Bugün tam olarak 3 yıl önce, Devlet karar verdi, henüz 'sakalları çıkmamış‘ ‘bıyıkları terlememiş' çocukları katletmeye. Bahane yaratarak, uçaklarla bombarduman yaparak katliamı gerçekleştirdi.
Devlet katliamın gerekçesini yaratmak ve yaptıklarını, ‘haklı‘ göstermek için, yeterince 'çaba' harcadı, ama tutmadı.
Peki, 'suç'ları neydi bu çocukların. Okula gitmek, yaşıtları gibi kış günü kar topu oynamak varken, neden katedilecekleri mekanda bulundular.
Çünkü, bu çocuklar, gençler, Türkiye deki çürümüş, çivisi çıkmış sistemin mağduru olarak, aile bütçesine katkı sunmak istiyorlardı.Okul harçlığını çıkarmak istiyorlardı.
Sistem onları yoksulluğa, açlığa mahkum etmiş, ötekileştirilmiş, 'üvey evlat' muamelesi yapıyordu.
Yıllardır, devletin de rızalığında, mazot 'kaçakçılğı' yapıyorlardı. aç kalmamak için, kışın birlikte yaşadıkları aile bireylerinin soğuktan donmaması için, 'kaçakçılık' yapıyorlardı.
Başkalarından farklı olarak, bankaların içini boşalmamışlardır. Kamunun malını, ihaleye fesat karıştırarak talan etmemişlerdir. Kimseye rüşvet vererek ihale almamışlardır.
Kasalarında, evlerinde 'sıfırlayacak' paraları yoktu. Bakan, vali, bürorat çocukları değillerdi. Saf, bir dönem 'millletin efendisi' olan köylü çocuklarıydılar.
Kamudan, ‘çaldıkları‘ ‘çarptıkları‘ milyonları, hukuk yargı, ‘bertaraf‘ edildikten sonra, faizi ile alamadılar. Madem parasal durumları, ‘hırsızlar‘ ‘dolandırıcılar‘ kadar değil, katledilmelerinde, ‘sakınca‘ yok.
Devlet bu katliamı,'yok saymak' için elinden geleni yaptı. 'devlet babalığını' burda‘da yaptı. Kimine; para kasaları, 700 bin Dolarlık Saat'ler, villalar, evlerinde 'sıfırlanacak’ bri türlü sıfırlanmayan paralar.
Diğer yanda,Roboski’lilere, TSK’a, ait uçaklarla bombalama düşmekteydi. Bu yetmedi, bombalamakta, 'az' görüldü. Faillerini aklama faaliyeti başaldı. Katliamın sorumluları, cezasını alacaklarına, ödüllendirildiler.
Türkiye'nin, 'demokratik' yargı kurumları' ellerinden gelen çabayı göstererek. yaşanan katliamı yoksaymaya çalıştılar. İkinci kez, Türkiye Cumhuriyeti Devleti, yargı kurumları, mahkemeleri hukuk kurallarını ayaklar altına alarak. Roboskilileri katlettiler.
Aradan bu kadar zaman geçmesine rağmen, katilleri, sorumluları bulmak yerine, yaşanan bu katliamı nasıl hasır altı ‘ederiz‘ çabası harcandı. Hukuk ayaklar altına alındı. En basit demokratik davranış ve evrensel insan hakkı doğrultusunda bir adım atılmadı.
Derler ya, 'devlet baba' 'büyüklüğünü' gösterdi. Kendinden yana olan, Türk İslam sentezi gölgesinde bulunanları korudu. Kendilerinden olmayanları katletmek, 'fıtrattan' kabul edildi. Öyle de oldu.
Roboski katliamında yaşamını kaybeden, çocukların, gençlerin aileleri bir kez daha, devlet tarafından ihanete uğradılar. AKP devleti bir kez daha, acılarına tuz ekerek yaralarını kanatarak içlerini acıttı.
Bir kez daha AKP devletinin iki yüzlülüğünü gördüler. Kendilerine söz veren, başta dönemin başbakanı olmak üzere, bakanlarının, bürokratlarının iki yüzlülüğüne şahit oldular. Başbakanın, R. T. Erdoğan’ın, ‘‘olayın failleri ankara‘nın dehlizlerinde kaybolmayacaktır‘‘ sözlerine kandıkları için, yanıldıkları için, kendi-kendilerine hayıflandılar.
35 insan, can, sadece ekmek paralarını kazanmak için, çıktıkları yolda, katliama maruz kalarak yaşamdan koparılmışlardır.Bu katliam, ne ilk nede son olacaktı. Devlet daha önceleride buna benzer katliamlara imza atmakla, dosyası kabarık bir yapılanmaya sahipti.
Evet yine içinden geçtiğimiz bugünlerde, devlet, devleti kontrol eden güçlerin yeni-yeni, ‘küçük çaplı‘ katliamlara girişmektedir. 6-8 Ekim 2014 katliamları, bugün Cizre de yaşananlar, bunun açıkca kanıtıdır. Türkiye Cumhuriyeti devleti ve AKP devletinin ‚fıtratında‘ var. Katliam yapmak.
Bir sonraki yazımda buluşmak üzere
28 Aralık 2014
Twitter: AliekberP