16 Nisan oylamasıyla anayasa maddelerinin 18 belirleyici özelliğini değiştiren referandum, devlet olanaklarıyla ve Yüksek Seçim Kurulu (YSK) marifetleriyle gasp edilerek belli bir aşamaya geldi.
Cumhurbaşkanı, R.T. Erdoğan, AKP üyesi oldu. Erdoğan, 21 Mayıs 2017 Pazar günü, 'tek aday' olarak katılacağı başkanlık, 'yarışında' AKP genel başkanı olacak.
16 Nisan referandum sürecine gelinen aşamada, tek adam, 'başkanlık' sistemi sadece AKP, Saray, MHP ve ortaklarının tasarrufu olarak algılanırsa, yanılmış oluruz. Bugün, 16 Nisan da referanduma sunulan sistem, halklarımızın değil ama devleti kontrol eden hâkim güçlerin ortak kararıdır.
Hâkim güçlerin siyasal sahnedeki temsilcilerini, sadece AKP ve Saray çevresinde, 'ararsak' yanılgılar içine girmiş oluruz. Bu güçler mevcut sistemin koruyucu partilerinin tümünde mevzilenmişlerdir. 16 Nisan referandum sürecini irdelediğimizde, bu gerçekliği bütün çıplaklığıyla görmek mümkün olacaktır. Bu süreç, 'cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine' en yalın biçimiyle bakıldığında, 7 Haziran 2017 TBMM yenileme seçimleri sonucunun, 'kabullenilmeyerek' geleneksel devlet aklının, genel bir deyimiyle, 'düğmeye basılarak' başlatıldığını gözlemlemek mümkün olacaktır.
7 Haziran 2015 TBMM yenileme seçimleri sonuçları henüz kesinlik kazanmamışken, MHP ve D. Bahçeli'nin, 'erken seçim' açıklaması tesadüfü değildir.
HDP ve genel başkanı Selahattin Demirtaş'ın, 'seni başkan yaptırmayacağız' kampanyasının toplumda ete kemiğe bürünerek yer edinmesi, hâkim güçleri, geleneksel devlet aklını tedirgin etmiştir. 7 Haziran seçimlerine damgasını vurmuştur. Öyleyse, bir an önce bu sürecin önünün kesilmesi, Türkiye halklarının, demokrasi güçlerinin belli bir potada birikiminin önünün, 'alınması' gerekmekteydi.
Gerçekten de, 'düğmeye basıldı' geleneksel devletin tüm akıl birikimi devreye sokuldu. Bu süreçte Deniz Baykal ve Abdullah Gül'ün, oynadıkları rolleri mercek altına alın ve analiz edin, varacağınız sonuç, Türkiye ye özgü başkanlık sistemidir. Bu ikili Türkiye ye, 'özgü' başkanlık sisteminden yanadır. Ama bir farkla, 'dizginlenemeyen' R.T. Erdoğan'ın, 'dizginlenmesi' ve Saray'ın kontrol altına alınması esas alınmalıydı.
Deniz Baykal yeniden sahnede
D. Baykal yeniden sahnede, her zaman olduğu gibi kendi misyonunu yerine getirmek ve yaşamının son yıllarında görevini tamamlamak istiyor. R.T. Erdoğan, eğer bugün siyasal sahnede ve devlet içinde bu kadar etkinse, birçok etmenin ve güç dengelerinin yanında, D. Baykal'ın, R.T. Erdoğan'a verdiği desteklerin, 'önemi' yadsınamaz. R.T. Erdoğan'a yönelik, 'siyaset 'yasağının' kaldırılmasında, aralarındaki, 'iki anlaşma' bütün sıcaklığıyla önemini korumaktadır.
AKP ve Saray karşıtı güçlerin 7 Haziran 2015 TBMM yenilenme seçimlerinde aldıkları başarılı sonuçların, D. Baykal tarafından, 'görülmeyerek' yine Saray'ın daveti üzerine, R.T. Erdoğan ve Deniz Baykal arasında yapılan gizli görüşmeyle, TBMM başkanlık seçimlerinin bir başka evreye girdiği bilinmeyenler arasında değildir. CHP kulisleri, TBMM kulisleri bu görüşmenin ve sarsıntısını yaşadığını bilmeyen var mı? Sormak gerekir.
Aynı D. Baykal bugün yeni senaryo ile karşımızda. D. Baykal, 'müthiş' ve 'dahiyane' fikrini kamuoyuna deklare ederek, ülkeye, halklarımıza, 'faydalı' olacak fikirlerini açıklamış oldu. D. Baykal için, asıl olan, hizmetinde olduğu ve kusursuz görevlerini yerine getirdiği, geleneksel devlet aklına, 'yeni' hizmetlerini sunmaktır.
Peki, nedir bu, 'dahiyane' fikri, ''Abdullah Gül, 2019 başkanlık seçimlerinde, % 49 un, adayı olmalıdır'' 'dağ fare doğurdu' diyerekten halklarımız arasında bir söylence vardır. Aynen de öyle oldu. Demokrasi güçlerinin, HAYIR cephesinde yer alanların, 'aklıyla alay' etmekten ileri gitmeyen, içi boş, çürümüş, harbi kıymeti olmayan ve aynı zamanda çivisi çıkmış bu sistemi korumaya yönelik, daha da ilerisi, AKP ve Saray'ın muktediri R.T. Erdoğan'ı içinde bulunduğu durumdan, kurtarmaya yönelik bir önermedir.
A. Gül ne zamandan beri, 'demokrasiyi' savunan güçlerin temsilcisi oldu? İslamcıların demokrasiyi savunduğu nerede görülmüş? Ama inanmak gerekir ki, Baykal'ın, gönlünde, A. Gül, 'demokrasi' kahramanıdır. D. Baykal bu, 'dahiyane' fikirlerinin akasında biraz eşelendiğinde, 'görülebilir ki' Saray'la, yeni bir gizli görüşme, 'ihtimali' gündemde olabilir. Gizli görüşmeler nasıl olmazsa, 'devlet sırrıdır' kamuoyunun bilgisinden gizlenir.
Umarım, önümüzdeki süreçte, Baykal, Gül, Bahçeli ve Erdoğan birlikteliğinde, HAYIR cephesine alternatif bir Saray cephesi oluşmaz.
Demokrasi güçleri, HAYIR cephesi 2019 seçimlerime hazırlanmalıdırlar.
Bayraklaştırılacak olan, seni başkan yaptırmayacağız ekseninde, halklarımızın, demokrasi güçlerinin, toplumsal katmanların ortak bir adayını belirlemek ve sonuç almaktır.
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere,
03 Mayıs 2017