Che, Bolivya’daki gerilla grubunda bulunanlara bir kez şöyle demişti:
"Mücadelenin bu türü bize, insan soyunun en üst aşamasına olan devrimciliğe erişme olanağı veriyor, ama aynı zamanda, eksiksiz insan olmamızı sağlıyor. Bu aşamalara ulaşamayacak olanlar hemen söylesin ve mücadeleyi bıraksın." 1
Che, Bolivya askeriyesi tarafından Ekim 1967'de yakalanıp katledildikten sonra, bir CIA ajanının gözetiminde yok edilmişti. Vargas Salinas, geceyarısı gerçekleştirilen gömme eyleminde yer aldığını; Che’nin elleri eksik cesedinin Bolivya'daki dağlık Valiegrande kasabasının dışındaki terkedilmiş bir havaalanının yakınlarında açılan bir toplu mezara gömüldüğünü ifşa etti. Dünyanın en karizmatik gerilla savaşçısını yenilgiye uğratan subaylar, onun bir mezarı olduğunu inkar etmeye çalışmışlardı. Mezarın bir ziyaret yeri haline gelebileceğinden kaygılanıyor, cesedinin ortadan kayboluşuyla birlikte, Che Guevara efsanesinin sona ereceğini umuyorlardı. Oysa Che efsanesi kimsenin denetleyemeyeceği ölçüde büyüdü ve giderek zirvelere tırmandı. Milyonlar onun ardından yas tuttu. Şairler ve filozoflar ona coşkulu methiyeler düzdüler. Müzisyenler ona adanmış besteler yaptılar. Ressamlar onu kahramanca pozda sayısız kez resmettiler. Asya, Afrika ve Latin Amerika'da kendi toplumlarını "devrimcileştirmek" isteyen Marksist gerillalar, savaşa gittiklerinde onun bayrağını yükseklere taşıdılar. Ve ABD ve Batı Avrupa'da gençlik Vietnam Savaşı, ırksal önyargı ve toplumsal taassup konusunda kurulu düzene başkaldırırken, Che‘nin meydan okuyan çehresi, onların coşkusunu ifade eden en son ikon haline geldi. Che'nin cesedi yok edilmiş olabilirdi, ancak ruhu yaşamaya devam ediyordu; Che aynı anda her yerde ve hiçbir yerdeydi.2
Che, mücadelesi ile dünya devrimcileri ve yoksul halkların gözünde insan soyunun en üst aşamasında yerini almıştır.
Yanlız ortada kabul görmeyen, devrimcilerin içine sinmeyen ve kabul edemedikleri bir durum vardı; öldürüldükten sonra Che'nin ellerinin kesilmiş olmasıydı! Bu olaydan doğrudan sorumlu olan kişi ise Bolivya ordusunda görevli olan Roberto Quintanilla Pereira’nın olduğu biliniyordu. Dünya devrimcileri hemfikir oldukları ve mutlaka cezalandırılması gereken kişilerin başında Roberto Quintanilla Pereira’nın geldiğini dillendiriyorlardı.
“Victoria O Muerta - ELN” 3
Almanya, Hamburg’da, 1 Nisan 1971 sabah 09:40. Derin gök mavisi gözleriyle güzel ve zarif bir kadın Bolivya konsolosluğuna girer ve hizmet için sabırla bekler. Kabul edilmeyi beklerken, ofisi süsleyen tablolara kayıtsızca bakar. Şık koyu renk yünlü bir takım elbise giyen Bolivya konsolosu Roberto Quintanilla Pereira, ofisine girer ve günler öncesinden röportaj talep eden, Avustralyalı olduğunu beyan eden, bu kadının güzelliğinden etkilenip onu tebessümle selamlar.
Kısacık bir an için, her ikisi yüz yüze gelir. İntikam, çekici kadının yüzünde somutlaşır. Güzel hayat dolu kadın, doğrudan gözlerinin içine bakar ve konuşmaksızın silahını çeker, üç el ateş eder. Ne direnme, ne karşı koyma, ne de mücadele olur. Vuruş hedefe ulaşır. Kadın kaçarken bir peruk, çantasını, Colt Cobra 38 Special marka silah ve “Ya zafer ya ölüm – ELN” yazılı kâğıt parçasını ardında bırakır.4
Ve o andan itibaren güzel hayat dolu kadın dünyanın en çok aranan kadını olur. Almaya’nın en tanınmış, en popüler savcılarından, Almanya Cumhuriyet Savcısı Rüdiger Bagger, Bolivya konsolosu Quintanilla Pereira’nın kadın misafirinin kim olduğu hakkında hiçbir bilgiye ulaşamaz. Amerika ve Avrupa‘daki gazeteler ertesi gün bu eylemi okurlarına ilk sayfadan duyurur.
Kimdir bu cesur kadın?5
Bir dönem Bolivya Ordusunda görevli Albay Roberto Quintanilla Pereira'yı neden öldürmüştür?
Başkonsolos’a suikast girişiminden birkaç saat sonra ELN (Ejército de Liberación Nacional) Bolivya gazetelerine açıklama gönderir. Açıklamada şöyledir: "Gerillarımızdan biri Albay Quintanilla’yı adalet adına cezalandırdı. Bu adaletli ve devrimci bir eylemdir. Albay Quintanilla, Che Guevara ve onun ardından bayrağı devralan İnti Peredo’nun öldürülme emrini veren kişidir. Suçlu olanlar nerde saklanırsa saklansın, sözümüz söz! Ölüm onları rahat döşeklerinde değil, namlunun ucunda yakalayacak; çünkü savaş hala devam ediyor.
"Ya zafer ya ölüm – ELN"
Köln / 16.02.2020
1)Ernesto Che Guevara, Bolivianische Tagebuch, Türkçe çevirisi: Ernesto Che Guevara, Bolivya Günlüğü, Yar Yayınları, Aralık 1989. Eriş Yayınları tarafından düzenlenmiştir, 2005, s. 20.
2) Che Guevara: Devrimci Bir Hayat, Jon Lee Anderson, Özgün Adı: Che Guevara: A Revolutionary Life, Çeviren: Yavuz Alogan, Yayına Hazırlayan: Melih Pekdemir, İthaki Yayınlan, Ekim 2005 İstanbul, s. 11.
3)Ya zafer ya da ölüm-ELN
4)Lamanchaobrera’daki İspanyolca orijinali. Çeviri: Atiye Parılyıldız
5) Bir sonraki makalemizde bu cesur kadından detaylı söz edilecek.