Almanya - Bayer Eyaleti’nin baş kenti olan München 1158 yılında Eyaletin Büyük kent olarak inşa edilmiş. Defalarca gittim her gidişimde yeni bilgiler edindim. Bu kez gitmemin nedeni bu kentte bulunan DIDF üyesi Demokratik İşçi Derneği’nin başkanı Levent Çokdeğerli’nin beni Sanat ve Edebiyatın toplumsal işlevi konusunda düzenledikleri bir etkinlik içindi.
Bu etkinlikte ben ve değerli Şair- Yazar Ahmet Telli vardı. Hava çok güzeldi. Ben ve Ahmet Telli birgün önceden München'e geldik. İkimizi de hava alanında Sendikacı olan yeğenim Gültekin Demirel ile Levent Çokbilir Başkan aldılar.
Gültekin Demirel’in evinde değerli Ahmet Telli, Tülün Çakmak (Çokdeğerli) Hanım, yeğenimin eşi Demet Demet hanım gecenin geç saatlerine kadar sohbet ettik. Ben sabah kahvaltıdan sonra yeğenimin çocuklarıyla (Dilan ve Mahir) ile dolaşacağımı, büyük amca yeğen olarak hasret gidereceğimi söyledim. Ahmet Telli, Levent ile Tülün Çokbilir hanımın evine gitti.
Sabah kahvaltısında çocuklar hazırlardı benimle München’de dolaşmayı. S-bahna kadar 10 dakika yürüdük ve güneşli, hafif rüzgâr vardı. S- Bahn ile München merkezi olan Mariana Platz ( Mariana meydanı)na kadar gittik. İndiğimizde Pazar Günü olmasına rağmen kentin içi tıklım tıklımdı. Yaşlı biri müzik yapıyordu bir turist grubu dansa durdu. Almanlar aralarına girdiler kol kola halay çektiler. Ben Dilan ve Mahir ile onların beğendiği bir dondurmacıya, sonrada öğle yemeği için çocuk ve gençlerin çok sevdiği bir Bürgerking veya MC. Donald veya onların çok arzu ettiği bir Lokantaya gideceğimizi programlamıştım. Onlarda “Peki anlaştık” demişlerdi.
Birçok dondurmacıyı geçtik. Dondurmacılar caddeye sandalye ve masaları koymuşlardı neredeyse hepsi doluydu. Genede bir boş masa bulmak mümkündü. Ama her söylediğimde “daha istediğimiz dondurmacıya gelmedik” yanıtını verdiler. Sonra durdular “buraya giriyoruz” dediklerinde ben önce şaşırdım. Çünkü München ‘in Kent Müzesiydi. Ben herhalde burada dondurma da veren güzel bir kafatariya vardır” diye düşündüm. Direk içeri girdiler, bende peşinde. Sonra bölüm bölüm dolaştık. Bir kaç fotoğraf çektik çep telefonuyla. “Gecikiyoruz çıkalım mı gençler” dediğimde ama şu bölümü gezmedik orayı da gezelim” dediler.
Girdiğimiz bu en son bölümde 40 yıl süren Prosya savaşları sırasınada savaşa karşı çıkan Sosyal demokratların sendikacıların, bilim adamları’nın o dönemde gazete ve dergilerde çıkan fotoğraflı yazıları vardı. Bir aydının savaşa karşı nasıl bir tavır alması gerektiğinden bir ders, bir seminer, bir tartışma platformu veriliyordu sanki. Kimler yoktu ki. August Bebel (1840–1913), Wilhelm Liebknecht (1826–1900), Karl Kautsky, Karl Marx, Karl Liebknecht, Rosa Luxemburg, Wladimir Lenin, Leo Trotzki, Friedrich Engels, Eduard Bernstein, Ernst Thälmann Kısacası Darwin’den başlayarak Willi Brand’a kadar uzanan onlarca savaş karşıtı sosyal demokrat sosyalist Marksist politikacı, sendikacı ve bilim adamlarını yaşadıkları dönemi kapsayan gazete, dergi ve afişlerden, oluşan fotoğraflı bir sergiydi. Sergide Sosyal demokrasinin ve sosyalizm ’in kronolojik soy ağacını gösteren kocaman afiş de vardı. Orda çıkınca acele ile çocuklar birer bardak dondurma aldılar, taksiye atladık toplantı yerine geldik. Toplantının açılışı yarım saat gecikme ilke başladığı için şanslıydık.
Ben konuşmamada bu etkinliği Düzenleyen DİDF (Demokrat İşçi Dernekleri Federasyonu) na bağlı bu derneğin yöneticilerine teşekkür ederken o toplantıda daha 5ç sınıf öğrencisi olan Mahir ile 8ç Sınıf öğrencisi olan Dilan’a, bana böylesine güzel bir müze gezisi sürpriz yaptıkları için teşekkür ettim. Salonda 60, tan fazla Edebiyat ve Sanat adamı ve Sanat ve edebiyatseverleri vardı. Bunlar München’de yaşıyorlardı ama hiç biri Şehir Müzesinde böylesine önemli bir serginin olduğunu bilmiyorlardı.
İşte bugünün yetişen kuşak ile aramızdaki farkı bu durum ortaya koyuyordu. Boşuna demiyoruz “Ne öğreneceksen çocuklardan öğren, çocuklardan daha başarılı öğretmen olamaz.”
Elbette Sanat ve Edebiyatın toplumsal işlevi konuşmamı, değerli dostum Şair- yazar Ahmet Tell'inin o gür güzel sesi ile bu konuda söylediklerini ve okuduğu şiirleri bir özel makale olarak yazacağım.
Güneşli Pazar gününü edebiyat sanat için bizimle geçiren tüm katılımcılara, güzel müzik dinletisi sunan müzisyen arkadaşlara, organizede emeği geçen tüm arkadaşlara, dostlara ve beni yalnız bırakmayan yeğenlerime yürekten teşekkür ediyorum.