Trump’ın ABD başkanlık seçimini kaybetmesi, “seçimde hile yapıldı” söyleminin boşa çıkması ve yerini Biden’e bırakacağının kesinleşmesi Almanya’yı özellikle sevindirdi. Bazı politikacılar bu sevinçlerini açıkça ifade ederken, bazıları politik nezaket gereği kapalı konuştu ama herkes seçim sonucundan memnundu.

Almanya ile ilgili ilk çekişme hemen başladı. Trump, Almanya’nın savunma harcamalarını yeterli düzeyde artırmadığı gerekçesiyle bu ülkedeki ABD askerlerinin üçte birinin Polonya’ya kaydırılmasına karar vermişti. Biden bunu durdurmak isteyince Trump veto hakkını kullanacağını açıkladı.

ABD askerleri Almanya’yı kime karşı koruyor, belli değildir. Eskiden SSCB’ye karşı koruyordu ama artık Almanya ile Rusya Federasyonu aynı sisteme sahiptir, kapitalizm, ek olarak iki ülkenin ekonomik işbirliği de ileri düzeydedir. Trump, Avrupa’nın Rus doğal gazına fazla bağımlı olacağı gerekçesiyle Rusya’dan Almanya’ya deniz altından döşenen boru hattının yapılmamasını istemiş, bu büyük projenin ortaklarına da baskı yapmıştı. Bunun sonucu ortaklardan bir İsviçre firması geri çekilmiş ve hattın yapımı bir yıl gecikerek yeniden başlamıştı.

ABD’nin derdi Avrupa’nın kendisinden doğal gaz almasıdır. Sıkıştırılmış doğal gazın bu iş için özel yapılmış gemilerle Avrupa ülkelerine gönderilmesidir.

Trump ile Almanya arasında bazı malların gümrüğü konusunda anlaşmazlık çıkmıştı, bir bölümü çözüldü, kalanı çözülemedi.

Trump Çin ile de gümrük konusunda restleşmişti, bir oranda taviz alabildi ama sonunda alttan almak zorunda kaldı. Bunun nedenlerinden birisi Çin’in elindeki kobalt kaynağıydı. Bu ender metal Çin topraklarında bulunduğu gibi, dünya üretiminin yarısının yapıldığı Kongo’da da Çin’in yüksek yatırımları vardı.

Kobalt cep telefonları başta olmak üzere değişik elektronik aletlerin yapımında kullanılan ve az bulunan bir metal olduğu için Çin’in misilleme yapması durumunda ABD şirketleri zararlı çıkacaktı.

Herhangi bir konuda yeterince inceleme yapmadan sahip olduğun güce güvenerek saldırmak her zaman iyi sonuç vermiyor. Trump ABD’nin herkese isteklerini dikte ettirdiği dönemin yeniden yaşanabileceğini sandı ama o dönem geride kalmıştı.

Almanya’nın ciddi bir rakip olarak ortaya çıkması, Avrupa Birliği’nin liderliğini rakipsiz kalacak düzeyde ele geçirmesi, Rusya’ya karşı korunmak ihtiyacının kalmaması ABD için hiç de hoş bir gelişme değildir.

ABD’nin Avrupa Birliği içindeki en önemli müttefiki artık hem Almanya hem de Rusya’ya karşı olan, tarihi boyunca yıllarca bu iki ülke arasında paylaşılmış olan –bazen Avusturya-Macaristan da katılıyordu- Polonya’dır. Topraklarında konuşlanacak ABD askerlerinin masraflarının tamamını üstlenen, ek olarak ABD’den F 5 savaş uçakları ısmarlayan Polonya, Almanya’ya karşı önemli bir müttefik olarak Biden tarafından da ihmal edilemez.

Biden’in Almanya ile gerginleşen ilişkiyi yumuşatmaya çalışacağı görülüyor.

Ne oranda, şimdiden bilmek mümkün değildir. Almanya da böyle bir yumuşamaya hazır görünüyor.