Münster kentine iki gün arayla savaş karşıtı iki önemli, büyük sanat insanı geldi. İlk gelen Türkiye’den, çağımızın en büyük Piyanisti olarak tanınan Fazıl Say.
Fazıl Say
Öbürü İsrail‘den gelen 90 yaşında olan yazar- Şair Bayan Halina Birenbaum. Bayan Halina Birenbaum’u bu kentin Tiyatro Lisesi olarak bilinen Schiller Lisesi davet etmişti. İkisi de çocukluğundan beri savaşa karşı çıkmış dostluk, sevgi ve barışı savunmuş. Bu temeller üzerinde kararlıkla çalışmalarını geliştirerek dünya halkları, edebiyat ve sanat odaklarınca sevilmiş, saygı görmüş, zafere ulaşmış ve sanatın güneşi olmuşlar.
Şair Molla Demirel ile Yazar Helina Birenbaum
Münster Kent Tiyatrosu Fazıl Say’ı davet etiğini açıkladığı ikinci günün sonunda bir tek kişiye bile yer kalmamıştı. Münsterland yöresinde, çevresinde bu haberi alan, okuyan tüm, müzisyen, müzik ve kültür insanları, müzik ve kültür severler yer kapmak için ellerindeki daha önce var olan randevularını iptal ettiler.
Münster kentinin hemen hemen bütün yetkilileri, Müzik akademisi ve müzik okulların yöneticileri konseri dinlemeye gelmişlerdi. Müzisyenler gözlerini onun piyano tuşlarında uçuşan parmaklarından ayıramıyorlardı.
Ara verildiğinde tanınmış müzisyen ve akademinin hocalar kendi aralarında konuşurken şunları söylediler. özellikle Fazıl Say’ın parmaklarının kendisinin Aşık Veysel’in ‘Kara Toprak’ türküsünden etkilenerek bestelediği çalışmasını sunduğunda dinleyiciye bazen bir sözcükle, bazen bir dize ile dünyamızın büyük Klasik piyanistleri hatırlatıyor.
Fazıl Say, Ludwig van Beethoven (Almanya. Avusturya), Sergei Wassiljewitsch Rachmaninow (Rusya), Igor Strawinsky (Rus), Roque Ceruti (İtalya), Achille-Claude Debussy ( Fransa) ,Wolfgang Amadeus Mozart (Avusturya), Dmitri Dmitrijewitsch Schostakowitsch (Rusya), gibi önemli büyük müzisyenleri art arda eksiksiz canlandırıyor”.
Fazıl Say sadece Piyanist olarak değil, geniş bilgisiyle bir Komponist olarak da müzik alanında yayınladığı kitaplarıyla da müzik alanında çağdaş bir müzik çığırı açtı, devrim yaptı. Üflemeli çalgıların (Flüt, Ney, Obua, Klarnet, Fagot, Saksafon, Kaval, Zurn vs) ve telli çalgıların (keman saz, gitar, mandolin, tanbur vs) gibi müzik aletlerin sesini Piyanonun klasik sesleriyle birleştirerek, Piyanonun tuşlarından dolaşan parmaklarıyla yeniden yaratıcı olmuş ve müzikte çağdaş bir devrim yaptığı inancında olanlar çoğunluktadır. Ara sohbetinde müzik akademisinin hocaları bu konuyu konuşuyordu ve hemfikirlerdi.
Ayrıca alçak gönüllülüğü dinleyicilerine karşı yüreğinden akan saygıyla sunması onlarca milliyetten gelen tüm insanları kendi yüreğinde birleştirebiliyor. İşte büyük sanat adamının bir siyasetin en üst düzeye varandan ayıran sanatçıyı ölümsüzleştiren tavrı budur. Fazıl Say’ın Yunusça, Bektaşi’ce alçak gönüllülüğü saygısı, tavrı halklar arasında kardeşlik ve dostluğun yaratılmasında büyük bir rol oynuyor.
Küçük yaştan başlayarak bu güne kadar yirmi civarında dünyada en önemli olan altın ödülleri almış ve New York Filarmoni Orkestrası, İsrail Filarmoni Orkestrası, Saint Petersburg Filarmoni Orkestrası, Baltimor Senfoni Orkestrası, BBC Filarmoni Orkestrası gibi dünyada önemli yer sahibi olan orkestralarla çalıştı.
“Kara Toprak” isimli şarkısından etkilenerek bir piyano çalışması yapmış ve bunu albümleştirmiş. Bu CD ise, Amerika Birleşik Devletleri’nin Billboard listelerinde 6. sıraya kadar yükselmiş.
Türkiye’de müzik ve yazıları hakkında dava açılarak yargılanırken, 17 yaşındayken kazandığı DAAD bursuyla Düsseldorf‘daki “Robert Schumann Institute” e girdi. Burada David Levine‘in öğrencisi oldu. 1992 –1995 yılları arasında çalışmalarını Berlin Konservatuarı’nda sürdürdü. Onun için Özellikle Almanya’nın önemli devlet Müzik okulları, Konservatuarları Fazıl Say’ı sahipleniyorlar.
Özelikle Müzik eleştirmen ve bilimcileri Mozart ve Paganini‘nin önemli eserlerinin piyano uyarlamalarını “Kara toprak”, “Nazım ve Metin Altıok Ağıtı” oratoryoları, 4 farklı piyano konçertosu Albert Einstein’ın anısına hazırladığı orkestra eseri (Zürich Üniversitesi istemiştir), Wolfgang Amadeus Mozart’ın 250. doğum yılı anısına bestelenen “Patara” isimli bale müziği (bu bale müziğini, Viyana’da bulunan kutlama komitesi Say’a sipariş etmişti) ve İsviçre‘li yönetmen Hans Ulrich Schlumpf‘un “Ultima Thule” filminin soundtrackını Fazıl Say’dan başka hiçbir müzisyen bu kadar başarılı olamayacağını vurguluyorlar.
Fazıl Say bugün de dünya çapında çalışmalarını sürdürmekte, hatırı sayılır orkestralar ve orkestra şefleriyle konserler vermekte, resitaller sergilemektedir.
Fazıl Say, Avrupa Birliği tarafından “Kültür Elçisi” ünvanı verilmişti. Türkiye müziğinin gerçek sanatçısı, aynı zamanda da dünya halklarının yüreğine Yunusça açılan kapısıdır.
Önümüzdeki haftalarda gene Fazıl Say Münster’de olacak Münster Kent tiyatrosunun Orkestrası ona eşlik edecek.
Sanata adamın işi kin, öfke, savaş karşıtı olarak çalışmalarını sevgi ve halkların dostluğu için yaptığı ölçüde halkların yüreğinde yer bulur ve büyür. Diyen Helina Birenbaum”un şiirlerini çevirerek önümüzdeki günlerde ayrı bir makale olarak yayınlanacaktır.
23.01.2019