Alevi inancındaki insanlar, tarihin her dönemlerinde, katmerli bir şekilde baskıya, sömürüye ve horlanmalara maruz kalmışlardır.
Yaşamış oldukları topraklarda, baskı, horlanmalar ve sömürü yetmiyormuş gibi, kitlesel olarak kırıma uğrayarak sürgünlere gönderilmişlerdir.
Kanat önderlerinden Pir Sultan Abdal, Şeyh Bedrettin gibi değerli insanlar idam edilmişlerdir.
Her dönemin iktidarları tarafından sistematik bir şekilde dışlanma, horlanma ve haksızlıklara maruz kalırlarken, bunlar da yetmiyormuş gibi topluca sürgünlere gönderilmişlerdir.
Osmanlı İmparatorluğu dönemlerinde Yavuz Sultan Selim, özel ordular kurarak 40 binden fazla Alevi'yi katletmiş ve çok sayıda Alevi'yi sürgünlere göndermiştir.
AKP tarafından İstanbul'da yapılan bir köprüye de onun ismi verilmiştir. Bu hain bir insanlık suçu işlediği için, Tarih kitaplarından çıkartılıp lanetle anılması gerekiyor.
Kendi öz babası olan II.Beyazıt'ı tahta geçmek için zehirleyerek öldüren bu hainden hiçbir şey beklenilmeyeceği gibi, Baba ve 40 bin Alevinin katilidir.
Yezit Muaviye zihniyeti olan Yavuz Sultan Selim insanlık düşmanıdır. Kerbela'da kafa kesen ile aynı suçu işlemiştir.
Geçmiş tarihimizle yüzleşip ders çıkartacağımız yerde, hala soykırımcı anlayış ve zihniyet davam ediyor.
Cumhuriyet döneminde de bu katliamlar durmadığı gibi, Misak-ı Milli sınırları içinde tek devlet, tek bayrak, tek dil, tek din diyerek Alevi inançlı insanların hakları gasp edilmiştir.
Devlet aygıtı içine Diyanet alınarak devletin resmi dini sunu dini olarak kabul edilmiştir.
Cumhuriyet'in kuruluşunda güçlü desteğini sunan Alevilere, sadece kardeşimizsiniz diyerek (bu nasıl kardeşlikse?) onların tüm demokratik hakları ellerinden alınıyor.
Cumhuriyet döneminde Alevilere karşı katliamlar durmak bilmediği gibi, aynı zaman Kürt Alevilere karşı da katliamlar ve ölçüsüz şiddet sürdürüldü.
Alevi inançlı insanlar her dönemde hedef gözetilerek ve planlanarak, Kürt ve Alevi olduklarından dolayı toplu katliamlar ile yok edildiler.
Bu katliamlar bilinçli bir şekilde, hâkim sınıflar tarafından ya örgütlenmiş ya da kışkırtılarak organize edilip soy kırımlara sebebiyet vermiştir.
Alevilik Türkiye'de her dönemde İslam'ın Sünni kesiminden daha ilerici bir rol oynamıştır.
Bu özelliğini bugün de koruyarak, yaşamlarını Türkiye'de ve Avrupa toplumlarında sürdürmektedir.
Cumhuriyet'e kuruluşundan itibaren büyük destek veren Aleviler, onların baskı altına alınmasında en büyük rol oynayan Diyanet İşleri Sünnilik temelinde Mustafa Kemal tarafından yaratılmıştır. Kürt ulusu ve Alevi inancı toplumda bir hiç sayılmıştır.
Cumhuriyet'in en güçlü destekçisi olmalarına rağmen, varlıkları anayasal olarak kabullenilmediği gibi, Koçgiri ile başlayan isyanları bastırılmış ve sonunda Dersim'de 1938 de büyük bir soykırıma uğramışlardır.
Alevi inançlı ve Kürtler üzerinde ki baskı ve katliam hem Kemalist tek parti döneminde hem de çok partili dönemle organizeli bir şekilde devam etmiştir.
En yakın tarihimizde(1978) gerici yobaz güçler tarafından Maraş'a Alevilere karşı planlı-örgütlü saldırılar yapılmıştır. Alevilere ait 559 ev yıkıldı, 290 üzerinde iş yeri tahrip edildi ve 120 kişi yaşamını kayıp etmiştir. Bu saldırlar, tüm dünyanın gözü önünde 7 gün devam etmiştir.
Malatya ve Çorum'da da Alevilerin yaşadığı evler işaretlenerek saldırılar ve katliam yaşanmıştır. Siyasi iktidar, bu katliamlar Alevilere dönük olduğu için fazla da önlemler almamıştır.
2 Temmuz 1993 de Sivas Madımak Otelinde, Pir Sultan'ın Abdal şenlikleri yapıldığı dönemde, Madımak Oteli gerici, milliyetçi, ırkçı caniler tarafından ateşe verilerek 33 Alevi aydın, yazar ve sanatçı dünyanın gözü önünde yakılmıştır.
Canilerin bir kısmı kaçarak Avrupa ülkelerine iltica etmişler ve aramızda ellerini-kollarını sallayarak yaşıyorlar.
Caniler, işlediğiniz insanlık suçundan dolayı sizler her gün lanetleneceksiniz!
Hunharca öldürülenlerin anıları önünde saygı ile eğilirken, onların umutları olan özgürlük, barış, hoşgörü, ezilmeden horlanmadan insanca yaşamak ve daha hür insancıl bir dünya hedeflerini gerçekleştirmeliyiz.
Onların bıraktığı bu mücadele ruhu, Alevi inançlı insanların gönlünde, bilinç ve ruhunda yer etmiştir. Bundan sonra da barış, özgürlük, hoşgörü mücadelesinde, ezilmeden yollarına devam edecekleri inancındayım.