İnsanın ses ve ritimle kurduğu ilişki kendisiyle yaşıttır. Müziğin insan üzerindeki etkisi ise kuşku götürmez bir gerçektir. Bu gerçekliği sadece duyularımızı harekete geçiren ve zamanımızı ‘hoşça’ geçirdiğimiz an`lık bir hazdan ibaret mi sayacağız? Dahası sanatın insan yaşamında oluşturduğu etkiyi haz ve hoşnutluk hissiyle açıklamak meseleyi kavramamızda yeterli midir? Sanat, insana verdiği yaşama sevinci, ufkunu geliştirdiği, yaşama müdahale edebildiği ve insanın kendisini var edebildiği önemli bir alandır. Müziğin insan ruhunda oluşturduğu hazsal coşku, müzik sayesinde ortaya çıkan estetik bir hazdır. Öyleyse müzik nedir? Estetik nedir? Dahası müzik estetiği nedir?
Müziğin diğer sanat disiplinleriyle kurduğu ilişkiyi bildiğimiz gibi onun farklı bilim dallarıyla da sıkı ilişkide olduğunu biliriz. Kısaca başlıklar halinde saymak gerekirse; matematik, tarih, psikoloji, fizik, felsefe vs. Felsefeden söz ederken yine felsefenin önemli sorularından biri olan “güzel nedir?” sorusuna estetik bilimi /sanatıyla sorularımıza cevap aramaya başlarız. Müzik estetiği söylemi son dönemlerin incelemeye, araştırmaya değer alanlarından biri haline gelmiştir. Bu yazıda “Müzik estetiği” kavramı üzerine düşünmemizi sağlayacak önemli bir çalışma olan Dr. Ülkü Sevim Şen* tarafından hazırlanmış kitabı konu etmek istiyorum. Müzik Estetiği Üzerine adlı çalışma Pegem Akademi Yayınları tarafından okuyucuya ulaştırıldı. Müziğin estetiği ya da müzik estetiği üzerine sınırlı sayıda eserler yazıldığını biliyoruz. Bu anlamıyla Müzik Estetiği Üzerine adlı eserin, bu alanda yazılmış önemli kaynak kitaplardan biri olacağı söylenebilir.
İnceleme ve araştırma kitapları açısından ‘kaynakça’ bölümü ayrı bir öneme sahiptir. Hatta araştırmacılar için kitaba başlanılmadan önce ‘kaynakça’ bölümü ilk elden incelenen bölüm olabiliyor. Bu anlamıyla yazar Dr. Ülkü Sevim Şen Türkçe`de yazılmış, çevirisi olan tüm literatürü taramış ve aynı titizlikle kitabını oluşturmuş. Kitapta ilk önce müzik ve müziğin temel kavramlarını açıklamakla işe başlanılmış. Sonrasında müziğin alanına ya da estetiğin alanına giren estetik kavramı açıklanıyor. Tümel bir kavram olarak sanat ve sanat estetiği irdeleniyor. Son bölümde de müzik estetiği üzerine değerlendirilmelerde bulunulmuş.
Yazar, yararlandığı kaynaklar ışığında müziğin duygusal ve düşünsel bir sanat olduğu görüşündedir. Bu anlamıyla ezgiler besteci veya yorumcunun sadece kalbinden geçmeyip, zihinden de geçen bir sanat olduğu vurgusunu yapıyor. Bu anlamıyla sanat eleştirmeni John Ruskin`in resim sanatı için yaptığı belirlemeyi müzik sanatı için de tekrar etmekte fayda var. ‘’Sanat; kafa, bilek ve yürek işidir.’’
‘’Estetik ile ilgili konular Antik çağdan günümüze kadar ele alınmayı sürdürmektedir. İnsanın var oluş ve evren üzerine düşünmeye başlaması ile birlikte, güzelin ne olduğu, insanın güzele neden ihtiyaç duyduğu, iyinin, yücenin güzel ile nasıl bir ilişkisi olduğu, evrenin nasıl anlaşılması gerektiği şeklindeki soruların tümü, insan odaklı ele alınmıştır. Platon ile başlayan daha sonra diğer filozofların geliştirdikleri kuramlar ve yazmış oldukları eserlerle birlikte bilimsel bir alan, estetik ortaya çıkmıştır.’’ Estetiğin alanını Afşar Timuçin ‘’sınırlandırılamayacak kadar sınırsızdır’’ derken, Mısır Piramitleri, bir Ortaçağ katedrali ya da J. S. Bach`ın bir Füg*`ünü güzelin sınırını aşan, güzel değeri ile değerlendiremeyeceğimiz yapıtlar olduğu A. Timuçin`i doğrular niteliktedir. Bu bağlamda denilebilir ki, kitapta sanat felsefesi üzerine ve de estetik kuramı üzerine yetkin kişilerin görüşlerine sık sık yer verildiği de görülüyor.
