakir, “Bu adımlar, BM’nin İş Dünyası ve İnsan Haklarına İlişkin Yol Gösterici İlkeleri kapsamındaki taahhütlerini ihlal etmekte” dedi. İnsan hakları grubu, bir süre önce kiralama devi Airbnb’ye Batı Şeria’daki yerleşim yerlerindeki kiralık yer ilanlarını platformundan kaldırması için baskı yapmıştı.
Airbnb, İsrail yerleşim bölgeleriyle iş yapan firmalara ilişkin 2020 BM İnsan Hakları Beyanı’nda listelenen şirketler arasında yer almakta. Şakir’e göre aynı mantık Yad2 gibi bir platform için de geçerli: Yerleşimlerde faaliyet gösteren şirketler devam eden İsrail işgalinden faydalanıyor.
İsrail’in Gazze’deki savaşının boyutunun dehşet verici olduğunu hatırlatan Şakir, insan hakları ihlallerinin kontrolsüz ve cezasız kalmasının daha ciddi ihlallere yol açabileceğini kaydetti. Şakir, “İnsan Hakları İzleme Örgütü’nün insanlığa karşı suç, Apartheid ve zulüm olarak tanımladığı yerleşim inşaatları ve buna bağlı insan hakları ihlalleri konusunda defalarca uyarıda bulunduk. Buradan çıkarılacak en önemli sonuç, cezasızlığın sona erdirilmesi ve ciddi ihlaller için hesap verebilirliğin sağlanmasıdır.” dedi.