Rusya-Ukrayna savaşı bir yılı geride bıraktı. Bu savaş, Ukrayna üzerinden yürüyen ABD –genelde NATO- ile Rusya arasındaki vekalet savaşıdır. Bir yılın sonunda taraflardan hiç birinin amacına ulaşamadığı söylenebilir.
Rusya daha hızlı sonuç almayı bekliyordu, Ukrayna’daki direniş beklediğinden sert çıktı. Ek olarak ABD ve diğer NATO ülkelerinin sürekli artan askeri yardımlarıyla Ukrayna askeri olarak güçlendi.
ABD –ve NATO- Rusya’ya uygulanan ekonomik ambargoyla bu ülkenin kısa sürede zayıflayacağını, savaşı sürdüremeyeceğini hesaplıyordu ama olmadı. Rusya özellikle Almanya gibi devreden çıkan büyük doğal gaz pazarının yerine Çin ve Hindistan gibi yenilerini buldu. Rusya’ya uygulanan petrol ve teknoloji ambargosu da beklenen sonucu vermedi.
Çin ve Hindistan’a sürekli olarak Rusya’yı desteklememeleri konusunda sonuçsuz uyarılar yapılıyor ama nafiledir.
Rusya’ya uygulanan ambargo Batı Avrupa ülkelerinde her alanda fiyatların artmasına neden oldu. Enerji fiyatındaki büyük yükseliş etkisini ekonominin tüm alanlarında gösterdi. Almanya’da olduğu gibi fiyat yükselişlerini sübvansiyonlarla sınırlı tutmanın ne kadar uygulanabileceği belli değildir.
Ukrayna’ya sürekli olarak yeni silahlar verilirken Rusya ile doğrudan savaşa girmemeye de dikkat ediliyor. Bu ülkeye verilmesine yeni karar verilen tankların büyük oranda etkili olması beklenemez. Her durumda Kırım ve Ukrayna’nın doğusunun Rusya’dan geri alınması beklenmiyor. Asıl amaç Rusya’nın daha fazla ilerlemesini engellemektir.
Rusya, beklenildiği gibi, tecrit olmadı.
Çin ve Hindistan gibi büyük ülkelerin yanı sıra Brezilya ve Afrika ülkelerinin önemli bölümü Rusya’ya karşı tavır almadılar. Bunlara hem ABD hem de Rusya’yı idare eden Türkiye’nin ve ek olarak İran’ın da eklenmesi gerekir.
Savaştan en kazançlı çıkan ülke ABD’dir. Almanya ve diğer Avrupa ülkelerine yüksek fiyatla sıvılaştırılmış doğal gaz satmaktadır.
Rusya-Ukrayna savaşı bir süreden beri şekillenen çok kutuplu dünyanın varlığını açık olarak gösterdi. ABD ve müttefikleri tek kutup değildir, karşılarında başta Rusya-Çin olmak üzere güçlü başka bir kutup vardır.
ABD karşısındaki kutbun askeri gücünü asıl olarak Rusya, ekonomik gücünü Çin temsil etmektedir.
Almanya hükümeti Çin’e sert yaptırımlar uygulamaya hazırlanırken işverenlerin “Çin olmadan yapamayız” itirazıyla karşılaştı. Benzer durum ABD şirketleri için de geçerlidir. Çin’e uygulanacak ekonomik yaptırımların sınırı vardır, ileriye gidilmesi yaptırımı uygulayanların da zararına olacaktır.
Çin, nüfusuyla dünyanın beşte birini barındıran büyük bir pazar olduğu için Rusya ile ittifak yapması hayati önemdedir. ABD tarafından “en tehlikeli rakip” olarak belirlenmiş olmakla birlikte Rusya’nın nükleer gücü Çin’i de korumaktadır.
Bazen komikleşen bir diyalog sürüyor.
Çin’den Rusya’ya silah vermemesi isteniyor. Çin de “Rusya’nın bizim silahımıza ihtiyacı yok” cevabını veriyor.
Önemli bir güç olarak İran’ın da Rusya ile ittifak içinde olması, Güney Afrika’nın Çin ile ortak askeri manevra yapması ABD için önemli sıkıntılar olarak ortaya çıkıyor.
Bu savaş, herkesin tahmin ettiği gibi daha sürecektir.
Savaştan kazanan ülkeler olarak ABD’nin ardından Rusya’dan yüksek miktarda ucuz petrol alan Hindistan, ABD’ye kafa tutmak için Rusya’nın desteğine ihtiyaç duyan İran ve Rusya ile ticaretini eskisi gibi sürdüren Türkiye sayılabilir.
Savaşta durum tarafların daha fazla ilerleyemediği pat durumuna gelmektedir.