Yine düşünce dünyamızda yer edinen ‘alımlama’ kavramı, “estetik alımlama” başlığıyla kitapta yer buluyor. Yazar, çeşitli görüşleri bir arada tutarak bize fikir oluşturma niyeti taşıyor. ‘’Alımlama, bir sanat yapıtını duyusal ve düşünsel boyutlarda algılayarak duyguların eşliğinde yaşamaktır’’ biçiminde tarif ediliyor. Ülkü Sevim Şen açısından sanat izleyicisi, yani ‘’Alımlayıcı, sanat yapıtından veya bir doğa görünümünden haz duyan, estetik tat alan varlıktır.’’ Bu anlamıyla estetik haz konusunda K. Marx`ın çok önemli belirlemesine ihtiyaç duyuluyor. ’’Eğer sanattan haz duymak istersen, sanat kültürüne sahip bir insan olman gerekir...’’ K. Marx’ın bu yaklaşımına bakılırsa, bir sanat eserinden haz almak için öncelikle o sanat eserini anlamak gerekiyor. Yani bu anlamaya göre Marx bize sanat eserini anlamanın yetkin bir bilinçten geçtiğini duyuruyor.
Sanattan ve estetikten söz ederken sanat kavramı ve sanatı üreten sanatçıdan da söz etmemek olmaz tabii ki... Yazar şöyle yazıyor: ‘’sanat; insan ruhunun ve zihninin gereksinimi olarak ortaya çıkarken, sanatın çıkar gözetmediğinden, karşılık beklemediğinden, sadece fark edilmek istendiğinden söz ediliyor. Sanatçı ise; kendisinde var olan algı, yetenek ve yaratıcılığı seyircisine ve dinleyicisine aktarandır... Sanatçı, sanat eserlerindeki ve çevresindeki güzellikleri algılamada yetkin ve güzele aşina olan kişidir.’’ Bu çerçevede diyebiliriz ki, sanatın ve de sanatçının dili gündelik dilden ayrı olması gerektiği gibi, olayları ve olguları kavrayışı da gündelik bilinçten farklı, hatta yetkin bir bilinç düzeyinde olmalıdır. Bu anlamaya göre sanatın dili özgündür, sanatçı da yeniliği ve özgünlüğü temsil edendir.
Müzik estetiği kavramını ilk kez filozof James Mursell kullanmıştır. Der ki; ‘’Müzik ne resim boyar, ne hikaye anlatır ne de düşüncelerini rahatça ifade edebilen kavramlar sistemine sahiptir... Müzik duygusal özünü kendi tonundan alır.’’
Yaşamın tüm alanlarında olduğu gibi müzik de pek tabii eğitimle derinlik kazanılması ve de anlaşılması mümkün görünen bir sanat alanıdır. Bu açıdan bakarsak müziğin estetiğini edinebilmenin, sanatın bilgisini edinmekten geçtiğini söylemeliyiz. Yazar Ülkü Sevim Şen, bu alanda önemli bir çalışmaya imza atmış bulunuyor. Dileriz müziğin dahası sanatın hayatımızı estetize edebilmesi adına, bilmenin bir adım daha yakınında oluruz. Dünyayı güzelliğin kurtarması dileğiyle!
*ÖZDEN ÇİÇEK
Müzik Öğretmeni / Müzisyen / Hannover
*Dr. ÜLKÜ SEVİM ŞEN
Müzik Estetiği Üzerine, Pegem Akademi Yayınları, 2015, Ankara
*Füg: Bir temanın mutlak kurallarla, benzetme yoluyla geliştirilmesidir, çok sesli bir besteleme yöntemidir.